Sabah saatleriydi, mahalledeki esnaflar yeni yeni açıyordu dükkanlarını. Ne güzel havası vardı mahallenin ne kadar içine çeksende yetmiyordu, yetinemiyordu insan. Daha sonra çalılıkların arasından bir şey yaklaştı. Siyah, simsiyah bir kedi? Ah, O bu mahallenin biricik kedisiydi. Onun hiçbir ismi yoktu. Boncuk, kömür, şirin, gece, karanlık ve bunun gibi daha çok şeyle çağırırlardı onu. Siyah kedi önce şöyle bir göz attı mahalleye. Oradan bir balıkçı, elindeki koca balığı havada salladı. Kedinin gözleri, balığı görür görmez kocaman oluvermişti. Koşa koşa balığa gitti. Balığı vermesi için miyavlıyor, sürtünüyor ve mırlıyordu. Balıkçı, sakince yere bıraktı balığını ardından kedinin balığı yemesini izledi. Genellike böyle başlardı bu mahallenin sabahı. Kedi, neşe ve barış getirirdi mahalleye. Balığını bitiren kedi hemen sonra koştu gitti. Herkes alışmıştı buna, kedi önce yer sonra gider tabii öğlene doğru tekrar geri gelirdi. Merak ederlerdi, bu kedi onca zaman nereleri gezerdi ve nerelere giderdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kedi
AdventureSiyah bir kedi vardı. Tamda çizgi filmlerdeki tamda dizilerdeki filmlerdeki gibi olan mahallede büyüyen bir kedi.