Eve geldiğimde ağabeylerimin tarladan gelmesine az bir vakit kalmasından mütevellit aş hazırlamaya giriştim.
Babam evdeydi, lakin beni pek kollamazdı, o yüzden nereden geldiğimi sorgulamadı. Başımda üç ağabey olunca ona gerek kalmıyordu. Tek tasası akşama dek oturup önüne ne koyulursa yemekti.
Her şeyi hazır ettiğimde, kapının açılması ile sofrayı kurmaya başladım. Kapılar kilitlenmezdi buralarda.
Yaman ağabeyim gelip başıma bir öpücük bıraktı. "Güzelim neler pişirmiş abisine bakayım?"
Gülümseyip kollarımı vücuduna doladım, "Senin sevdiklerinden ettim." Yaman ağabeyimle birbirimize fazlasıyla düşkündük.
İkiz olan Çakır ile Ezel ağabeylerim de geldiğinde oturmuştuk. Sofrada çatal kaşık sesi dışında sessizken, Ezel ağabeyim, "Diyar köyünden kökenli bir aile gelmiş diyorlar. Nedendir bilinmez, buralara göç etmişler maaile." diye, muhtemelen kahvede duyduklarını ortaya attı. Gezmeyi çok severdi, aşıkları bitmez, çalışmada ise gözü pek olmazdı onun.
Burun kıvırdım, beni ilgilendiren bir durum yoktu. "Biz gitmek isteriz, millet buraya geliyor." dedi Çakır ağabeyim. Çalışıp, yükselip, şehire gitmekti niyeti, evlilikte ise gözü yoktu.
"Vardır bir bildikleri." dedim, omuz silkerek. Babam lafa söze karışmıyordu. Varlığı ile yokluğunun bir olmasına alışmıştık.
Yemekler yenip, sofrayı topladığımda, "Ben Leylalara gidiyorum ağabey, ne zamandır görüşemedik." dedim Yaman ağabeyime. Büyükleri o olduğu için ondan izin alırdım. Bundan diğerleri her ne kadar rahatsız olsalar da ses etmezlerdi.
Tek kaşını kaldırıp, "Git ama, korkuyorum bir gün o kıza gidip gelirken başına bir iş açacaksın diye, bilesin." dedi. Gülüp biraz nazlanarak sarıldım ona ve evden çıktım. Leylanın ağabeyi olmadığı için gönderiyorlardı, olsaydı muhtemelen önlerinden geçemezdim. Köy yerinde bu durum hoşuma gitmese de buralarda en önemli ve de problemli mesele namustu.
Bizim ev ile arasında çok mesafe olmadığından, hemen varmıştım. Kapıya vurduğumda, ablası Ceylan açtı. "Oo... Gazel hanım gelmiş, hoş gelmiş." diyerek samimiyetle sarıldı bana. "Hoş bulduk abla." diyerek karışılık verdim. "Bizimkileri doyurdum geldim vallahi, dört erkeğin içinde ruhum daralıyor."
"İyi etmişsin iyi... Leyla da yukarıda, benim eşyalarımı topluyorduk. Gözyaşlarını kıyafetlerime silerek yardım ediyor bana." diye, dalga geçti yukarıya çıkarken. Bir hafta sonra evleniyordu Ceylan abla, iki kardeş oldukları için de ayrı düşkündü ablasına.
Güldüm, "Oyy, kıyamam çitlembiğime." Odaya girdiğimizde Leyla'ya baktığımda bir gülme tuttu beni. Olanca kıyafetin arasında kalmış, akan burnunu onlara silip katlayıp kaldırıyordu. "Kolay gelsin." dedim, hala gülmeme engel olamazken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli'kanlım (+18)
Romance"Serçeler ağlarsa ölürmüş Yusufhan. Seninle dolu dolu yaşamak istiyorum, öldürme beni olur mu?" • Damarlarında delilik akan adamın serçesi olma hikayem. Başlangıç tarihi: 05.03.2023