26 (ÖLÜ RUHLAR NEHRİ)

27 7 23
                                    

KISIM İKİÖLÜ RUHLAR NEHRİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KISIM İKİ
ÖLÜ RUHLAR NEHRİ

   "Hemirtoul; bir bağdır, güçlü bir nefrettir, sınırsız bir aşktır, dik bir yokuş, sonsuz evrendir. Hemirtoul aynı zamanda lanettir, ihtişamdır, parlak bir geleceğin anahtarıdır. Hemirtoul tek başına anlamsızdır, kaybolmuştur, isimsizdir. Hemirtoul birleşince zarafettir, şehvettir, bulunmuştur. Ama çoğu zaman kayıp gezer."

   Güldü. "Ama her şeyden öte bir yer vardır, bir diyar. Kaybolmuşların da yurdu vardır; hepsinden kayıp." Gözlerini kaçırdı, başka şeylere bakarken bir inleme sesi daha geldi.

   "Hemirtoul bir kere aşkın tadını alırsa, biliyordun. Ölüm sizler için imzalanmıştı. Ölüm sahi neydi? Bir terk ediş miydi terk ediliş mi?" Ellerini kollarında gezdirdi, suyun ne soğuk yanı vardı ne de sıcak. Suyun içinde olduğundan bile emin değildi.

   "Ölüm yaşayanlar için terk edilmek, ölüler için terk etmekti. Siz ölüler Leydi Morgan, terk edilirsiniz. Özellikle bir bağdan korkan, kendini zorla arafta bıraktıran bir ruh için gerçek ölüm ciddi bir meseledir. Tüm benliğinizin yok olma düşüncesi sizi öyle korkutur ki yaşayanlar ile anlaşma yapmak zorunda bulursunuz kendinizi."

   Küçük bir kahkaha atarak dolaba ilerledi. Kendine kıyafetler seçerken damla damla terleyen Leydi Morgan'a baktı. "Ölüler de yaşayanlar kadar acınası durumda. Siz ruhu boşlukta kalmış kişilersiniz, kan ağlarsınız ama en çok da o kana açsınızdır."

   "Tomtril!" diye resmen tısladı Leydi Morgan.

   "Gücünü Morgana le Fay'den almana ve resmen onun kimliğini çalmana rağmen hâlâ işe yaramaz bir durumdasın. Derler ya: Çalınan eşya hiçbir zaman senin değildir ve bu yüzden ona gücünü geçiremezsin."

   "Sen de artık bir ölüsün, bedensizsin."

   "Cık cık cık. Bir yeri atladın Morgana, ben senden daha canlıyım. Varlığımı devam ettirmem için yeni bir bedene ihtiyacım yok çünkü benim bedenim her zaman beni bekler."

   Elbisenin iplerini bağlarken her saniye daha çok ruh tozu kaybeden Morgan'a baktı. Takıntılı bir psikopattan ve yalancıdan daha öteye geçemiyordu. Her ne yaparsa yapsın içinde yatan o siyah gerçek, hâlâ siyah kalacaktı.

   "Bedenin çoktan toprağa bağışlandı Nadia." gülümsüyordu, kendini yitirirken bile öfkenin verdiği güç ile gülüyordu.

   "Senin, bir koruyucu ruhun yoktu Morgana. Ama benim var," dudağının sağ kısmı müphem bir şekilde kıvrıldı. Herkes önemli detayları atlardı ama kendini tehlikeye atarken tüm detaylar üzerinde dururdu. "Benim bile bile ölüme gitmeyeceğimi bilen biri olmalıydın."

   "Üzüldüm o hâlde. Çünkü Alistair senin planın hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Ona yazık oldu, değil mi? Zavallı yalnız hemirtoul." kıkırdadı ve devam etti. "Ne demiştin, çoğu zaman kayıp gezer."

   Nadia olmayan kanının donduğunu hissetti, dudaklarından bir küfür çıkarken polhulap ızdırabını bırakmak zorunda kaldı. Ruhunun büyük çoğunluğu gitmiş olan sahte Leydi Morgan rahatlamanın verdiği bir ses çıkardı.

   Nadia rikaslas alanından çıkmak üzereyken durdu. Belki de her şeyin sorumlusu olan bu ruhu bir daha bulamazdı, onun şimdi ölmesi gerekiyordu. Tamamen her yerden silinmesi, lanetin yavaşlaması gerekiyordu. Asıl görevini yapmak zorundaydı.

   Saniyeler daha fazla aktıkça Alistair'ın o ruhlar arasında daha fazla öldüğünü biliyordu. Yok oluşunu hissediyordu, yalan değildi. Leydi Morgan doğruyu söylüyordu en çok kendisinin yalan olmasına rağmen. Kendisini kurtarmak için halkını tehlikeye atan bir kralı mı seçmeliydi yoksa lanetin tüm sebebini mi öldürmeliydi?

   "Yazık küçük cadı, yazık." dedi dalga içinde Morgan.

   "Onu öldürmen, yok etmen sadece laneti yavaşlatır. Ve hemirtoul ile yok edersiniz," demişti zihninde ismi olmayan o kişi. "Anılarını sakla, ona tam zamanında saldır."

   Ama şimdi her şey çöpe gidiyordu. Lanetin durması ancak hemirtoul bağı ile mümkündü, o da yitiyordu.

   "Unutma Sahte Morgana, seni yine bulacağım ve o gün polhulaptan daha kötü bir şey ile geleceğim." Ve Nadia rikaslas alanından çıkarak kaslasa döndü.

   Alistair'ı kurtarsa bile yeniden Megalaya'ya dönmesi gibi bir ihtimal yoktu. Ölüler başı boş etrafta gezemezlerdi, şimdilik nehir nereye akarsa oraya gideceklerdi. Çok uzaklara.

   İşte tüm bu korkunç masal şimdi başlıyordu. Ve savaş ilk kez Ölü Ruhlar Nehri'nde başlarken Megalaya sessizce diğer canları alıyordu.

   Canlı, vahşi, acımasız Megalaya.

  

SAKLI DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin