Aynadaki yansımama bakıp İvedik olan Recep abiye selam çaktım.
"Bööğğhhhtt, benim yanımda sen gelir götürümü yaparsın bee,heyt."
Resmen ağlanacak halimle dalga geçiyorum. Allah'ım neden yaw neden bıktım bu kaş bıyıktan,bide bu olayın görünen yüzü yani. Bide en koyan şey evde ağdanın bitmiş olması. Anneme tüm yakarmalarıma rağmen gitmediği için mecbur bu tiple ben çıkıcam dışarı. Üzerimdeki pijamaları çıkarmaya üşendiğim için annemin uzun gri hırkasını ve market yakın olduğu için namaz çemberimi kafama geçirip çıktım odamdan.
"Anneğğğ çıkıyorum ben, haberin olayaa."diyip
kapıya yöneldim. Kapıyı açtım çıkarken sanki cepheye mermi yetiştirmeye çalışan er gibi bana koşarak gelen annemi ve elindeki çöp poşetini gördüm. Yaw!!."Kızım çıkıyorsun madem ha bunuda at, hemi annem hadi." Ya şimdi hayır desen dert demesen dert. 😭😭😭😭
" Ver hadi, ver." Annem hemen elime eşek ölüsü gibi olan çöp poşetini tutuşturmasıyla yerimde yalpaladım. "Anne bune be. Az daha beklesek kaldırmaya seyit onbaşı gelecekmiş yaa. Kolum koptu bedenim sağ falan değil artık."
"Hadi yavrum çok bekleme git hemen at ozaman." Arkamdan öpücük atarak kapıyı kapatan anama baka kaldım. Bu kadın beni çıldırtıyor hee. Apartmandan çıkıp iki bina ötede olan çöp konteynerinin önüne gelip zor bela poşeti içine fırlattım.
Elim kopaydı da fırlatmayaydım. En korkulu rüyam -sadece benim değil hepimizin biliyorum-. Çığlık atarak çöpten fırlayan kedi direkt kafama atladı. Bir yandan kedi bir yandan ben çığlık çığlığa mahalleyi inletmeye başladık, derken kafamdaki kedi çekildi, tabiki bunu yüzümü çizerek yaptı.
Manyak kedi sadece yüzümü çizse yine iyi kafamın üşümesiyle anladım çemberimide kafamdan çektiğini, ha şimdi ölecem. Şuan karşımda elindeki kediyi kendinden uzaklaştırarak bakan çocukla mal gibi bakışmaya başladık. Yerine gelen aklımla " bakma laooo." diye bağırmamla çocuk olayı anlayıp kafasını çevirdi ve elindeki kediyi yere saldı.
Çocuk üzerindeki ceketi çıkarıp bana uzattı. Elindeki cekete ne oluyoruz diye bakarken ceketi elinden almadığım için elini sallayarak "başınıza örtün."dedi
Hemen alıp kafama örtüğüm ceketle çocuğa döndüm. Bu kim lan, bizim mahalleyi geçtim ülkede böyle varlıklar mı varmış lan. Ceketini çıkarınca meydana çıkan kollarına baka kaldım tövbe yarappisi. Ne oluyoruz yaww.
Araya arka fon gibi yanımızdan geçen 2010 model tofaştan gelen 'Big Boy' şarkısıyla kendime hakim olamadım -yapma işte bunu yapma- hafif mırıldanarak ve sallanarak şarkıya eşlik ettim.
Arabanın uzaklaşmasıyla, kapanan gözlerime açıp varlığını unuttuğum çocuğun bana bakışlarını fark ettim.Bu rezilliğin yok olması için ölmem gerekiyor buda olmadığı için geriye tek bişey kalıyordu. Babaannemin asla kurgu değil dedi hint dizileriyle olan husumetime dayanarak, elimin tersini anlıma koyup yunan tanrısının çam yarması kollarına doğru bıraktım kendimi.
Çocuğun boşluğuna geldi heralde yoksa çıtı pıtı beni tutmamak gibi bisey yapmazdı yoksa.
"Ordan bakınca seyit onbaşına mı benziyorum bacım." Dedi. Bana dedi. Sen kim köpek laann
"Neğğğeee!!!. Ne diyon sen laa." Bir elim başımda ceketi tutarken bir elimi çocuğa sallayarak sen hayırdır bakışı attım.
"Pardon bacım ben senin kediye saldırdığını düşünüp kediyi senden kurtardım, ki haklıymışım" Demesiyle sinirden kırmızıya döndüğüme emin olduğum suratımla "Sen benim gibi aşko kuşko birinin nasıl bir kediye saldırdığını düşünürsün."
Ama çocuk beni duymadı çünkü yanımızdan gırtlağını patlatarak geçen eskici abiyle seslerimiz karıştı. Mübarek sokak değil otoban sanki geçeni bitmiyor.
Çocuk daha fazla durmadan arkadan elini sallayarak " la havle, uğraştığımız şeye bak." Diyerek uzaklaştı. Pek tabi arkasında sinirden kudurarak bakan beni bırakarak.
"Sen görürsün oğlum bulucam seni bekle!!" diye bağırdım. Sonra tipim aklıma geldi ve eve koştum. Lan ağda da alamadık gördünüz mü?Neyse anam dayanamaz gider bugün markete ona aldırırım.
Sıkıntı yok. Sıkıntı yok. Ablanız herseyi hallediyor.
Yazarınız Süü burdayı.💋