Kayıp Ruh | 5. Bölüm

39 4 26
                                    

Karina'nın, Yoko ve Haruto -ya da Yoko'nun kendilerine dediği tabirle Hirohata kardeşler- ile tanışmalarının üstünden üç hafta geçmişti. Yoko ile her gün görüşmesine rağmen Haruto'yu ise uzun bir süredir görmemişti. Aslında bundan mutlu olması gerekirken pek de öyle olduğunu söyleyemezdi. Günleri çoğunlukla Yoko ile geçse de Haruto her zaman aklının bir köşesindeydi. Onu kolay kolay aklından çıkarabilmesine imkan yoktu.

Tanışmalarının sonraki gün çete binasının yakınlarında Yoko'yu metroya giderken görünce peşine takılmış ve bir anda arkadaş olmuşlardı. Karina Yoko'ya okula gitmek için metroya binene kadar eşlik ediyor, okul çıkışında da metrodan beraber çete binasının yakınlarına kadar onunla geliyordu. Başlarda bunu kendi yararına kullanabileceğini düşünse de daha sonrasında ona alışmıştı. Karina Yoko'dan yardım isteyebileceğini düşünürken aslında bu kadar çabuk birbirlerine aşılacaklarını tahmin etmemişti.

Sabah metroya, akşam da çete binasına giden yolda ona eşlik ederken binaya yaklaşmamaya özen gösteriyordu. Bir ihtimal Cedric orada kalıyorsa ona görünmemek ve Haruto'nun ikisinni fark etmemesi için. Aslında Cedric'i görmeyi kendisi de istemiyordu. Eğer fikrini değiştirirse o başkaydı tabii.

Aynı zamanda karşılaştıkları gece neden çete binasının önünde durduğunu da açıklamıştı. Tüm detayları ile değil tabii ki. Çeteye girmek istediğini ve Cedric'in dışındaki diğer yöneticiyi bulmak istediğinden bahsetmişti. Ve şansına Yoko onunla Karina için bir görüşme ayarlayacağını söylemişti.

Diğer bir şansı ise Yoko'nun ona kendini savunma konusunda ne kadar bilgisi olduğunu sorması olmuştu. Bu sayede hiçbir şey bilmediğini öğrenince ona okuldan çıktıktan sonra bazı günler kendisini nasıl savunacağına dair birkaç temel bilgi vermeye başlamıştı.

Karina yabancılara güvenmemesi gerektiğini bilmesine rağmen Yoko'ya ne karşı çıkmıştı ne de ondan rahatsız olmuştu. Tıpkı abisi olan Haruto ile karşılaştığında olduğu gibi ona güvenebileceğine dair bir hisse kapılmıştı. Ne rahatsız ediciydi ne de korkutucu. Daha çok, arkadaş canlısı denebilirdi.

Hareketlerinde daha önce Karina'nın kimsede görmediği bir samimiyet vardı. Sanki ondan sorumlu bir abi gibi davranıyordu. Özellikle de abisinden küçükken ayrılan Karina için bu hissettiği korumacı tutumu çok yeni bir duyguydu ama şikayetçi olduğu söylenemezdi. Aksine onun bu tavırlarına gülümserken buluyordu kendini. Özellikle de yaşı ondan küçük olmamasına rağmen abisi gibi onu korumaya çalıştığını görünce.

Karina evden çıkmadan önce yanına aldığı sandviçini yerken bir yandan da çete binasına doğru hızlı adımlarla ilerliyordu.

Son bir haftadır her sabah olduğu gibi bugün de Yoko'ya okula giderken eşlik edecekti. Fakat bugün, her sabah olduğu gibi evden tam vaktinde değil de biraz geç çıkmıştı. Bu yüzden son dakika hazırladığı sandviçini de yolda yemek zorunda kalmıştı.

İlk gelişinden sonra oraya gitmeye çalışırken az kalsın kaybolacaktı. O gece Haruto onu arka yollardan birinden getirdiği için aynı yoldan gelmek sandığı kadar kolay olmamıştı. Fakat Yoko daha sonrasında ona yolu öğrettiğinde sandığı kadar zor olmadığını öğrenmişti. Tek yapması gereken limanın sınırları dışında kalan orman benzeri bir bölgenin yanındaki patikadan geçip tellerin arasındaki bir açıklıktan geçmekti.

Çetenin limanda olması ona saçma geldiğinde de Yoko burada olmasının sebebini de açıklamıştı, -bu açıdan bakıldığında Karina'ya fazlasıyla yardımcı olmuştu aslında- tüm dünyadaki limanlar hiçbir ülkeye bağlı sayılmadığı için resmi kuralları yoktu. O yüzden prens çeteye burayı resmen hediye etmişti. "Olivier ile hepimizin arası iyi. Şansı olsaydı şu an o da çetedeydi." demişti Yoko prensten bahsederken. Bahsederken bahsettiği kişi Prens değil de arkadaşıymış gibi konuşmasına bakılırsa aralarının iyi olduğu ve yakın oldukları belliydi.

Yaşayan ÖlülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin