Merhaba; aslında bu hikaye benim yılbaşı için hazırladığım üç bölümlük bir kitaptı. Ama sonra onu kaldırdım ve konusunu harcamak istemediğim için tek bölümlük yapıp yeniden yayınlamaya karar verdim.Eğer ilk attığımda okuduysanız yeniden okumanıza gerek yok çünkü hiçbir değişim yapmadım. Ama ilk kez okursanız şans verin lütfen. Sadece 15 dakikanızı alır.
Kitap için şarkı öneriniz varsa mutlaka bana bildirin!
Teşekkürler ve iyi geceler. 😙😴
•••••••
Kukla.
Hani o bacaklarından, kollarından ve başından iple bağlanıp birileri tarafından kontrol edilen çocukların eğlencesi oyuncaklar var ya...Heh! İşte benim hikayem de bu kukla benim.
Ailesi tarafından kontrol edilen, ne yapacağı her sabah ona bir menü gibi sunulan ve bunun dışına çıkarsa en ağır cezalarla yüzleşme zorunda kalan kişiyim. Diğer tanımım ile de yaşayan bir ölü.
Kendimi bildim bileli hayatımın ipleri ailemin elinde. Çünkü ailem, Kore'nin en büyük ve en ünlü ihracat şirketlerinden birinin sahibi. Kore de dahil olmak üzere 13 ülkede kendi firmamızın fabrikaları bulunmakta. Ayrıca annem eski bir idol, babamsa gençlik yıllarından dolayı çok ünlü bir playboy. Bu yüzden tüm ülkenin gözü her zaman bizde. Ailem ve ben.
Eh, durum bu olunca da ailem en ufak hareketime karışıyor. Doğrusu buna karışmak değil direk burun uzatmak denir. Çocukluğumda hangi oyuncak ile oynayacağıma bile karışılırdı. Bir tane markanın çok ünlü bir oyuncağı vardı. Sarı renkli bir oyuncak ayıydı. Üstünde bir kalp ve kalbin içinde de, " Seni seviyorum " adlı bir yazı bulunuyordu. Sırf babam o markayla anlaşma yaptı diye o oyuncaktan başka bir şeyle oynamaya izin verilmezdi.
Bebekkense yine babam bir bebek maması üreten firma ile anlaştığı için hep aynı firmanın bebek mamalarını tükettirirlerdi. Aynı şekilde kıyafet seçimim de. Kısaca ben onların yönettiği kukladan başka bir şey değilim.
Okul hayatım, aşk hayatım, sosyal hayatım...Yine onların elinde. Ve şimdi ellerinde olan bir başka hayatım daha var. İş hayatım.
Çocukluğumdan beri annem gibi idol olmayı hayal etmişimdir. Ama şimdi tahmin edin, neyin önündeyim...Evet, babamın ihracat şirketlerinden birinin binasının önünde. Her tarafımda bizi asla yanlız bırakmayan gizli ve açık kameralar var. Sanırım bu akşam kendi haberimi dinleyeceğim. Başlığı da şu olacak; Ünlü İhracat şirketinin oğlu bugün babasının şirketlerinin birinde ekip lideri olarak çalışmaya başladı!
Ve sonra utanmadan veya bilmeden yapılan bir sürü yorum.
' Babasının izinden gidiyor! '
' Ona üzülüyorum, eminim tek bir arkadaşı dahi yoktur! '
' Çok yakışıklı görünüyor! '
' Bence herkes onu altına almak isterdi! '
' Acaba ne zaman evlenecek? '
' Ona acıyorum! '
İşte bu yorumlarda benim durumumu belirleyen çizgiler. Örneğin, iyi bir şey yaptığımda ve insanlar bundan memnun olduğunda babam gelir başımı okşar ve benimle gurur duyduğunu söyler, ama kötü yorumlar geldiğinde, beni yine o yöneldirmiş iken, sanki seçimi ben yapmışım da suçlu bir şey yapmışım gibi ağır cezalara maruz kalırım. Bu hep böyle ve asla değişmiyor. Benim de bu durumda elimden gelen tek şey, akşam ki yorumların oldukça iyi olmasını ummak. Bu yüzdense yapabileceğim tek şey, görünen kameralara gülümseyerek el sallamak. Tabii, sahte bir gülümseme ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙼𝚞𝚛𝚍𝚎𝚛 𝙵𝚕𝚘𝚘𝚛 | 𝙲𝚑𝚊𝚗𝚌𝚑𝚊𝚗𝚐
Fanfiction- Tek bölümlük kitap, tamamlandı. Ailesinin kuklası olarak hayat süren birine kendi isteğiyle ölüp ölmemek arasında seçim sunsaydınız sonuç ne olurdu?