Rüya mı? Gerçek mi?

14 1 0
                                    

Hyunjin gözlerini açmaya çalıştı ama gücü buna yetmiyordu. En son hatırladığı şey Minhonun ona bakarak gülümsemesiydi ayrıca Hyunjin orasıda neresiydi ve ben niye oradaydım diye sorgularken etrafından konuşma sesleri, ağlama sesleri vardı cidden ne olmuştu?

Gözlerini bir defa daha açmaya çalıştı. Bu sefer başarmıştı kısık bir şekilde olsada açabilmişti. Etrafını incelediğinde yatağının hemen yanında hekimler vardı. Yatağının diğer kısmında annesi ve kardeşleri vardı. Annesi yatağın köşesine oturmuş ağlıyordu gözleri kırmızının en acı verici tonlarındaydı. Gördüğü hıçkırışlar karşısında kötü bir halde olmasına rağmen daha da kötü hissetti.

Annesinin eline uzanmak için elini uzattı. Annesi Hyunjinin elini hareket ettirmeye çalıştığını görür görmez Hyunjine yaklaşıp ellerini kendi elleri arasına aldı. Kadın yaşamasının tek sebebi oğluymuş gibi sevindi bir anda oğluna hitaben "iyi misin? bir yerinde ağrı var mı?" Diye sordu. Hyunjin annesi iyi hissetsin diye "iyiyim ağlama" diyebilmişti halsiz haliyle.

Zaten tüm bu iyiyimler sevdiklerimiz üzülmesin diye değilmiydi? Hyunjin iyiyim derken bunları düşünmüştü her zaman bir kural gibiydi iyiyim demek öyle olmasa bile.

Hyunjin kendini biraz daha toparlamıştı. Annesine "neden hekimleri çağırdınız kraliçe hazretleri?" diye sordu. Annesi "4 gündür uyuyorsun ne yaptılarsa uyanmadın." Dedi. Hyunjin şaşırmıştı. Ne yani 4 gün boyunca o saçma sapan rüyayı mı görmüştü.

Hyunjinin dinlenmesi için herkes odadan çıkmıştı. Hyunjinin annesinin odadan çıkmadan önceki sanki oğlu vebaya yakalanmışta ölücekmiş bakışları Hyunjinin içini buruklaştırmıştı.

Odaya abisi 1. prens Yangnyeong girdi. Sanki eserine bakmaya gelmiş gibi bir surat ifadesiyle "iyi misin?" Diye sordu. Ne zamandan beri Hyunjini düşünüyordu. Hyunjin "pek iyi hissetmiyorum dinlensem iyi olur" demişti. Kısacası defol git senin iyiğiline mi kaldım demenin kibar haliydi belliki 1.prens te bozulmuştu. "Sen dinlen" diyip aldığı kovulmayla odadan çıktı.

__________________

1. prens Yangnyeong annesinin odasına Hyunjinin durumunu bildirmeye gitmişti. Ne şans ki şaman da oradaydı. Prens şamanı ilk defa görüyordu. Şaşırdı annesinin karşısında genç yaşlarda bir şaman vardı. Annesi bu yeni yetme şamana mı güvenmişti. Nitekim annesi akıl sır erdilemez kurnazlığa sahip bir kadındı bu yüzden annesinin bildiği veya o şamanda gördüğü bir şey vardır diyip annesinin karşısında yerini aldı.

Annesi Yangnyeonga Hyunjinin durumunu sordu. Yangnyeong Hyunjinin uyandığını söyledi. Annesi sinirlenmişti. Şamanın dediğine göre uykudan uyanamaması gerekiyordu bu ne saçmalıktı. Kadın bu sinirle şamana "İşe yaramaz herif yapman gereken işi bile beceremiyorsun işime yaramıyorsan ölüceğini biliyordun." Dedi. Şaman "yavaş yavaş acı çekerek ölmesi sizin için daha iyi değil midir efendim?" Diye sorunca kraliçe " bilerek yaptığını ima etmeye çalışıyorsun yani"dedi. Şamanda "hemen öldürmek eğlenceli olmazdı efendim yavaş yavaş acı çekerek ölmesi sevdiklerine ve kendisine daha çok  acı verir sizin isteğinizde zaten onların acı çekmesi efendim" dedi.

Kraliçenin yüzü hırs ve sevinçle doluydu mutluluğunun sebebiyle şamana bir kese altın uzattı ama şaman almadı. Ve dedi ki "ben insanlara yaşattığım acıyla ücretimi alıyorum." Dedi. 1. prens Yangnyeong şamandan ürkmüştü hatta bir an kardeşine bile acımayı aklından geçirdi ama sadece geçirdi saliselik birşeydi annesinin oğluydu o onda düşmanına karşı acıma olamazdı olmamalıydı.

________________________

Hyunjin yerinden kalkmaya karar verdi. İyi hissediyordu ve dedikoduları durdurmak için gücünüde göstermeliydi. Bahçeye çıkınca gizlice pelerinli bir adamın saraydan gizlice çıkmaya çalıştığını gördü yanında kraliçe Wongyeongun hizmetlisi vardı. İkiside pelerinlerinin altında gizleniyordu. Hatta adamın yüzü bir bez parçasıyla kapalıydı.

Adamı yakalamaya karar verdi çünkü adam kraliçenin hizmetlisiyle birlikteyse bir iş vardır diye düşündü ve ilerlemeye başladı tam o sırada annesi kraliçe Sooyeon onu durdurarak " neden ayağa kalktın? dinlenmen gerek" diye sorunca annesine döndü "iyi hissediyorum kraliçem" diyip hemen gözleriyle pelerinli adamı aradı.

Adam yoktu 5 saniye içinde nereye gitmiş olabilirdi ki annesine eğilerek "iyi günler karliçem" dedikten sonra annesini merak içinde bırakarak  bahçede adamı aramaya başladı. O kadar gizlendiğine göre bir iş vardı. Adamı tekrar görmüştü saray duvarlarından atlamıştı adam.

Hyunjin hemen peşinden çıktı daha doğrusu çıkmaya çalıştı düşmüştü hastalığın verdiği zayıflıkla çıkabileceğine inanması saçmalıktı zaten.

Yerden kalktı etrafta iyi ki biri yoktu. Annesinin kulağına giderse gereksiz endişelenirdi. Ayrıca adamıda kaçırmıştı. O adamı bulmak ve halkını kontrol etmek adına saray dışına çıkmaya karar verdi.

__________________

Hyunjin halk pazarında dolaşıyordu. Pazar güzel ve büyüktü. Etrafı renkli kumaşlar,yiyecekler,takılarla ve bir sürü başka eşyalarla doluydu. Ama Hyunjinin dikkatini daha minik biri çekmişti.Küçük bir kız vardı. Ağlıyodu.

Onun yanına gidicekken kızın yanına saraydaki pelerinli adam yaklaştı. Kıza birşeyler dedi ve kız gülmeye başladı. Kızın elinden tutup götürüyordu. Kızın annesi yok muydu? Neredeydi? Hyunjin kızı yalnız bırakamazdı.

Ne kadar yanlış olduğunu bilsede peşlerinden gitti. Pelerinli adam kızı pazarın biraz uzağındaki patikadan dere kenarına götürüyordu. Derenin kenarına geldiklerinde kızın anlına dokunmasıyla birlikte kız hemen bayıldı suya doğru.

Hyunjin kızın suya düşmesi üzerine oraya doğru ilerledi ve kızı çıkarmaya çalışırken adam "dur" diye bağırdı. Sonrasında da "kız böyle mutlu" dedi sakince. Delimiydi bu adam kız boğulurken nasıl mutlu olabilir.

Hyunjin " boğuluyor" dedi. Adam da "kızın herhangi bir çırpınışı olduğunu görmüyorum" dedi. Hyunjin sinirle "kız baygın çırpınamaz" diyince kız arkadan bir anda kalktı. Kız sudan çıktı ve kupkuruydu. Hyunjin ne olduğunu anlamaya çalıştı kız nasıl kupkuruydu ve gülümsüyordu.

Kız "teşekkür ederim efendim" diyip gülerek geldiği yoldan geri döndü. Hyunjin adama "az önce kıza ne yaptın?" Diye sordu. Adam hiç birşey demedi. Hyunjin adama doğru ilerledi adam Hyunjinin her adımına karşı geriledi.

Hyunjin tekrar sordu adam yine cevap vermedi. Hyunjin bu sefer " kimsin?" Diye sordu. Adam "Ruhun benim " dedi. Hyunjin şaşırdı rüyasındaki - galiba rüyaydı ondan bile emin değildi - karanlık ruhta aynı cümleyi kurmuştu.

Hyunjin adamın yüzü kapalı olmasına rağmen adamın ruhsuzca baktığını düşündü aynı rüyasındaki karanlık varlık gibi baktığını. Acaba ikisindende korktuğu için mi böyle düşündü?. Yoksa bu tekrar rüya mıydı? Hyunjin artık neyin gerçek neyin rüya olduğunu çözemiyordu. Okulda karanlık ruhlar tarafından kovalandığı mı yoksa bu şamanın kızı suda boğduğu şuan yaşadıkları mı rüyaydı.

Hyunjin istemsizce şamana doğru yürümeye başladı sanki ona doğru çekiliyordu. Şaman da bu sefer geri gitmiyordu. Şamanla arasında bir el kadar mesafe kalmıştı ki bir anda durdu bu duruşta kendi isteğiyle değildi sanki biri onu kukla gibi kontrol ediyordu. Şamanın "iyi uykular" demesiyle Hyunjin kendini yatağında buldu ne ara gelmişti yatağına ve uyku onu bir virüsmüşçesine ele geçiriyordu yavaşça gözlerini kapadı.

__________________

Bu bölümde bitti.

Yakında bende rüya mı gerçek mi diye düşünücem

Medyaya yazarken dinlediğim şarkıyı koyuyorum

~

DÖNGÜ - HYUNHOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin