Yağmur yağıyordu dertleri ,mutlulukları umursamadan,kimseyi beklemeden,kimseden izin almadan. Bazen sokaklarında kanlı bıçaklı kavgaların olduğu kalabalık ve gürültülü bir şehire yağıyordu.
Bazense duruşundan samimiyet akan, havası huzur kokan küçük bir kasabaya ...
Nereye yağıyor olursa olsun şu anda bu yolda ufak su birikintileri oluşturuyor, bazı insanların söylenmelerine ve yüzlerini buruşturmalarına neden oluyor, benim gibi insanlarında yüzlerine ufak bir gülümseme yerleştiriyor ve ruhlarına birkaç parça huzur serpiyordu.Bu, yeni bir gün öncesi iyi geliyordu doğrusu.
Yağmur şiddetini daha da arttırırken evime giriyorum. İçeriden gelen ıslık sesleri solan gülümsememi yüzüme fırlatıyor ve ben onun aksine bu gülümsemeyi nazik bir şekilde yakalıyorum. Kapıyı olabilecek en yavaş şekilde kapatıp , parmak uçlarımda mutfağa yürüyorum. O'nu tezgahın başında domateslerle uğraşırken buluyorum. Onu gıdıklayacağım sırada " Hanımefendiler uslu durur." diyor. Dudaklarımı hafifçe sarkıtıyor ve onu izliyorum. "Her şeyide bil zaten. "
Bu söylediğime kıkırdıyor ve bana bir öpücük atıyor.Bir an duraksıyorum. Bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu. Mutlu olmadığımız , şakalaşmadığımız,kahkahalar atmadığımız,yeni filmler keşfedip onları izlemediğimiz çok uzun bir zaman olmuştu. Gerçeğin soğuk rüzgarı yüzüme çarparken hafifçe irkildim. Biz bu kadar uzun zamanlara sahip insanlar değildik. Biz ateş ile buzduk. Ateş bir gün buzu eritecek , eriyen buz ateşi yok edecekti. Etmemeliydi. Yok olmak istemiyordu. Yok etmek istemiyordum. Hafifçe başımı iki yana sallıyorum. Sonunda kendi dünyamdan , şu ana dönebiliyorum. Şafak karşımda gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu. "İyi misin ? " Kafamı aşağı yukarı sallıyorum. " E hadi otur o zaman sofraya sana menemen yaptım" Bu söylediği ile hızlı adımlarla masaya gidiyorum." Utanmasan koşacaktın.". Bu söylediğine kıkırdıyor ve omzuna sert bir yumruk geçiriyorum. "Bu beni sadece tahrik eder bebeğim " Gözlerimi dehşetle açtım. Bu kadar açık sözlü olmamalıydı. " Tamam tamam utanma. Evlenene kadar bir şey yapmak yok." Yine yapıyordu. Yine bilmeden mutlu bir anımızı mahvediyordu,yine iyileşeceğine dair yaktığım umut mumumu söndürüyor,cesaretimi kırıyordu. "Şafak,biz evliyiz zaten." Koyu kahve gözlerine bakıyorum, orada ufacık bir gerçeklik görmek istiyorum. Ama tek görebildiğim gözyaşları oluyor. " Ben... Ben özür dil-" cümlesini tamamlayamadan bayılıyor bense sadece onu izliyorum.---
Öncelikle bu bölümü çok sabırsızlandıgım için paylaşıyorum, diğer bölümler daha uzun olacaktır. Yorumlarınızı eksik etmeyin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Varmışım Bir Yokmuşum
Random"Günlerden bir gün yakışıklı,kaslı ve seksi bir adam; çirkin ,çilli ve ciddi bir kızla tanışmış." Gözlerimi kısarak kucağımda yatan adama baktım. "Masallar 'bir varmış , bir yokmuş' la başlamazlar mı ?" Bana burukça bir gülümseme gönderdi. " Masalı...