Herkese hayırlı günler, artık bol bol açıklama ve yönlendirme yazmak içimden gelmiyor, herkes canının istediği gibi davransın, herkes yaptığı eylemin bedelini ödesin!
Uyku insanı sersemletirdi. Uyku insana acıyı unutturur ya da acıyı getirirdi. Uyku acıdan kaçış mıydı, acıya kaçış mıydı? Kimi dünyada görürdü cehennemi, kimi uykularına taşırdı. Ama bir gerçek vardı, eğer cehennem korkularını esir aldıysa ne uyanık olmak ne de uyumak kurtuluş olamazdı. Onun kurtuluşları çok zamandır ne uykular ne de kabuslarıydı, onun asık kurtuluşu çaresizliğinden arındığı zamandı. Bu da çok zordu.
Aile bir insanın felaketi de olabiliyordu, huzuru da ve onun arkasında ailem diye anlatacağı, güzel anıları anımsayacağı bir tek kardeşleri vardı ne yazık ki onlara da sahip çıkamamıştı.
Kız çocuklarının annesiyle – ki onların anneleri neredeyse hayatlarında hiç olmamıştı- geliştirdiği ilişki ne kadar önemli olsa da babasıyla geliştirdiği ilişki vazgeçilmezleri olurdu. Sosyetik arkadaşlarından ve kırsalda gördüğü ailelerden öğrendiği ve gözlemlediği bir şey varsa baba bir kızın hayatının temelini atan ve şekillenmesini sağlayan en büyük sebepti. Çünkü bilinçli ya da bilinçsiz babaların her sözüyle, eleştirisiyle, övgüsüyle kızlarının hayatında farklı bir yankı uyandırırdı çünkü babaların kızları üzerinde ve kızlarının kuracağı ilişkisi üzerinde çok önemli etkileri vardı, çocuk yetişkin kimliğini babamın tutumu ile şekillendirirdi.
Yaşadığı zamanda ve süreçte kadın hakları babanın, eğer baba yoksa vasisi olan erkeğin ve sonrasında kocaların iki dudağı arasında bulunmaktaydı, oysa üzerinde az konuşulmasına rağmen babanın kızına verdiği değer kızının hayatını, iradesini, özgüvenini, özsaygısını ve erkeklerle olan ilişkisinde etkisini bütün açıklığıyla göstermekteydi. Birkaç arkadaşı vardı, öyle cesur ve atılganlardaki çok zaman onlara ve özgür ruhlarına gıpta ile bakmıştı. Biri herkesin aşağılamasını ve eleştirmesini göze alarak roman yazmaya başlamış, diğeri ülkelerinde daha evvel bir kadın doktor bulunmamasına karşın doktor olmaya karar vermişti. O gün anlamıştı ki, onların gücünün kaynağı ve cesaretinin baskınlığı kendilerinde var olan kaynaktan değil, temellerine zerk edilen kaynaktan yani babalarından gelmekteydi. Babasıyla iyi ilişkileri olan kız çocuklarının ileride özgüveni yüksek ve kendini rahat ifade edebilen yetişkinler olmalarının en çarpıcı örnekleriydiler. Kızına değer veren babanın çevresine yaydığı otorite evladına saygı olarak yansırdı. Saygı ve itibar bir babanın iki dudağı arasında olduğu kadar gösterdiği tavırda da saklıydı. Küçük yaşlardan itibaren babayla kurulan iyi ilişkinin, kızın hayata daha pozitif bakmasını sağladığı, hatta bu kızların liderlik vasıflarının da daha yüksek olduğu, hayatla başa çıkmak için savaşırken insanların düşüncesiyle vakit kaybetmediği bilinmektedir.
İnsan yaşamadığı bir şeyi bilmiyor, görmediği bir şeyi anlatamıyordu. Baba sevgisi onun için köre gökkuşağını anlatmak kadar anlamsızdı. O yüzden evliliği sürecinde ya da sonrasında çocuk sahibi olmayı hiç düşünmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİNİN AY IŞIĞI
Ficción histórica"O... O karanlıklar Lordu denilen adam hakkında anlatılanlar..." dedi genç kız bayılacak gibi duran bedenini dik tutmaya çalışarak. "Bir canavarla evlenmeme izin mi vereceksiniz efendim?" "Bunu yapmak durumundayım..." "Ben sizin kızınızım!" "O zaman...