0.0

847 41 6
                                    

"Hayatında bir gerçekliği var ve bundan sonra benim gerçeğim sensin"

-

Bir genç kadın iki kartondan bardakla gelip bankta oturan Songül'e yanaştı. Songül o kadar dalgındı ki fark etmemişti geldiğini.

"Songül abla sana sert kahve getirdim"

Songül irkilip karşıdaki kadına döndü.

"Kusura bakma dalmışım Melike fark etmedim geldiğini, teşekkür ederim" dedi sert kahveni elinden alıp sağa kaydı onun oturması için, karşılıklı kahve içerler.

Melike bir tutam saçını kulağın arkasına iliştirip merakla "Şimdi oturduğumuza göre anlat hadi çatlayacağım meraktan" sordu

"Ha o mövzu.." Dalgın dalgın uç parmaklarıyla elindeki bardağını gezdirdi "İstanbul'a tayin çıkarmayı düşünüyorum Melike" dedi kafasını kaldırıp Melike'nin tepkisini ölçmek ister gibi baktı yüzüne.

"Sen? İstanbul?" durdu sonra "Neden ki? Burayı sevmedin mi?" dedi Melike dudaklarını büktü birden, yakın arkadaşını bırakmak istemiyordu. Songül hayır dercesine olumsuz biçimde salladı kafasını

"Sana annem ve babamın nasıl öldüğünü anlatmıştım hatırlıyor musun?"

"Evet söylemiştin ee?"

"Eesi işte ben de basit bir trafik kaza geçirdiklerini inanmıyordum, İstanbula gitmeden önce hatırladığım kadarıyla babamın son davasını araştırdım Kırdarlar Lojistik'le ilgili bir firmanın davasıydı"

"Sen de tüm oklar İstanbul'a yönlendirdiğini düşündün gerçeğine kavuşmak için oraya gitmeye planladın"

Songül parmağını şıklattı.

"Aynen öyle, lakin burda bir terslik var" yüzü değişti "Müdürüm tayin çıkarmak zor işmiş yapamıyormuş yani abimi sorsan onda bir gariplik var zaten ne zaman İstanbul konusu geçince beni sürekli geçiştiriyor"

Oflayıp yere baktı Ankara emniyet müdürlüğünde çalışmaya başladıktan bir kaç ay sonra abisinin tavırları, davranışları onu kuşkulandırıyordu ondan bir şeyler sakladığını her halinden belli ediyordu abisi onun görmediğini zannediyordu ama görüyordu işte soru sormaya da çekiniyordu sanki hoşuna gitmeyecek şeyleri duymaktan korkar gibiydi. Melike de farkındaydı ona seslenmesiyle tüm düşüncelerinden ayırmıştı.

"Sordun mu bari?"

"Hayır soramadım.."

Melike konuyu dağıtmak ister gibi "Ya abla şimdi mi söylenir be? Bir de oraya kuş olup uçup gidecektin senin gittiğinden haberim olmazdı ohoo"

"Abartma istersen Melike söyleyecektim ama önce emin olmam gerekirdi"

Songül son sözünü söyledikten sonra tüm bakışlarını Melike'den çekip önüne baktı kahveden yudum alırken kendinden emin girişe giren adama kesişti gözleri aldırmadı içmeye devam etti, ta ki alarmın çalmasıyla ve içeride uğultu sesi gelene kadar

"N'oluyor ya?"

Yarım kalmış kahve bardaklarını hızlıca bankın köşesine bırakıp sırtından silahını çıkarıp girişe girdiler.

Gördüğü manzara karşısında gözlerine inanamadı Songül, önüne farklı türden silahlar, çakı, alet edavatla dizmiş ellerini kafasına koyup ona silah çeken polislere bakıyordu.

Songül tabancayı indirmeden konuştu "Cihan kim bu manyak?"

Cihan bilmiyorum demek için ağzını açmak isterken kulaklarına tok sesi doldurdu

"Müdürünle görüşmek istiyorum aslan parçası, 7Emin dersin" dedi kendini teslim eden adam Songül'e kısa bakış attı yanındaki Cihan'a döndü tekrar. Songül, Cihan ve Melike şaşkınlıkla birbirine bakıştılar.

Songül adama dönerken okyanus gözlerine baktı gelecekte onunla birlikte hayatı tamamen değişeceğinden habersiz..

Merabalarr. Yeni hikaye yayında <3

Nasıl buldunuz? Fikirleriniz nelerdir?

Hikayenin konusu bayağı ilginç bekliyor umarım saçmalayarak devam etmem 😅

"The last rose" hikayesini merak eden arkadaşlarım keşke gelse diyorum bende bekletmeyi sevmiyorum.. ☹️ konusu çok karmakarışık olduğu için toparlayamıyorum bir türlü çünkü bir sahneyi yazınca diğeri eksik kalıyor tamamlanmak çok zor oluyor o yüzden bölüm ne zaman gelir gerçekten hiç bilmiyorum.. Çok ama çok özür dilerim.. :(

Hatalarım varsa affola yeni bölümde görüşmek üzere 🖤🌹

Gerçeğim Sensin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin