Şimdi öncelikle şarkı seçimlerinde pek iyi değilim
Yeri geldiğinde tam uyuşuyor ama bazende hic beceremiyorum bu yüzden bu bölümün şarkı seçimini size bırakıyorum okurken dinlenebilecek şarkıları buraya yazabilirsinizBu bölümde dinleyebileceğiniz düşündüğüm bir şarkı medyada var isterseniz ve umarım gözüküyordur
keyifli okumalar!
Buradayım. işte basit ve mutlu. sana vermek istediğim buydu
Olimpus koşucuları
Ege:Dünyanın en harika insani nasıl acaba?
Bilmem nasılsın:Yusuf
Ömer:Caz yapmayın mk
Meriç:Sus,ucube
Arda: tanıdık geldi
Ömer:Karadan denize doğru esen rüzgar
Meriç:Ne
Ömer:Meltem
Meriç:bohohoho
Gul gul olduk:Yusuf
Görüldü
İlahi bakış açısı
Düşünüyordu genç, yasaklar neden vardı?
Yasak olan neden her zaman daha cazip gelirdi insana, daha çekici, daha yakın, daha vazgeçilmez.Öyleki bu his bazen daha ileri seviyelere atlıyor canını yakıyordu en derininden.
Düşündü tekrardan insanoğlu yaratılırken alınmalıydı bu his ondan.
Her zaman istediği hedef doğrultusunda sıradan bir hayat sürmeliydi ne olduda şimdi pişman olacağı arzular peşinde sürükleniyordu
Eskisi gibi kendini tutabilmeyi denemesini bile yitirmişti.
O beyaz ten, sarı saçlar, asla solmayan bakışlarTüm bunlar doğru muydu?
İnsanlar neden farklı yaratılıyor du tanrı aşkına?
Ne kadar süre olduğunu artık sayamadığı o içindeki yoldan çıkmaya her an hazır olan sesi susturmaya çalıştı genç çocuk.
Olanlar doğru değildi ona göre yanlışta değildi uzun zamandır ikilemlerdeydi.Şuan içinden gelen tek şey önünde ingilizce kelimelerin yazılı olduğu kağıdı yaptığı o lanet ama düşüncelerinden biraz olsun uzaklaştıracak esprinin sahibine yani ömere sokmakti-
Şey, yani kağıdı
Ingilizce dersinin ortasında telefonuna gelen mesaja çevirmişti bakışlarını genç çocuk ve mesaji aldığı kişinin adını görünce dalmıştı kendini artık derinden yemeye başlayan bu düşüncelere, ama işte Ömer yine Ömerliğini yapmıştı.
Sağ ön çaprazında kalan derin düşüncelerinin sahibi olan o çocuğa baktı sakince camın önünde oturuyordu. Onun aksine elindeki telefonu bırakmış kalemi ile oynuyordu.
Onun öylece sandalyeye yayılmış bedenine, hafif esen yerde sallanan saçlarına, elleri arasında sıkıntıdan çevirdiği kalemine bakıyordu. Kalem ufaktı. Elleri arasında tabiki kaybolacaktı fakat işteO uzun parmaklara yakışacak şeyin o uyduruk kalem olmadığına adının Yusuf olduğu kadar emindi.
Hayır şuan bir kalemi kıskanmıyordu yanılıyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall in love and run
Teen FictionBeraber güldük beraber ağladık, bunlar basit duygulardı ama benim için herşey demekti.