☆4~

260 29 44
                                    

Seonghwa-

Dersim olmadığı için eve dönmüştüm. Wooyoung ile kaldığımız stüdyo dairenin kapısını açıp içeri girdiğim de Wooyoung'ı yarı çıplak yatağında yatarken görmüştüm. Mırıldanarak yanına gittim "Hasta olacaksın" buruşturup ayaklarının dibine attığı pikeyi açıp üzerine örttüm.

Telefonunu indirip bana baktı "Başladı yine"

Göz devirmekle yetindim. Neden bahsettiğini iyi biliyordum ve artık bu konuyu konuşmaktan sıkılmıştım.

"Okula neden gitmedin?"

Gömleğimin düğmelerini açarken sorduğum soruya uzun bir of çekti.

"Sana ne?"

Sesi o kadar soğuktu ki elimde, giymem gereken tişörtle kalakaldım. Sakince arkamı döndüm hala yatar pozisyondaydı ama telefonunu bırakmıştı.

"Woo? İyi misin?"

"Seni ilgilendiriyor mu?"

"Yavrum iyi misin?"

Yanına yaklaşıp yanaklarını tuttuğumda ellerimi ittirmişti

"Sal beni Seonghwa. Sal ya sal!"

"Ateşin mi var senin?"

Yatağın içinde ne kadar kaçmaya çalışsa da en sonunda tutup elimi alnına koymuştum

"Wooyoung yanıyorsun... ne oldu sana?"

"Ya sana ne Seonghwa? Niye ilgileniyorsun benimle!?"

"Wooyoung... kalk sana ılık bir duş aldırayım"

"İstemez"

"Yavrum niye böyle yapıyorsun? Bak daha kötü olacaksın. Beni dinle"

Kaldırmak için bedenini tuttuğumda zaten yarı ıslak olduğunu hissetmiştim. Bu kadar terlemiş olamazdı değil mi? "Zaten duş aldın?"

Başını salladığında derin bir nefes bıraktım.

"Ne oldu sana?"

"Hastalandım Hwa kör müsün!"

"Bebeğim anlıyorum ama neden bu kadar sinirlisin?"

"Umrunda mı?"

Sakin sakin konuşmaya çalışıyordum fakat beni sürekli tersliyordu. Benimde sabrımın bir sınırı vardı.

"Wooyoung böyle hiç bir yere varamayız. Akıllı ol ve bana neden hasta olduğunu söyle!"

"Park Seonghwa!"

"Söyle, Jung Wooyoung!"

"Konuşmak istemiyorum... lütfen"

Sonlara doğru kısılan sesiyle kendini yatağına bıraktı. Sinirini boşaltmış gibiydi ama onu bu halde bırakamazdım. Üzerine eğildiğim de kapalı gözlerini aralamış yorgunlukla bana bakıyordu. Madem isteyerek söylemiyordu, bende zorla söyletirdim. Elimin birini kafasının altına birini de beline yerleştirerek yatakta oturur pozisyona getirdim.

Bana mı öyle geliyordu bilmiyorum ama bedeni küçülmüş gibiydi. Sanki sabah okula giderken bıraktığım Wooyoung gitmiş başka birisi gelmiş gibiydi.

"Söyle bana bebeğim... seni neyin üzdüğünü, neyin hasta ettiğini söyle"

Gözlerini tamamen açamayacak kadar yorgundu. Nefesleri titrek çıkıyordu. Taşımakta zorluk çekiyor olacak ki, önce omzuma sonra boynuma yasladı başını. Derin bir kaç nefes almaya çalışırken bedeninin titrediğini fark etmiştim.

Cat Boy [WOOSANHWA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin