Anlatamadım;
İçimin nasıl yandığını, göğsümün nasıl daraldığını. Sanki bir okyanusun ortasındayım ve yüzme bilmiyorum. Her gelen dalga da daha da savruluyorum. Her dalga daha da dibe itiyor beni. Batıyorum.
Yavaş yavaş ama ruhum parçalana parçalana.Sessizce ama hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Benden başka kimse duymuyor. Bir yardım eli yok. Seni battığın yerden tutup çıkaracak kimse yok. Sonra yaşadıkların bir film şeridi gibi geçiyor gözünün önünden
Ölüyorsun sanıyorsun.
Ama bu ölüm değil. Ölmekten daha beter.
Lütfen diyorsun,lütfen sadece kötü bir kabus olsun.
Ama değil. O senin hayatın. Onu yaşamak zorundasın.Bir oyun gibi.Sen bir piyonsun ve oyunu ne kadar iyi oynarsan kazanırsın. Ve iyi oynamak için kötü,acımasız birine dönüşürsün.Ama kötü olmayanlar kaybeder. Oyunu değil yalnızca, elinde ne var ne yok kaybeder.
Ama bu sefer öyle olmayacaktı. Düzen tersine dönecek ve iyilier kazanacaktı. Çok yara alacaklardı. Çok ağlayacaklardı. Ama bu sefer zafer onların olacaktı.
Gün gelip devran dönecekti ve onlara bunları yaşatanlardan hesap soracaklardı.Savaştı bu. Kanlı bir savaş.Bir kumardı.
Peki hayatları ile oynayacakları bu kumara hazırlarmıydılar?
Uzun zamandır kafamda olan kurguyu hayata geçirmek için ilk adımım.
Umarım seversiniz. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. Çok yakında bölümler gelecektir.