8. BÖLÜM "GRİ"

315 33 30
                                    

Çağan Şengül, Küçüğüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çağan Şengül, Küçüğüm

İyi okumalar!

Ateş Atakanlı haklıydı, bir insanın kim olduğu aslında ne yaşadığıydı.

Bugün burada kim olduğuma karar verecektim.

Çok yukarılardan duyulan bir vınlamanın sesiyle uyandım. Görüşüm bulanıktı ve gözümü açtığımda sadece gri renkli bir ışığı görür gibi oldum. İçerisi çok soğuktu ve üşüyordum. Ellerim arkamda bağlanmıştı, ayak bileklerimin de bağlı olduğunu fark ettim.

Gözlerimi kapatıp Ateş'i gri gözlü küçük bir oğlan çocuğu olarak hayal ettim. Levent Polat'ın onu kilitlediği soğuk odada üşürken ve açken ne hissettiğini düşündüm.

Ateş Atakanlı'yı düşün Mavi Altan, soğuk bir odaya kilitlenip aç bırakıldığını düşün, ne kadar üşüdüğünü ve sadece yedi yaşında olduğunu düşün. Onun için dayanmalısın. Dayanacaksın.

Gözlerimi açık tutmaya ve etrafı görmeye çalıştım. Bir depoya benzeyen büyük, karanlık ve tozlu bir odanın tam ortasında bir sandalyede oturuyordum. İçten içe kendime güldüm çünkü Ateş'in beni dağ evindeki yatağa kelepçeleyip üzerime eğildiğini ve dudaklarının tenimin her yerine dokunduğunu hayal ettim.

Birden gözlerimi açtım. Şimdi bunu düşünemezdim.

Sanırım sebep olduğum ya da gerçekleşmesinde rol aldığım her şeyin cezası umduğumdan çok daha erken bir zamanda beni buluyordu. Belki de ben öyle düşünüyordum.

Bu tuhaf hava ve tepemdeki vınlama sesi anladığım kadarıyla tavanın yanındaki duvardan çıkan pervaneden geliyordu. Duvarlar betondan, tavansa uzun beton sütunlarla desteklenen metal kirişlerden oluşuyordu. Odada yoğun bir şekilde tiner ve türlü kimyasalların kokusu vardı.

İlk istediğim suydu ama tıpkı el ve ayak bileklerimi bağlayan iplerin çözülmesini isteğimde olduğu gibi istediğim hiçbir şeyin bana verilmeyeceğini biliyordum. Aldığım darbeden dolayı başımın ağrıdığını hissettim. Üzerimdeki ceket yırtılmıştı, bu beni bir noktada sürüklemiş olduklarını gösteriyordu.

Bana doğru yaklaşan adımların sesini duyduğumda başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Bu durumun ne kadar da saçma olduğunu düşünüp gülmekten kendimi alamadım.

Sarı saçlı, yeşil gözlü ve uzun boylu bir adam yanıma gelerek, "Bu kadar komik olan ne, sorabilir miyim?" diye sordu.

"Senin ve adına çalıştığın o piç her kimse beni ölü olarak istediğinizi sanıyordum." dedim gözlerimi kısarak. "Bu ölümden biraz fazla, sence de öyle değil mi?"

Adam soğuk bir ifadeyle sırıttı ve kenardaki bir sandalyeyi çekip tam karşıma koydu. Ardından sandalyeye oturarak gözlerimin içine baktı.

ATEŞ VE MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin