~Yabancı~

310 35 48
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olurmu?

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli okumalar!

Kafesin içine girmiştik. Tüm giriş çıkışlar yasaklanmıştı. Burdan bir kişi çıkacaktı. O kişi kesinlikle ben olmalıydım. Ölmekten korkmuyordum. Arkamda bırakacağım kimse yoktu.

Bir kaç erkek Mirzah diye bağırıyorlardı. Karşımdaki bir Türkmüydü? Şaşırmıştım. Her kim olursa olsun rakibim olduğunu unutmamalıydım.

"Nerdesin küçük kız göremiyorum" dedi.

Bunu yere bakarak söylemişti. Benimle dalga geçiyordu.

Yüzüne bir yumruk geçirerek, "burdayım, tam karşında." Dedim.

Bu sefer aynısını ben yapmıştım.

"Nerdesin küçük oğlan göremiyorum." Demiştim.

Beni süzüyordu.

" Bu güzelliğini neye borçluyuz, Ölümünemi hazırlandın?" Dedi.

" Hafızanı kaybetmeden önce son gördüğün görüntü güzel olsun istedim."
Diyerek gülümsedim.

Sinirlenmiş olacakki çenesini sıkıyordu.

Öne atılarak bana yumruk atmaya çalışmıştı. Küçük adımlarla hamlelerinden kaçıyordum. Yorulmasını bekleyecektim. Tüm kozlarını oynayacaktı. Daha sonra ben başlayacaktım.

Bir yumruk ve bir yumruk daha. Bacaklarını kullanmıyordu, garipsemiştim.

"Ayaz!"

Biri bağırmıştı. Eleanor ve Mirzah isimleri hariç ilk defa farklı bir isim çağırılmıştı.

Ayaz, ayazdı.

Yanlış duymamıştım değilmi? Biri ayaz diye bağırmıştı.

Arkamı dönüp etrafa bakınmaya başladım. O burda olabilirmiydi? Yaşıyormuydu? Amerika'da ne işi vardı?

Kafamda sorular dört dönüyordu. Etrafta delirmiş adamlar hariç kimseyi göremiyordum. Ta ki kalabalıktan biri siyahlara bürünmüş bir şekilde kaçana dek. Ayaz diye çağırılan kişi o olabilirmiydi? Bakmam gerekiyordu. Nasıl çıkacaktım?

Boynumda hissettiğim ağrıyla yere çökmüştüm. Anılarımızın hepsi aklıma geliyordu. Yurtta oynadığımız oyunlar, birlikte geçirdiğimiz son dakikalar, hepsi birer birer kafamda dört dönüyordu. Kendimden geçmiştim. Mirzah üstümde bana yumruklar savururken karşılık veremiyordum. Ruhumdaki acı fiziksel acıdan daha ağır basıyordu. Ağlamıyordum. Ama ruhum ağlıyordu. Bunu hissediyordum.

Çığlıklar gittikçe yükselmeye başlamıştı. Önce Alen'in daha sonra Alex'in bağırışlarını duymuştum.

"O güzel yüzünü parçalayacak kızım kalksana!" Diyordu Alen.

"Asena ölüyorsun!" Diyordu Alex.

Ölüyordum. Belkide ölmeliydim. Arkamda bırakacak kimsem yok diye düşünüyordum. Varmıydı? Ayaz yaşıyor olabilirmiydi? Bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum. Ama öğrenecektim. Sonucu ne olursa olsun onu bulacaktım.

Borga Timi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin