HERKESE MERHABAAA
İLK BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIMM. ÜSTÜMDE AŞIRI HEYCAN VAR.
....
"Aptal çocuklar" çantamı alıp direkt sınıftan çıktım.
"Küçük prenses sinirlendi yine." Arkadan gelen sesleri takmayarak yürümeye devam ettim. Çantamdan çıkardığım kulaklığımı takıp taksi çağırmak için düğmeye bastım. Kısa bir süre sonra gelen taksiye binip, müzikle olan yolculuğum için gözlerimi kapattım.
Anahtarı cebime atıp evden içeri girdim , kapıyı kapattığım an üzerim atlayan Dora ile yeri boyladım.
"Kızım bir dur." Dora üzerimden çekildi fakat bu seferde dilini ağzından çıkarmış her zaman ki açım bakışlarını atıyordu.
Elim ile onu biraz severek lavaboya girdim. İşlerimi halledip lavabodan çıktım.
Annemin gelmesine az kalmıştı yemek yaptıktan sonra duş alma fikri daha mantıklı olduğu için mutfağa geçtim.
İlk başta Dora'nın kabına mamasını koydum. Sonra da yapabildiğim en iyi şeyi yapmak için tencereye suyu koydum...
Sebzeli makarna yapmıştım. Telefonumun çalmasıyla masanın üstünde ki telefonumdan aramayı yanıtladım.
"Nerdesin?" annemin alışık olduğum sinirli ses tonuna yumuşakça "evdeyim" cevabını verdim.
"İyi geliyorum ben" cevabımı beklemeden telefonu kapatmış olması artık alıştığım bir durumdu.
Çok değil bi beş dakkika sonra kapı açıldı ve annem mutfağın önünde belirdi.
Masanın üzerinde kurduğum sofraya baktı ve bu ne bakışlarından dolayı tekrar pişman oldum. "yemek yeriz dedim." Hiç bir şey söylemeden yukarı çıktı ve kısa bir süre sonra geri dönüp sandalyeye oturdu.
Şaşırdım ardından yüzümde oluşan küçük tebessüm ile "Ayran yapmıştım ama sen daha çok kola seversin evde yok ama istersen he-" elini masanın uzerine vurdu ve benim kaskatı kesilmeme neden oldu. "Sus artık." Çok mu konuşmuştum ?
"Özü-" lafımı bitirmeme müsade bile etmedi. "Dileme , şimdi söylüyeceklerimi iyi dinle baban seni yanında istiyormuş. Bu yüzden onun yanına gideceksin." konuşmak için ağzımı açtığımı fark edince devam etti. "Sakın istemiyorum ayaklarına yatma, için halay çekiyordur şimdi. Kurtuldun benden." Kim kimden kurtulmak istiyor anne?
"Hazırlan haftasonu gidiyorsun." derin bir nefes aldım ve gözlerimi masada ki yemeğe diktim. "Gitmiyorum" sakin çıkan sesim bizim savaşımızdı.
"Gidiyorsun" o ses tonu, her zaman ki o ses tonu... yine üstümde o hakimiyeti kurmaya çalışıyordu. "Tanımadığım insanların yanına gitmem." Herşey saniyeler içinde gerçekleşti.
Annemin masanın üzerindekilerini yere devirip bardağı kafama atması sadece bir kaç saniyede gerçekleşti. Yerde toz haline dönmüş cam kırıkları ve alnımdan akan kan ile gözüm dönmüştü."SENİN DERDİN NE YA, GERÇEKTEN BUNU MU İSTİYORSUN, HERŞEYE SUSTUM. SEN MUTLU OL DİYE SUSTUM. HAKARETLERİNE SUSTUM. ŞİDDETLERİNE SUSTUM. BEN SENİN ... KIZINIM FARKINDA MISIN?" Ve bu savaşı da ben kaybettim.
"ÖLDÜRÜRÜM SENİ DUYDUN MU ÖLDÜRÜRÜM SENİ" eline doladığı saçımı kurtarmaya çalışıyordum. "Bırak" bırakmadı daha fazla asıldı. "Neden bunu bize yapıyorsun?" Durdu .
"Çünkü sen kızsın , kız doğdun belkide kız doğmasaydın ben şimdi daha mutluydum." gözümden düşen damla isteğim dışıydı.
Annem yere eğildi başını bacaklarının arasına aldı. "Sen kızsın, sus, konuşma, kocan o, sus, boyun eğ, sen kızsın ..." Devamlı olarak tekrar ettiği sözler ile yavaşca yere eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOKİTA
Algemene fictieUmutlar güzel bir silahtır ama hayal kırıklığı o silahtan çıkan sonuçtur. Yaşanmışlar o silahı doğrultur , doğrultuğum silah benim bilip içimde söylemeye cesaret edemediğim mokitaydı. ...