Otuz iki

950 47 42
                                    

" Görüşürüz Emir'im."

Emir yine bir okul çıkışı daha evimin sokağının başına kadar gelmiş beni bırakıyordu.
Hayatımın son zamanları o kadar güzel geçiyordu ki içimde hiç hissetmek istemediğim kötü şeyler olacak hissini hissediyordum. Umarım sadece kuruntu yapiyorumdur diyerek umursamamaya karar verdim.

" Görüşürüz Gökçe'm."
Emir yanağıma küçük bir buse kondurduğunda içimde asla tekini bile kaybetmediğim kelebekler uçuşuyordu. Sırıttım.

" Bu arada yarın Selim dördümüz için buluşma ayarladı gelebilirsin değil mi sıkıntı olmaz ? " kaşını kaldırıp ilgiyle sorduğu soru karşısında gülümsedim.

" Ya seni görme fırsatını ben hiç kaçırır mıyım kestane gözlüm be ? Ne zaman yaptım öyle bir şey ? Kalbimi kırıyorsun dikkat et orada olduğundan kırıklar herhangi bir yerine batmasın. "

Emir kocaman gülümseyerek beni kendine doğru çekip kocaman sarıldı.

" Ya sen nasıl müthiş bir kızsın ben ne yaptım da senin bu güzel sevgini hakettim acaba ? Yüzümü güldürebilen tek şeysin, içimi ısıtan tek şey Emir'im deyip kocaman gülümsemen. Benim hayatım sensin Gökçe. Seni çok seviyorum. "

Gözlerimin dolduğunu hissedip başımı biraz daha omzuna gömdüm. İyi ki onu seçmiş onu sevmiştim. İyi ki ona sahiptim. İyi ki vardı. Göz yaşlarımın akmayacağından emin olduktan sonra kafamı omzundan çekip Emir'in gözlerine bakmaya başladım. Gökyüzü tepemde dururken benim gökyüzüm onun kestane rengi gözleriydi.
Derin bir nefes verdim.

" Bende seni çok seviyorum Emir'im. Kestane gözlerindeki ışıltının sebebi olmak bu dünyadaki tek görevimmiş gibi hissettiriyor. "

Emir buğulu gözleriyle gözlerime bakmaya devam ederken aklıma bizim sokağın başında olduğumuz geldi. Anında öksürüp ortamı bozarken hızlıca konuştum.

" Neyse Emir'im yarın devam ederiz ben mahallenin manşetine düşmeden gideyim eve. "

" Tamamdır güzelim yarın buradan alırım seni beraber gideriz. "

" Tamamdır. "

El sallayarak eve doğru yürürken o da sokağın başını dönüp yürümeye başladı. Mutlu mutlu eve giremeye hazırlanırken ani bir araba durma sesiyle kafamı çevirip duran arabaya baktım.
Arabanın içinden kahverengi saçlı, oldukça bakımlı kırk kırk beş yaşlarında bir kadın indi.
Ben kadını süzmeye devam ederken o ciddi bir ses tonuyla konuştu:

" Biraz vaktin var mı Gökçe? Konuşabilir miyiz seninle. " İkna etmek için gözlerime bakıp devam etti. " Lütfen çok önemli."

Adımı bilmesi ve benimle konuşmak istemesiyle şaşkınlıktan kaşlarım catilmis öylece karşımdaki kadına bakıyordum. Bu kadın kimdi ve beni nereden tanıyor olabilirdi ?

Benim cevap vermeyeceğimi anlayan kadın derin bir nefes alıp tekrar konuştu.

" Arabaya bin konuşalım Emir hakkında. Gerçekten çok uzun sürmeyecek. "

Emir mi demişti? Daha çok meraklanırken bir yandan da tedirginlikle arkamdaki evimizin kapısına dönüp baktım. Sanırım annem evde yoktu. Yoksa bu arabayı muhakkak merak eder ve bakmaya gelirdi.

Emir deyince daha çok ilgimi çeken konuyla kararsız kalmıştım. Acaba binmeli miydim ? Onaylamaz şekilde başımı salladım. Ne olursa olsun tanımadığım birinin arabasına binecek kadar salak değildim.

" Benimle geldiğin için çok teşekkür ederim konuşmamız bittiğinde tekrar evinin önüne seni bırakacağimdan emin olabilirsin Gökçe."

KESTANE GÖZLÜM | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin