Songül yavaşça ayırdı dudaklarını Sadi'nin dudaklarından. Alnını Sadi'nin alnına dayamış nefeslenirken bir yandan da içli içi ağlıyordu. Gözlerini yavaşça açtığında Sadi'nin onu izlediğini gördü.
Sadi usulca sildi Songül'ün gözünden akan yaşları. Sevgi dolu gözlerle baktı Songül'ün gözlerine. Özür dilerim. Affedebilecek misin beni?
Songül affedebilirim demeyi çok istese de yapamadı. Kırılmıştı bir kere. Seni affetmem zaman alacak Sadi. Çok kırgın ve kızgınım. Bir yanım deli gibi sana koşmak istiyor ama ayaklarıma tonlarca yük bıraktın hareket edemiyorum.
Songülün sözleri bir ok gibi saplanmıştı Sadi'nin yüreğine. Haklısın, özür dilerim binlerce kez milyonlarca kez özür dilerim senden ama o adam öyle gözlerimin içine bakıp geçmişimiz var bizim deyince tutamadım kendimi. Lütfen anla beni.
Ne? Dedi Songül şaşırmıştı. Cem mi söyledi bunu sana?
Evet. Gene önemsemedim. Songül anlatır nasıl olsa dedim, bu işin aslını ondan öğrenmem lazım dedim ama karakola gelip seni Cem'le görünce gözüm döndü. Kendime hakim olamadım.
Sadi'nin karakola gelip kendisini Cem ile görünce nasıl yıkılmış olabileceğini anlamıştı Songül. Karakola mı geldin? dedi titreyen sesiyle.
Evet papatya almıştım sana onları verecektim ama emniyetin önündeyken seni Cem' le gördüm işte. Sen de arayıp emniyette işim uzadı deyince orda film koptu bende. Sonrasını hatırlamıyorum zaten.
"Ve yanlış anladın"dedi Songül gözlerini sıkıca kapatıp. Şimdi kendine de çok kızmıştı. Çünkü Sadi'nin bu olayı yanlış anlamasına kendi sebep olmuştu.
"Benim de payım var bunda. Ama gerçekten anlatacaktım Sadi. Saklamak gibi bir niyetim olmadı hiç.""Biliyorum"dedi Sadi ve sıkı sıkı sarıldı Songüle.
Songül bir süre ait olduğu yerden kaldıramadı başını. Sonra usulca çekildi geriye. Sadinin yüzünü okşadı şefkatle. "Gitmem lazım Cem'i görmem gerek"dedi Sadi'nin kollarından ayrılırken.
Haklısın bir de o konu var değil mi. Çok da bir şey yapmadım aslında ama dedi Sadi Songül'ün yüzüne utanarak bakarken.
Evet Sadi bir de bu dayak meselesi var. Burnunu kırmışsın daha ne olsun. Şimdilik Ankara'ya rapor etmemiş belli ki durumu ama mazlum müdürün haberi var dayak yediğinden git bak diye talimat verdi. Duydun sende.
Sadi kaşlarını çatıp kafasını aşağı yukarı salladı. "Git tabi inşallah başına dert açacak bir şeye sebebiyet vermez ama o dengesiz."
Bilmiyorum verebilir Sadi. Zaten anlamış aramızda olanları. Tehdit etti beni. Bir de bu dayak meselesi var şimdi. Nasıl çıkarız bu işin içinden hiç bilmiyorum.
Sadi, Cem'in sadece kendisini tehdit ettiğini sanıyordu. Songülden de aynı şeyi duyunca şaşırtmıştı. "Bir dakika bir dakika senide mi tehdit etti. Öldürseymişim keşke o dallamayı."
Songül şaşkın gözlerle baktı Sadi'ye. "Seni de mi tehdit etti ne demek?"
Sadi sinirle gözlerini açıp kapadı. "Bunu üstsüz gördüğümde oldu ne olduysa. Git giyin Songülü rahatsız etme dedim o da sen karışma memurunla gönül ilişkisi yaşadığın duyusun istemezsin herhalde, hayatını karartırım senin falan dedi işte. Kendim için değil ama seni düşündüğüm için sustum. Çıktım zaten evden hemen kendimi tutamayacağımı biliyordum çünkü."
Ay inanmıyorum gerçekten. Adam iki dakika da ortalığı karıştırmış benim haberim yok dedi Songül sinirli bir şekilde.
Sadi anlamıştı Songül'ün bu konuda bir suçu olmadığını.Cem'e sinirlenip cezayı Songüle kesmesinin pişmanlığı sardı her yanını. Songülün elini ellerinin arasına aldı. "Sen git gel, sonra baştan sona kadar konuşalım bu konuyu olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir küçük sadgül meselesi
RomantikTesadüf diye bir şey yoktur olması gereken olur. Songül ve Sadi'nin de hayatlarının kesişmesi tesadüf değildi olması gereken oldu. Sadi yeni hayatında Songül için her şeyini veremeye hazır. Peki Songül'ü bekleyen gerçek ne? Ve bu gerçeği kimden v...