İyi Okumalarrr aşkolaaar
Jimin
Aklım karmakarışıktı..
Sabah beynime vuran keskin ağrıyla birlikte odamda uyandığımda, gece ne olduğunu, geri yurda nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışsam da bir türlü başarılı olamamıştım.
Üstelik alçım da değişmişti, üzerine kazınan minik şekiller yok olup gitmiş, yerini, içimi buz kesen kar beyazına bırakmıştı.
Kimseyle iletişim kurmak istemediğim için ilk işim telefonu kapatmak olmuş ve sonraki saatlerimi kendimi dinleyerek geçirmiştim.
Geçirmiş olduğum şu son iki haftada sanki tüm hayatım alt üst olmuş gibiydi.
Ortak derslerde sadece birkaç kez gördüğüm adamın biri, bir gece ansızın kapıma gelmiş ve hayatımın orta yerine çöküvermişti.
Her gece uyumadan önce gördüğüm son yüz, korkmadan tüm çıplaklığıyla bakabildiğim tek göz ve belki de, kalbimi sinsice çepeçevre saran o sarmaşık olmuştu.
Biliyordum, dışarıdan bakıldığında imkansız bir tabloydu ve yanımda durma sebebi de ortadaydı ancak yine de ona fazlasıyla alışmış, istemsizce kapılmaya başlamıştım.
Ve gerçeklerde, onun gelişi gibi ansızın çarpmıştı yüzüme..
Zihnim canımı yakan tüm bu hisler ve düşüncelerle sarılıyken, gece yarısına doğru artık ciddi anlamda açlıktan kıvranmaya başlamış ve gözlüğümü aldığım gibi yataktan sıyrılarak yemekhanenin yolunu tutarken bulmuştum kendimi.
"Merhaba."
O kadar dalgındım ki, ardımdan gelen sesi bile duymamış yoluma devam ederken, duraksamam çokta uzun zaman almamıştı.
Gözlüğümü düzelterek önüme geçen çocuğa baktığımda ise kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
Ancak hayır, karşımdaki kişiye kızmaya hakkım yoktu, vita olması da Yoongi'nin potansiyel eşi olması da onun suçu değildi.
"Sen deltanın şu, eşleri tek bakışta görebilen arkadaşısın değil mi? Okulda fazlasıyla popülersin."
Daha fazla sözlerini dinlemek istememiştim çünkü devamında gelecek soru gayet açıktı.
Ancak yan tarafa geçip yoluma devam etmek adına harekete geçtiğimde önümü tekrar kesmiş ve beni çileden çıkartmaya çalışırcasına konuşmaya devam etmişti.
"Şu gözlüğünü çıkarıp gözlerime bakamaz mısın? Ruh eşim gerçekten delta mı öğrenmek istiyorum."
"Muhatabın ben değilim, sorunun için deltaya git."
"Evet omega bunu bende biliyorum ama beni gördüğü yerde direk yolunu değiştiriyor."
Öyle mi yapıyordu?
Vitanın sözleri istemsizce dudaklarımın içe doğru kıvrılmasına neden olsa da çok geçmeden ufak sevincimin yerini, karşımdaki çocuğun gözlüğümü almak adına öne atılmasıyla birlikte korku almış ve hızla kendimi geriye çekmiştim.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Ah hadi ama!"
Tekrar üzerime geldiği anda ise ona engel olmaya çalışsam bile bu sefer başarılı olamamıştım ancak mercek yerinden çıktığı gibi birisi elini gözlerimin üzerine sarmıştı.
"Ne halt ettiğini sanıyorsun sen! Hangi cürretle!?"
Koridorda yankılanan tok sesle birlikte etrafımı saran yoğun nane kokusu ise baştan aşağı titrememe neden olmuştu.
"Senin bana vermediğin cevabı almaya çalışıyorum delta."
Kısa bir sessizliğin ardından, sonunda Yoongi'nin sesini tekrar duymuş olsam da söylediği sözler beni fazlasıyla korkutmuştu.
"Tamam öyleyse sana cevabını vereceğim."
Hemen ardından elini gözlerimden çekmiş ve ne ara aldığını bile bilmediğim gözlüğümü takarak bana minik bir tebessüm sunmuştu.
Nasıl gülebiliyordu? Büyük ihtimalle az sonra o çocuğa temas edecek ve çiçekleri çıkacaktı.
Bu kadar çok mu istiyordu ruh eşini bulmayı?
Ve korkunç bir gerçekle daha tam o anda, zihnimde dolanan zehirli düşüncelerin arasında yüzleşmek zorunda kalmıştım.
Ben istemiyordum..
Ruh eşini hiç bulmasın, hep benim yanımda kalsın istiyordum.
Ancak alçı olmayan elindeki eldiveni gözlerimin içine baka baka çıkarmış ve tereddüt bile etmeden avucunu vitanın bileğine sarmıştı.
Ardı ardına yüzüme çarpan gerçekler, kabul etmekte zorlandığım tüm hisler artık ağır gelmeye başlamıştı.
Gözlerimden sicim sicim dökülmeye başlayan yaşlar eşliğinde çok geçmeden duvarın köşesine çökerken, tek elimi usulca yüzüme sarmıştım.
Görmek istemiyordum..
Korkuyla geçen iki dakikanın sonunda karşıma çöktüğünü hissettiğimde ise olduğum yerde daha da küçülmüştüm.
"Omega?"
"Git."
Dudaklarımın arasından zorlukla dökülen tek bir kelimenin ardından alçılı kolunu, kendime çektiğim dizimin üstüne yerleştirmişti.
"Gözlerini aç."
"Açmayacağım, git."
Omuz silkerek onu reddetsem bile saniyeler içerisinde elini, elimin üzerine sarmış ve yavaşça yüzümden çekmişti.
Sanki ona itaat etmem gerekiyormuş gibi yaşlı gözlerimi anında kırpıştırarak araladığımda ise görüş açıma giren ilk şey avuç içi olmuştu.
Boştu, çiçekleri yoktu..
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken, çok geçmeden elini indirmiş ve bu sefer de, kalbimi yakan gözlerini bulmuştu bakışlarım..
"Gözlerim, gözlerini özlemiş hırçın omega."
Tek eliyle yanağımda kurumaya yüz tutan yaşları silerken sarf etmiş olduğu sözler ise kurdumun içeride tamamen kendi doğasına zıt bir şekilde kedi gibi kıvranmaya başlamasına sebep olmuştu.
Sonrasında yavaşça ayaklanarak benimde kalkmama yardımcı olduğunda, yerdeki poşeti almayı da ihmal etmemiş ve içimde kopan kıyametlerden bir haber sözlerine devam etmişti.
"Bize yemek almıştım, odanda karnımızı doyururuz, alçına yine bir şeyler karalarım ve belki de biraz bakışırız."
Delta Yoongi çok tehlikeli arkadaşlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Is My Soulmate - YoonMin
FanficTek bir bakışta kurtların ruh eşlerini görebilen Omega Jimin, bu yeteneği yüzünden çevresi tarafından zorbalığa uğramaktadır, ta ki yüzyılın Deltası Min Yoongi olaya el atıp, ruh eşinin kim olduğunu öğrenmek adına Jimin'in peşinde koşmaya başlayana...