Herkese merhaba umarım beğenirsiniz
Keyifli okumalarrrr
1. BÖLÜM
"
Iyiki doğdun laraa, iyiki doğdun laraa
Mutlu yıllar sanaa" diye bağırdıklarında aniden uyandım. Sabah sabah doğum günüme çok güzel bir giriş olmuştu. Kalp atışlarım o kadar hızlı atıyordu ki bi süre doğum günüm olduğunu idrak edemedim. "Şaka mı yapıyorsunuz?"duru "doğum gününü kutluyoruz işte hadi kalk artık gün uzun!" Dediğinde sanki hayatım çok güzel ilerliyormuş gibi konuştu
size kendimi tanıtayım ben lara bugün itibariyle 18 yaşımdayım ve küçüklükten beri yurtta kalıyorum. Bugün benim kabusum çünkü nereye gideceğim hiçbir fikrim yok. Sevinecek en son insan bile olamam. "Ne düşünüp duruyorsun hadi kalk artık lara bu kadar üzgün olma" dediğinde her şeyi nasıl kestirip atabilirdim yıllardır ne yapacağım diye düşünüyorum. İçten içe of çektim ve pastayı üfledim.
İyice bağırdıklarında sinirim iyice yükselmişti "tamam tamam sağ olun da bi elimi yüzümü yıkayayım" diyip hemen tuvalete gittim.
Ne yapacaktım? Nasıl bir yol ilerleyecektim? Daha okulu bitirememiştim 4 ayım daha vardı. Sınavı da çok düşünüyordum. Kafama taktıkça daralıyordum.
En sonunda gülümseyip tuvaletten çıktım. "Hadi hadi gel pasta yiyeceğizzz" duru o kadar heyecanlıydı ki benim doğum günüm mü yoksa onun mu kestiremiyordum. Soluk bir sesle cevap verip kimseyi üzmek istemiyordum bu yüzden daha yapmacık davranıyordum sonuçta herkes benim için çabalıyordu.
"Geldim geldim" dedikten sonra duru pastayı dilimledi 4 kişilik bir pastayı 6 kişi yiyorduk. Yetirmeye çalışıyorduk ayrıca parayı toplamış olmaları benim iyice suçlu hissetmeme sebep oluyordu.
"Burdan çıkınca ne yapacaksın tanıdığın hiç yok gerçi hiçbirimizin bir tanıdığı yok" Ne diyeceğimi bilememişim gerçekten bir yerim yoktu. biz ailelerin doğurup çöp gibi bir kenara atıldığı çocuklardık. Şans bize doğduğumuz an yüzünü dönmüştü. Neden ben diyip durmuştum yıllarca neden ben bunu yaşıyorum diyordum. Bunu diyip durmak bana bir şey kazandırmıyordu.
"Lara iyi misin? Dalıp gidiyorsun hep" dediğinde kendime geldim ve "iyiyim duru bir sorunum yok" diyip geçiştirdim Duru benim en yakın arkadaşımdı her şeyimi bilir ve yanımda olurdu.
Annemin yüzünü zar zor hatırlardım ve onun resim yeteneği harikaydı. O benim için annemin yüzünü çizmisti işte o gün biz en yakın arkadaş olmuştuk. Ona hep teşekkür ederdim o benim tek şansımdı ve şimdi gidecektim, onun hala 1 yıldan fazlası vardı. Özleyecek olmak beni üzüyor fakat elimden bir şey gelmiyor müdür bu konuda çok katı izin asla vermiyordu.
Diğer arkadaşlarım odadan çıktı ve ikimiz kaldık "lara bak ben hep burdayım istediğin zaman gel bir şekilde konuşuruz" dediğinde elime bir tuşlu telefon tutuşturdu. "Al bunu bende bir tane daha var bununla konuşacağız" ağlamaya başlamıştım
"seni çok özleyeceğim kardeşim" Dediğimde o da bana "bende seni çok özleyeceğim ama bir gün birlikte bir hayat kuracağız hem iyi düşün sen bir ev bulursun benimde bir evim olmuş olur fena mı?" Dedi bende "doğru söylüyorsun" demekle yetinmiştim. Bi süre sarıldık. Yarın gidiyordum bu yüzden eşyalarımı toplamaya başladım.
Bavulumu hazırlamam kısa sürmüştü.
Saat 20.20 olmuştu ve gitmeme çok az kalmıştı bunu düşünmek kalbimi hızlandırıyordu.YARIN
Sabah olmuştu ve gidecektim. İlk önce yemekhanede yemek yemek için sıraya girdim arkamdan duru geldi ve "günaydınnn" dedi neşeyle bende durgun bir sesle "günaydın" demekle yetindim.
Yemekleri aldık ve yine her zaman ki gibi belirlediğimiz yere oturduk. "Seni fazla sıkmak istemiyorum ama benim bir arkadaşım var istersen orada kal" dediğinde "bunu konuşmuştuk tanımadığım birinin evinde kalıp rahatsızlık veremem"
"öyle ama yined-" demesine kalmadan saçları düz, kumral ve çok güzel bir yüzü olan kız "müdire hanım seni çağırıyor seninle önemli bir şey konusacakmış ve acilmiş" dediğinde ne olabilir diye düşünüp bir hata mı yaptım diye gözden geçiriyordum. Duruya veda ettim ve kıza teşekkür ettim.
odaya doğru yürümeye başladım.
Odaya ulaştığımda bildiğim bütün duaları okumaya başlamıştım bile. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim. İçerisi aşırı kasvetli duruyordu. Bogulmama çok az kalmıştı neredeyse. Müdire hanım "otur bakalım kızım konuşacaklarımız var" dediğinde oturdum.Aşırı telaşlı çıkıyordu sesi ne olabilirdi diye dusundum ben de telaş etmeye başladım. Müdire hanım "bu zarf dün bana geldi ve bugün vermem söylendi" dediğinde elime hemen zarfı alıp açtım. İçinde bana verilen 10 milyon TL vardı? Şaka mıydı anlam veremedim
"bana bu parayı kim verir aklım almıyor ailemden biri mi?" Dediğimde ses çıkarmadı ve bir tane daha zarf verdi açtım ve içine baktığımda bir villanın tapusunun üzerime olduğunu gördüm burda ne dolaplar dönüyordu?
"Kim lütfen söyle bana hayatımda kazanamayacağım bu paraları kim veriyor?" Dediğimde Müdire hanım "ben bunları gerçekten söyleyemem lara kendin görmen gerekiyormuş o eve gidip bakman gerekiyor" dediğinde "benimle bir çeşit oyun oynanıyor resmen neden o eve gideyim?"
Çok sinirliydim bana bu kadar parayı eğer ailemden biriyse bu kadar para içinde beni bırakıp gitmelerinin hesabını soracaktım. Odadan çıktım ve kendi odama doğru yürümeye başladım.
Odaya girdiğimde duruyu gordum bütün olanları kısaca anlattım ve korkmamasi gerektiğini söylesem de panik yapıp durdu "gitme ya bir şey olursa, oyunsa ne olacak?" Diyordu bu kadar parayı bana oyun için veriyorlarsa benim için sıkıntı yoktu. Ona sıkıca sarıldım en az on kere tekrar ettim bir şey olmayacak diye.
Ağladı.
Ağladım.
Herkese teker teker sarıldım ve gözyaşlarımı sildim. Bavulla yurttan çıktım ve kafamı çevirip bir daha baktım burası benim hem kabusum hemde misafir olduğum evimdi. Yurtlar böyledir kısa bir misafirlik yaparsın ve yaşın dolunca sokağa atılırsın. Ailesi olan çoğu insanlar bu yüzden çok şanslıydı sokağa atılma dertleri yoktu. Ben anne sıcaklığını ve baba sevgisini bilmiyordum. Anne neden beni attın diye soramıyordum.
Yolda bunları düşünüp durdum ve konuma geldiğimde evin kocaman büyüklüğü gözlerimi kamaştırıyordu. Biraz daha yaklaştım eve ve bir adım attıktan sonra evden çığlık sesleri geliyordu. Ne oluyordu burda?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kamelya Çiçeği
Romantikyanıma geldi ve bir buket çiçek uzattı "bunlar kamelya çiçeği anlamı da kaderim senin elinde demek" dedi ben şaşkınlıkla yüzüne bakıyordum nasıl bu kadar ince düşünebilmişti? "Bu benim en sevdiğim çiçek" dedim neşeli bir ses tonu ile "Doğum günün...