Merhabalarrr🦋
Selena & Hailey kurgumun ne kadar hızlı ilerlediğini biliyorsunuz. O tatta bir kurgu olacak. Şimdiden keyifli okumalar.|||
720 saati geride bırakmıştım. Zaman ağır ağır akıyor, günler geçmeye devam ediyordu. Ben de yaşamaya....
***
Arabayı park edip anahtarımı çantaya sıkıştırmaya çalışırken, neredeyse geciktiğim dersime yetişmek için koşuyordum. Ayağımda yüksek olmayan topuklularım vardı, bahçe zemininin ot yerine taş olarak tercih edilmesine minnettardım yoksa çoktan ayağım takılıp düşmüştüm.
"Günaydın, Zehra öğretmendi değil mi?"
İri binaya girer girmez beni karşılayan görevliye gülümseyerek, kafamı salladım.
"Evet, beyefendi. Zehra Güneş, yeni sınıf öğretmeniyim."
Gözlerimi bana sempatik bir şekilde gülümseyen orta yaşlı adamın gözlerinden çekip kolumdaki saate baktım. "Ama şimdi aceleyle sınıfıma yetişmezsem, korkarım dersimin ilk günü mesleğimden atılacağım."
Kafamı yeniden kaldırdığımda göz göze geldiğim adamın bu sefer daha bir genişçe gülümsediğini fark ettim. Gülüşü benim de yüzüme bulaştı. "Aman efendim, sizi tutmayayım o zaman, buyurun."
Hemen elindeki kartla sistemi açık bırakarak rahat bir şekilde kapıdan geçmemi sağladı. Hızlıca iri koridorda merdivenlere doğru koşarken yüzümü omuzunun üzerinden arkama dönerek ona el salladım.
"Teşekkür ederim..."
•••
Tam da tahmin ettiğim gibi. Sınıftan ağlama sesleri yükseliyordu. Minik minik çocuklar kimi annesinin kucağına sokulmuş, kimi de babasının bacağına yapışmıştı ama her birinin istediği tek bir şey vardı. Buradan gitmek...
Sınıfa adım attığım anda büyüklü küçüklü her birinin kafası bana doğru döndü. Ağlama sesleri kısa süreliğine durakladı. Sık sık burun çekmelere, sessiz hıçkırıklara dönüştü. Tüm bu manzarayı izlerken sırtımı yasladığım yazı tahtasının önünde ellerimi bacaklarımın üzerinde birleştirerek gülümsedim. Tüm bu manzara sadece yirmi dört saat sonra tamamen farklı bir hikayeye dönüşecekti. Her şey değiştiği gibi bu an da değişecekti...
"Günaydın, çocuklar" dedim, sesimin en nahif tonuyla. Bana bakan birkaç çift ıslak göz sessizce başını salladı. Kimisi burnunu çekerek yüzünü anne babasının karnına, bacağına saklamaya devam etti. Bazıları da içini çeke çeke sessizce hıçkırdı ama sadece birkaçı ağlamasına rağmen boğuklaşan sesiyle, "Günaydın öğretmenim" dedi. Bakışlarım teker teker her birinin yüzünde dolaşırken güven vermeye niyetlendiğim tebessümümü dudaklarımdan eksiltmiyordum.
"Masalları sever misiniz çocuklar?"
Soruyu yüksek sesle sormuştum, yüzümdeki gülüş hâlâ yerindeydi.
"Ne o, hiçkimse masal sevmiyor mu?"
Neredeyse sınıfın tamamı öyle ya da böyle duyabileceğim bir şekilde, "Seviyoruz" diye yanıtladılar. Gülümsemeye devam ederek, "Güzel" dedim ve ebeveynlerinin yüzünde dolaştırdığım bakışlarımı yakın saatlerde kazandığım kalpleriyle öğrencilerim olacak olan miniklerin yüzlerine indirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiraeth | gxg | hanzeh
Teen FictionSabahları seviyorum, insanları seviyorum, filmleri, şarkıları, kitapları, sıcak ekmeği, kalabalık sofraları, çikolatayı, minicik bebekleri, rüzgârda yaprak olmayı, geceleri yıldız olmayı, yaz gecesinde yağmur olmayı seviyorum. Ama en çok seni seviyo...