10|Sigara Paketi

435 41 42
                                    

Kim bilebilirdi bir öküzün, Namjoon'un üstüne atlayacağını
------------------------------------------------------------

Namjoon üstüne atlayan bedeni, bir çırpıda üstünden atıp yakasından tuttu. Yakasından tuttuğu kişiyi, aynı hızla durağın camına yapıştırdı. Kafasını cama yasladığı kişiye daha dikkatli baktım, evet... Yoongi.

"Siktir... Yoongi ne bok yiyorsun burada?" Yoongi beni dinlemiyor, Namjoon'un elinden kurtulmaya çalışıyordu.

"Bu herif Yoongi mi?" Namjoon elini biraz olsun gevşetmiş, Yoongi'nin kurtulmasını kolaylaştırmıştı.

Olumlu anlamda kafa salladığımda, Yoongi'nin kafasından elini çekmiş, tekrardan yerine oturmuş ve bana bakıyordu.

"B... Bu herif sana neden sigara veriyor? Hem sana kur mu yapıyor, sen kimsin benim sevgilime kur yapıyorsun?" Ayağa kalkıp Yoongi'nin dibine girmiş, bakışlarımla onu aşağılıyordum.

"Hangi sevgiline Yoongi? Bana değildir herhalde, ayrıldık ya. Ah doğru, Hoseok'a mı kur yaptın Hyung?"

Namjoon, sesli bir kahkaha basmış, bacağına elini vurup duruyordu. Sakinleşince Yoongi'ye iğneleyici bakışlar atarak konuştu.

"Güldürme beni. Kardeşimi aldattığın herif var ya, onun sevgilisiyim." Yoongi kekeleyip saçmalıyor, öylece bir bana, bir Namjoon'a bakıyordu.

Namjoon tekrardan hareketlendi, yerden düşen sigara paketini aldı, hemen sonrasında Yoongi'ye yapışıp kafasını tekrardan durağın camına dayadı. Yoongi'nin bedenini camla arasına almış, kulağına eğilip fısıldıyordu.

"Sana hangi işkenceyi çektirmeliyim? Bu yaptıkların... Her seferinde sinirimi bozuyor." Derince iç çekip Namjoon'un omzuna dokundum.

"Hyung boşversene, ne hali varsa görsün." Namjoon kararsızca bana baktı, kafasını yarım yamalak olumlu anlamda salladı.

"S... Siz nasıl kardeşsiniz?" Yoongi hâlâ yüzsüz yüzsüz konuşuyor, sinirle bize bakıyordu.

Namjoon yanına gidip hafiften eğildi.

"Kardeş olmak için kan bağı gerekmiyor." Yoongi, hırıltıya benzer bir ses tonuyla konuştu.

"Ah demek öyle, Sevgilinin kardeşi de bana öyle demişti biliyor musun?" Dediği sözle Namjoon yumruğunu sıktı.

"Seni şu an burada öldüresiye dövebilirim, bunun farkındasın. Ama sırf şu çocuk için yapmıyorum." Gelen otobüsün sesiyle, Namjoon arkasına bakmadan otobüse bindi. Ben de hemen arkasından ilerleyip son defa Yoongi'ye baktım. Yüzümü buruşturup otobüse bindim.

---

Namjoon bizim evde ailem ile sohbet ediyor, JiHyun ise hayranlıkla ona bakıyordu.

"Hyung abim ve ben hep seni örnek aldık. Küçüklüğümüzden beri bizi koruyorsun." Bu dediğiyle JiHyun'un koluna vurup dudak büzdüm.

"Ne ya, herkes bizi dövüyordu. Namjoon koruyordu bizi." JiHyun olumlu anlamda kafasını sallayıp yemeğini yemeye devam etti.

Israrla çalan telefonumu, tekrar meşgule attıktan sonra yemeğimi yemeye devam ettim. Tekrar çalmaya başlayınca Namjoon derince iç çekti. Telefonu alıp açınca ne bok yiyorsun dercesine ona baktım. O kafasını "Sakin ol." dercesine sallayıp konuştu.

"Alo... Ah evet, sen o durakta gördüğümüz elemansın... Jimin meşgul şu an, ama sen sonra da arama." Namjoon telefonu Yoongi'nin yüzüne kapatıp bana uzattı. Sırıtarak telefonu aldım, hemen sonrasında cebime atıp teşekkür ettim.

"Aish, teşekkür ederim. Kurtulamadım bir türlü ondan." Telefonum yeniden çalınca, içimden sövüp arayana bakmadan açtım.

"Namjoon'u anlamadın herhalde, arama demişti?" Karşı taraftaki sessiz kalıp anlamaya çalıştı.

"Jimin, Yoongi değilim. Jeong ben." içimden çığlık attıktan sonra telaşla onu yanıtladım.

"Ciddi misin, of özür dilerim. Bugün 100 defa aradı, seni o sandım." kıkırdayıp beni yanıtladı.

"Hayır hayır, özür dileme. Problem değil cidden. Şey diyecektim, bugün gezsek mi?" Hiç düşünmeden olumlu cevap verdim.

"Ah tabii, nerede buluşalım?" Detayları konuştuktan sonra telefonu kapadım, masadan kalkıp hızlıca konuştum.

"Ben gidiyorum, acil bir işim çıktı. Namjoon hyung sonra görüşürüz, müsait olduğunda ara beni." Namjoon kafasını sallayınca gülümseyip odadan ayrıldım, hazırlıklarımı tamamlayıp evden sakince ayrıldım.

Tenime değen hafif rüzgar ile titreyip ellerimi ceplerime soktum.

"Soğukmuş." söylene söylene gideceğim yere doğru yürüyor, bir yandan yere düşen yaprakları izliyordum. Keyifle yürüdüğüm sırada, ensemde hissettiğim nefes ile olduğum yerde kalakaldım.

⚠️Şiddet içeriyor bu sahne rahatsız olanlar geçebilir aranızdan elbet sevmeyen olur⚠️

"Merhaba Jimin." Gelen donuk ve sakin ses ile arkamı dönündüm, pişkin pişkin suratıma bakan Hoseok ile karşılaşmak beklediğim en son seydi.

"Merhabanı sikeyim senin, ne istiyorsun?" Kaldığım yerden yürümeye devam ettim, peşimden geleceğinden adım kadar emindim. Öyle de olmuştu. Peşimden geliyor, bir yandan bana bahane uyduruyordu.

Olduğum yerde durup sinirle arkama döndüm, hâlâ Yoongi'ye tüm suçu atıp kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu.

"Ciddi misin sen? Sevgilisi olan bir insan ile çıktın, farkında mısın? Şaka gibisin, kendini masum göstermeye çalışıyorsun." Hoseok kahkaha atıp bana baktı.

"Sana acıyorum Jimin, iğrençsin. Seni sevmeyen birine, sülük gibi yapışmıştın. Kim bilir belki hâlâ seviyorsun onu, cidden hâlâ seviyor musun? Sevgilisi olan birini sevmeye hakkın var mı? Bence yok, hele seni sevmiyorsa. Yoongi hep benimdi Jimin. Hiçbir zaman senin olmadı, o hep bana aitti. Sen kendi kafanda kurdun her şeyi, acınası haldesin. Ölmeyi hak ediyorsun!"

Karnıma yediğim sert yumruk ile, dengemi kaybedip sırt üstü yere yapıştım. Kurumuş dudaklarımın arasından, boğuk ve acı dolu bir inleme kopunca. Hoseok keyifle güldü.

"Tüm acıların en büyüğünü hak ediyorsun." Beni yerden kaldırıp bulunduğumuz tenha sokakta, gözden uzak, zorla seçilen bir bina duvarına yasladı. Yanağıma indirdiği yumruk ile afallayıp tekrardan acı ile inleyince dudaklarımı birbirine bastırdım.

Tam Hoseok yumruğunu kaldırmıştı ki, sert bir biçimde çekilip yere fırlatıldı. Jeongin sinirle yere fırlattığı Hoseok'un üstüne oturmuş, onu yumrukluyordu.

Çelimsiz görünse de, gerçekten güçlü olan Jeongin'e karşı koyamıyor, yerde sürünüp duruyordu.

"Sevgilin mi? Tabii sevgilindir, seni başka kim korur ki?" Jeongin duyduğu son söz ile iyice sinirlenip, yumruğu daha sert attı. Hoseok acı dolu bir çığlık atıp, tekrardan kıvranmaya başladı.

"Bir daha ona yaklaşma, yoksa karşına benden bin kat daha sert insanlar çıkar." Jeongin, kıvranan Hoseok'un üstünden kalktı. Sakince beni kolumdan tutup oradan uzaklaştırdı.

"Hyung iyi misin?" Kafamı olumlu anlamda sallayıp onu yanıtladım:

"Evet sen?" Kafasını olumlu anlamda sallayınca, rahatlamış bir şekilde iç çektim.

~~~
Selaam

Yeni bölüm attım sonunda pek olmamış gibi ama olsunn

Umarım seversiniz bir isteğiniz varsa belirtin lütfen

Oy verip yorum yapmayı unutmayınn <3

are you falling in love? | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin