"Günaydın. Gördüğün gibi hala hayattsın." Hı, ne diyordu bu? Ha...tamam. şu dün geceki muhabbet. "Günaydın. Ben o yüzden... neyse. Sence bugün buradan çıkabilir miyiz?"derken doğruldum. Gördüğüme inanamıyordum. Tıkılı olduğumuz o daraltıcı yerden çıkmıştk. Şimdi ise siyah ve kırmızıyla döşenmiş bir evin yatak odasındaydım. Peki bu bu kimin evi? Daha da önemlisi benim bu yatak odasında ne işim vardı? Ateş zihnimi okumuş gibi "benim evim. Dün gece camlar parçalandı, yerdeki çiviler yerlerinden fırladı, zemin açıldı. Bir telefonda bulunan oyunda gibiydik. Beni bir başkası yönetiyor gibiydi. Ve söylemeliyim ki uykun bir ayının kış uykusundan bile daha derin. Bir ara öldün sandım."dedi. Ever uykum derindir ama bu olanlara karşın uyanmadım. Gerçekten de bir ayıdan beterim."Düşünmeyi ve odamı incelemeyi bırak. Burası kalıcı yerin değil . Bir geceliğine misafir oldun. Ama eğer her gece misafir..."derken Ateş'e yastık fırlttım ve lafı yarıda kesildi. "Tamam, tamam sakin. Hem böyle yaparsan sana kahvaltı yok."dedi. Birde bana ceza falan versin tam olsun. "Saçmalamayı kesicek misin, çok açım."dedim ve oturma odasından gelen kahve kokusunu takip ederek yatak odasından çıktım. Ateş"hey, hey! Bensiz başlama."diye arkamdan seslendi. Bazen gıcık buluyordum bazende komik. Saçma.
Masada bulunan her şeyi yemiş olabilirdim. "Yavaş ye. Yemekler nefes boruna kaçıcak ve hayatına güle güle. "Ateş'in sözlerini duymazdan gelerek "biraz daha kahve döker misin?"dedim. "Ben ciddiyim miğdene bu yediklerin fazla, yavaş ol."diye bir azarlamayla kahve fincanımı önümden çekti. "En fazla bu yediklerim senin de dediğin gibi nefes boruma kaçar ve bende bir bakmışım mezarı boylamışım. Ya da yine senin dediğin gibi miğde. Miğdeme de en fazla bir sancı girer , miğde fesadı geçiririm. Bir kaç günlük halsizlik sonra hayata devam."diyerek kahve fincanımı onun çektiği taraftan kendi tarafıma çektim ve bir yudum aldım."Neden yaşamak senin için bu kadar değersiz?"diyr şaşırmama neden olan bir soru sordu."öyle bir şey demedim." diye yanıt verirken aynı zamanda çatalımla tabağımdakilerle oynuyordum."Demedin ama alttan alta böyle bir mesaj verdin."dedi. Ateş haklıydı demedim ama belirttim. "Saçmalamayı bırakta kalk,okula geç kaldık."diyerek masadan kalktım. Ha,ne demiştim ben okul mu? Kuyruğum sıkışınca iyice aptallaşıyordum. "Okul? Bugün dinleneceğini sanıyordum."dedi. "Ben öyle bir şey dedim mi? Hayır. O zaman hadi okula. Ha bir de bana bir tişört borcun var."diyerek ateş'in odasına ilerledim. Arkamdan"dolabımdaki siyah,üstünde melek yazılı tişörtü al."diyerek seslendi."tamamdır.30 dakika sonra yanındayım.sen de çabuk hazırlansan iyi olur."dedim ve odanın kapısını kapadım.Ateşin Ağzından
Ben hazır bir şekilde kapıda bekliyordum. Azrmelk'in 20 dakikasından geriye sadece 1 dakika kalmıştı ve ben onun1 saatten daha kısa bir sürede hazırlanacağını sanmıyorum. Kızlar... Bilirsiniz biraz fazla vakit harcamayı severler. Ve 1 dakiksı da sona ermişti. Tam tahmin ettiğim gibi hazırlanamadı diye düşünürken odanın kapısı açıldı. Saçlarının bir kısmı sağ tarafa doğru taramış,gözlerine sadece bir rimel sürmüş. Üstünde ise benim verdiğim ona da biraz büyük gelmiş tişörtümle çok şirin gözüküyordu. Altında ise aynı streç pantolonu vardı. Gözüme kulağındaki biri uzun biri kısa olarak aşağıya doğru sarkan bir çift küpe takıldı. "Ben sana demiştim 20 dakikaya yanındayım diye. Sen hazır mısın?" Azrmelk'in sesi kulağıma ulaşmıyor gibiydi. Gözlerim hala ondaydı. "Odanda bir rimel ve küpe buldum. Sanırım kız arkadaşının ama bugünlüğüne ödünç aldım." diye gülümseyen Azrmelk'in sesi beni dünyaya döndürdü. "Hayır."dedim. "Ne hayır?" dedi. "Yani o kız arkadaşımın küpesi değil annemin küpesi." dedim. "Annen nerde? Sabah erkenden gitti mi?" diye soru yöneltti. "Evet gitti. Geriye dönüşü olmayan bir yere."dedim üzgün bir ses tonuyla. "Nasıl yani?" diye anlamadığını belirtir bir surat ifadesiyle sordu. "Yani annem öldü. Aslında öldürüldü. Katilin kim olduğunu bilmiyorum. Ama bir gün, ben de bu dünyadan göçüp gitmeden bulucağım."dedim. "Çok üzüldüm. Ve bu rimeli kullandığım için ondanda önemlisi bu küpeyi taktığım için affet beni." dedi kendine kızgın ve üzgün bir ses tonuyla. Tam küpeleri çıkartıyordu ki "Emin ol bu küpeler annemde ne kadar güzel durduysa sende de o kadar güzel durdu. Sakın küpeleri çıkarma annemde sende kalmasını isterdi."dedim sıcak bir gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRMELK
ChickLitBir genç kız,17 yaşlarında neşeli, yerinde duramıyan, arkadaşlarıyla iyi anlaşan, komik yapısı olan, her şeyi alaya alma yeteneğine sahip bir genç kız.Her şey ne kadarda yolunda görünüyor diğmi? Peki ya ailesi? Herkesin gizli bir sırrı, olayı ve hay...