Okul tüm tedirginlik ile sessiz bir hal almışken öğrencilerin bir anda fısıldaşmaya başlaması din öğretmenin dikkatini çeker. beklidigi kişinin geldiğini göz ucayla gördükten sonra birsey çaktırmadan öğretmenler odasına girer. Öğretmenler de en az öğrenciler kadar tedirgin ve korku içindedir. Bazıları iğnenin ucunda bir balon gibi beklemeye dayanamayıp kasabayı terk etmiş,kalan öğretmenler ise aralarında kaçmanın harici bir plan üretmeye çalısıyorlarken Din öğretmeni diger öğretmenlere kısa bir bakış atıp dolabına yöneldi. Dolabını açtıgında dolabına özellikle yerleştirdiği aynaya bakarak yüzüne yavaş ve özenli bir gülümseme kondurdu. Kendini izlerken ve arka çaprzında oturan öğretmenleri içinde aşağılarken aldığı zevki içinde tartıyordu. Aynı branşa sahip olduğu ve diğerlerinden daha fazla nefret ettiği ögretmen seslenmesi üzerine. yüzündeki gülümsemeyi ve içindeki insan aşagılama duygusunu kenara koyarak hüzünlü bir ifadeyle öğretmene döner.
"Evet hocam ne istediniz?"diye karşılık verdi çağrısına
"Merhaba hocam. nasılsınız?" Dedi karşısındaki öğretmen onun sorusunu es geçerek. Bu öğretmen gittikçe daha sinir ediyordu bizim din hocasını.
"İyiyim hocam. Bir şey mi oldu?" Dedi sinirini çaktırmadan.
"Sınav kağıdını hazırladınız mı? diye soracaktım hocam." Dedi karşısındaki öğretmen bu sefer.
"Evet hazırladım. Size de onu diyecektim
Sınav ortak sınav olsun diye."diye cevap verdi sakin ve arkasında ki öfkeyi belli etmeyen bir sesle"Bende aynı şeyi diyecektim fakat ben hazırlarım diye düşünmüştüm." Dedi. Karşısında ki öğretmenin bunları söylerken sırıtması ve bir ayağına verdiği ağırlığı diger ayağıyla değiltirirken ki duruşu gerçekten de hocanın çok daha fazla sinirini bozdu.
"Ben hazırladım ve bu sınav kağıdında ısrarcıyım." Dedi kararlı bir sesle Din öğretmeni
"Peki hocam ama ben biraz düşünüceğim." Dedi karşısında ki öğretmen salakça bir tavırla.
"Hızlı düşünün hocam sınava son bir hafta" diye sakin bir cevap verdi bizim hoca. Sonra arkasını dönüp tam gidecekken
"Hocam sınav kaç soru" diye sorarak öğretmeni durdurdu.
"Bir soru" diyerek cevap verdi.
"Soru nedir hocam?" Diye tekrar bir soru sordu hoca
"Tanrı kim?" Dedi ikna eder bir sesle
"Neden hocam?"dedi bu sefer karşısındaki din öğretmeni
"Öğrencilerin önce inandıklarını düşünmelerini sağlamalıyız." Dedi
"Bence mantıklı değil hocam. Sonuçta bu bir sınav." Diye konuştu karşısında öğretmen.
"o zaman siz kendinize başka sınav hazırlayın." Diye çıkıştı.
Öğretmenin zaten bu öğretmenden nefret etmesi ve bu öğretmenin ona göre salak ve aciz olması onu daha da sinirlendirir. Fakat bir şey yapmaz çünkü o bir din öğretmenidir.
Sakin bir şekilde dolabına dönüp dolabı kitler-iyi dersler.
Seri adımlarla odadan çıkar. Öğle arası teneffüsü olduğu için bodrum katında en sevdiği yer olan soyunma odasına gider.soyunma odasının kapısı geniş itiklemeli bir kapıdır. Kapının geniş olması hocanın garip bir şekilde hosuna gidiyordu. kapıyı tek eliyle biraz ittiğinde kapı kolayca açılır her yanı aynayla çevreli oda sarı ışıklarla dekore edilmiş ve güzel bir görünüm sağlıyordu. Geniş tahta oturağa doğru yavaş adımlarla yürüyüp oturdu din öğretmeni. Kafasını arkada bulunan duvara yaslayarak bir süre orada aynı pozisyonda kaldı.
Biraz vakit geçmişti ki kapının açılmasıyla kendi üzerinde topladığı konsatiresi bozuldu fakat hareket etmedi.
"Taehyung hocam?"
"Söyle"
Dedi soğuk fakat samimi takınmaya çalıştığı sesiyle."Üzerimi giyineceğim de siz neden buradasınız?"
Diye konuştu öğrenciDin öğretmeni kafasını kaldırdı.
"Ben dinleniyorum sen giyin. Bakmayacağım sana."
Diyerek kafasını tekrar duvara yasladı.Öğrenci bir şey söylemedi. Kabin olmayan odanın bir köşesine geçerek üzerini çıkarmaya başladı. Din öğretmeni kafasını hafifçe eğerek tek gözünü açtı ve öğrenciye baktı.
"Sıkı bir götün var jungkook.""Bakmayacağınızı söylemiştiniz hocam"
"Ama baktım. Ne yapacaksın?"
"Bir şey yapmayacağım. İzleyin."
"İzleyeceğim zaten."
Diyerek gözlerini tam olarak açıp dik bir hiza aldı din öğretmeni.
"Önünü de dönebilirsin jungkook."
Öğretmen güldü.Jungkook önünü dönerek hocasına cevap verdi:
-"Çekinmem hocam."Hoca kaşlarını kaldırdı ve kahkaha attı.
"Biraz da yaklaş o zaman." Dedi.Jungkook elindeki formaları oturağa bırakarak din öğretmenine yaklaşarak kucağına oturdu.
Din öğretmeni bir kahkaha daha attı.
"Bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum." Dedikten sonra ellerini kalçalarına koyarak okşadı.
"Bende sizin bana bu kadar meraklı olduğunuzu bilmiyordum hocam." Dedi öğrenci.Din öğretmeni güldü.
"Kalk üzerimden. Dinlendim ben."
"Kaçıyor musunuz hocam?" Diye sırıttı jungkook.
Öğretmen ellerini açıp kaldırarak: "Ben din öğretmeniyim jungkook.""Anladım hocam." Diyerek hocanın üzerinden kalkarak bir adım geri çekilerek devam etti: "Kaçıyorsunuz."
Din öğretmeni ayağa kalkarak sakince jungkooka yaklaştı, gözlerine baktı. Jungkook'ta ona bakarak sırıttı.
Din öğretmeni ani bir hareketle eliyle jungkook'un boğazını tutarak duvara yasladı. "Öğretmeninle sakın böyle konuşmaya cüret etme." Yüzünü jungkook un yüzüne daha da yaklaştırdı. "Ben asla kaçmam." Diyerek sert bir şekilde dudaklarına yapıştı ve ilk önce öptü daha sonra ısırarak geri çekildi. Geri çekildiğinde bu sefer gülen din öğretmeniydi. Bir şey söylemeden bir kaç saniye jungkook'un yüzüne bakarak soyunma odasından çıktı.