1. Bölüm

9 0 4
                                    


(E: Merhaba ilk bölümü yazacak olan bendim ve daha erken yazmam gerekliydi aslında ama işlerim çıktı. O yüzden geciktim ama neyse uzatmıycam başlıyalım.)


———————————————

Oynayanlar ve saf dışı kalanlar

Yaşayan ve yaşamayan olarak ayrıldığımız bu döngüde artık savaşın en kızıştığı günlerdi. Olay başlayalı sadece 1 yıl olmamışmıydı? Yoksa benmi aklımı yitiriyorum? Kendimi eleştirmem sürerken ormanın derinliklerine girmeye başlamıştım bile. Etraf solmuş ve artık işlevsiz olan karanfillerle doluydu. Bu karanfillerin rengi normaline göre mavi renkteydi ve farklı bir amacı vardı. Köyümün ve zamanımın en değerli parçalarıydı... hala ölmeyen kalıntılar bulmak benim için önemliydi çünkü en güçlümüz olan Mike eski bir arkadaşımın yaşadığını ve dünyayı asıl ele geçiren şeytanların onu ele geçirdiğini söylemişti. Kim olduğunu söylemedi ama köyden biri yaşıyosa bu iyiye işaret olabilirdi çünkü tekrar mavi karanfilleri canlandırmanın bi yolunu bulabilirdik. Oraya gittiğimde görmeyi beklediğim ilk şey zaten direk karşıma çıkmıştı. Ölü bedenler ve giriş tabelası... burası doğru yerdi ve İlk işim yaşıyan kişiyi bulup onu esir almaktı ama ölü bedenler dikkatimi dağatıp duruyordu. Etraftaki eski arkadaşlarımın hala çürüyen bedenlerini görmek izahını yapamıycağım bi şey oluşturdu içimde. 

Nefretle dolmuş gibi hissetim. O kimdi ve neydi bilmiyorum ama ölmeyenler ile intikam alabilirdik belki. Gereksiz işleri kenara bırakıp önceden arkadaşım Alara ile etrafında koşuşturduğumuz klisenin bahçesine girdim. Etrafta pek çok ölü beden vardı, tabi şaşırmamak lazım ama aralarında görebileceğim birinin olmasını bekliyordum. "Alara nerde?"  Diye içimden geçirdim. Çünkü o olaylardan sonra herkesin bahçeye kaçışmasını ve öldürülmesini bekliyodum. Bi süre daha etrafa bakındıktan sonra yerde kanla yazılmış eski gibi duran bi yazıyı fark ettim. O kadar uzun değildi ama sanki okurken sonsuz gibi gelmişti. Sesli şekilde yazanı okumuştum:

"Bunları görünce şaşırıcağını biliyodum. Ah evet buraya geliceğini  tabiki biliyorum sen intikam almaktan vazgeçmezsin. Ama bu sefer oyunun kazananı olmak istiyorum ve sende buna engel olmaya kalkma küçük büyücü. Kim olduğumu merak ettiğini biliyorum ama sen şimdilik bekliyceksin. Yakında görüşürüz."

"Bu sefer ben kazanacağım." derken ne demek istedi bu manyak? Aklım almıyor.. ama çabucak onu bulup burdan gitmem gerek. Sanırım bu seferlik işin dozunu abartmadan bırakıcağım. İçeriye hızlı adımlarla girdiğimde aklımda geçirdiğim şeyleri kenara bıraktım ve olayın merkezine gitmeye karar verdim. Sinirli bi şekilde çemberin olduğu yerde durduğumda tek seferlik olan o büyüyü nedensizce içimde fısıldadım. Herkesin ölümüne sebep olan büyü ağzımda bi mırıltı gibi git gel yaparken iğrenç ve taze bi kan kokusu aldım. Bunun bedenlerden çıkmış olması imkansızdı, bu yüzden mekanın dışına çıkıp ormana gitmeye karar verdim. Ekip zaten oralardaydı eğer biri veya bi şey varsa birlikte halledebilirdik.. içimdeki son nefesi dışa bırakıp mekandan koşarak ayrıldım. Ormana doğru koşarken onun kim olduğunu düşündüm ama şuan önemli olan ekibimi bulmaktı. Hızlı hızlı koşarken aklımdan geçenleri kenara bırakıp onun kazanmak için oynayacağı aklıma gelmişti. Sanki ona dermişcesine ormanın derinliklerine bağırdım:

 "Sonu ilk kazanan belirler oyuncu."


————————————————

(1. Bölümün sonu.)

(447 kelime)

{-Karanlık Köşeler-}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin