Zerin ve Eva.......
Hayata olan nefretimi kimse tahmin bile edemezdi. Gerçi hayatıma mı bu nefretim yoksa hayatımdakilere mi bilemiyorum. Hayatım mı mutlu etmiyordu beni yoksa hayatımdakiler mi? Sahi neydi mutluluk? Bir insanı ne mutlu ederdi? Daha doğrusu beni ne mutlu ederdi?
Sevilmek?
Evet sanırım sevilmek beni mutlu ederdi ama daha önce sevilmediğim için bilmiyorum mutluluk nedir. Bu satırlar size anlatmak istediğimi anlattı mı bilmiyorum.. Sadece şunu söylemek istiyorum geçmişe takılı kalmayın. Eğer gerçekten iyileşmek istiyorsanız geçmişe veda etmek zorundasınız. Biliyorum siz bıraksanız bile geçmiş sizi bırakmıyor. Ama inanın bana sığınacak tek birisi var bu hayatta.Kendin..
Kendine sığın.. Asla kimseye güvenme. Güvenirsen bir darbe daha yersin. Bir darbe daha ve bir darbe daha.. Hayat budur. İnsanlar zarar verir size. Ama siz kendinize zarar vermezsiniz. Verdiğiniz an işte o siz değilsinizdir. Kendine gel. Bu hayattaki herşeyden daha güçlü olan kişi sensin. Kendine gelmek zorundasın.
...Rüzgar ile olan bu derin bakışmaya anlam veremedim. Ama içimi ısıtmıştı. Bilmiyorum diğerleri gibi değil, farklı bir bağ vardı aramızda. Gözyaşlarımı sildim. Burnumu çekip onlara baktım. Ellerimi kaldırıp,
''İyiyim.''
dedim, onlar sormadan. Her zaman ki yalanımla. Rüzgar'ın elini elimde hissettim.
"Bak yaşadığın şeyler hiç kolay değil. Kimse bu kadar dayanamazdı. Sen gerçekten çok güçlü bir kızsın. Her ne olursa olsun yanındayım, yanındayız. Ama bir psikolog ile mi görüşsek? Sen de istersen tabi. Gerçi bunun için önce bize kimliğin lazım. Kimliğin nerde?"
Şokla ona baktım. Tek nefeste nasıl konuşmuştu? Ayrıca benim kimliğim o evdeydi. O eve geri gitme düşüncesi ürperticiydi. Ellerimi kaldırıp,
"Kimliğim o evde kaldı."
dedim. Varis diğerlerine bakıp,
"Biriniz Eva ile kalın. O evde unutmuş kimliğini."
dedi sert bir ses ile. Yutkundum ve ellerimi kaldırdım.
"Ben de gelsem olmaz mı?"
Sorumu direkt olarak Rüzgar'a sordum. Varis izin vermezdi çünkü. Rüzgar, Varis'e bakınca elimi alnıma vurdum. Varis'e baktığımda dudağının bir kenarını kıvırdığını gördüm. Sinirle ona baktım.
"O da gelmek istiyor ama hayır, güvenliğin için burada kalmalısın. "
Sert bir nefes verdim. Hoşuna gitmiş olacak ki gülüşü büyüdü. Beni sinirlendirmekten keyif alıyordu sanki. Rüzgar'ın sesi ile ona döndüm.
"Gelsin. En azından almak istediği birşey varsa alır. Biz yanındayken kimse ona birşey yapamaz."
Güven verici bir sesle söylediği şeylere odaklandım sadece. Onlar varken kimse bana birşey yapamazdı.. Minnetle ona gülümsedim. O da bana gülümsedi karşılık olarak.
"Hadi gidelim o zaman."
Bartu'nun sesi ile ona baktım. Göz kırpıp gülümsedi. Bende gülümsedim. Bu aralar çok mu gülümsüyordum ne? Bu iyi birşeydi sanırım. Yataktan kalkıp aşağıya indim ve onları beklemeye başladım. Hepsi aşağıya inince dışarıya çıktık. Arabaya doğru ilerleyince peşlerine takıldım. Arka koltuğa bindim ve dışarıyı izlemeye başladım. Gerçekten hatırladığımdan daha güzeldi. Silik bir tebessüm ile baktım etrafa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derindeki Sessizlik
General FictionBu hikaye tecavüze uğrayan bir kızın hikayesi.. Kimsesiz bir kız.. Bir zamanlar masum olan bir kız.. Sessizlikten korkarken sessizliğe bürünen bir kız.. Bu öyle basit bir hikaye değil..