"Salak uyan artık!"
Norio siyah gözleriyle bana bakmaya başladı.
"Bir kere de nazik ol be kadın!""Kadın?" diye sordum. "Sen daha tam uyanamadın belli ki. Benimle nasıl konuşacağını bilmiyorsun?"
Aslında salak olmasa Norio'nun bir sevgilisi olabilirdi. Bence yakışıklıydı. Ama karakterini tanıyan herkes roket hızıyla ondan kaçıyordu. Ondan bende kaçabilirdim. Hatta şu an bunu yapmak istiyorum ama birbirimizi doğduğumuzdan beri tanıyoruz diyebilirim. Ama bu davranışlarıyla beni deli ediyor! "Nori, şimdi kalkmazsan tüm saç spreylerini çöpe atarım!" Kafasını bana çevirdi ve uykulu bir sesle: "Çöpten geri alırım." deyip kafasını tekrar yastığa gömdü. Ah bu çocuk! "Nori, bu seni son uyarışım." Ses çıkarmadı. "Geliyorum!" diyerek kendimi hazırladım ve bacağımı kaldırmamla Norio'nun sırtına tekmeyi indirmem bir oldu. Norio gürültülü bir şekilde yataktan düştü. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ama ciddi olup buradan kaçmalıydım. Hemen aşağı indim. Norio'nun annesiyle göz göze geldik: "Uyanmıyor değil mi? Bu aralar hep böyle bu çocuk. Endişelenmeye başlıyorum..." Bu kadın yani Shizuka Teyze benim gözümde bir melekti. Hatta hemen size profil çıkarabilirim.Kajikawa Shizuka:
*Tam ideal anne. Adeta bir melek!
*Harika yemek yapar. Çok güleryüzlü, beni çok sever.
*Norio kesinlikle böyle bir anneyi haketmiyor.Hayalimdeki anne işte bu kadındı. Aksine benim annem:
Hanai Momoiro:
*Temizlik hastası
*Sürekli "ders çalış" diyor.
*Sabah beni saat 6'da kaldırır.
*Kilo almamam için az yemek yapar. (Hep aç geziyorum...)Ama ne yapabilirim? Anne annedir... "Endişelenme Shizuka Teyze. Ben ona tekme attım. Muhtemelen şu an yerde. Acıdan uyanmış olduğunu umuyorum. Yakında beni kovalamak için aşağı iner. Ben gidiyorum. İyi günler!"
Kapıyı kapatıp dışarı çıktım. Hava bugün fazla güzeldi. Birden ayaklarıma bir şey dolandı. Bu Norio'nun kedisi Shiro'ydu. Bembeyaz tüylerini okşamaya başladım. Onu severken Norio hışımla kapıyı açtı. İçimden zafer çığlıkları atarken o bana bağırmaya başladı. "Bu kaçıncı tekme?! Biraz kız ol be!!" Bana bağırmak yerine teşekkür etmeliydi. Beni sinirlendirmişti: "Galiba yere düştüğünde beyin kıvrımların birbirine dolandı. Ben zaten kızım ve ayrıca bir kelime daha edersen Shiro'nun kulaklarını çekerim!" Shiro'yu hızlıca kucağıma aldım. Norio bana kızgın bir şekilde baktı. "Tamam! Kediyi bırak beni al!" Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Bu çocuk tam bir salaktı. "Ne gülüyorsun? Ben ciddiyim. Rahat bırak onu!" Shiro'nun başını öptüm. "Bende dalga geçiyorum. Hadi gidelim!" diyerek Norio'nun koluna girdim. Tam güle oynaya okul yoluna düşecektik ki önümüzde ki garip bir olayı izlemeye başladık.
Benim yaşlarımda olduğunu tahmin ettiğim kapşonlu, eldivenli ve maskeli bir çocuk, çöp kovalarının yanından geçmeye çalışıyordu ya da çöp atmaya çalışıyordu. Ama o her denediğinde sinekler onu takip ediyordu. En sonunda çocuk pes edip çitlerin yanına çöktü ve kafasını kollarına gömdü. Aslında bu duruma gülünebilirdi. Ama o çocukta annemi görmüştüm ve bu biraz beni üzmüştü. Çünkü sonuçta bu bir hastalıktı. Bir şeyler yapmazsam kendimi asla affetmeyecektim. Hızla çocuğun yanına koştum. Kafasını kaldırdı ama o ne olduğunu anlamadan onun elindeki çöpü aldım ve diğer elinden tutup çöplerin yanından koşarak geçerken çöpü attım. "Evet, işte oldu. Güvendesin." dedim gülümseyerek. Çocuk ne olduğunu yeni farkediyor gibiydi. Gözleri eline kaydı. Salak gibi hala elini tutuyordum! Aynı anda ellerimizi çektik. O sırada Norio koşarak geldi. Etrafına kedi ve köpekler doluşmuştu. Çocuk nasılsa hayvanları mıknatıs gibi çekiyordu. Garip bir sessizlik oluşmuştu. Forması bizimkiyle aynıydı. Üzerindeki kapşonludan başta formayı biraz zor görmüştüm. Konu açmak istedim: "Sanırım aynı okula gidiyoruz. Hangi sınıftasın?" Evet bundan daha mantıklı, sıradan, akıllıca bir konu olamazdı. "10-B." dedi. "Aaahh bizde! Ama galiba sen okula yeni geldin. Seni ilk defa görüyorum." Çocuk medyummuşum gibi bana baktı. "Evet, yeni transfer oldum. Önceden Samari'deydim. Ama ben hep Ryuhoku'da okumak istemiştim. Bu yüzden 2. senemde buraya geldim." Çocuk Samari dediği an kusasım geldi. Orası zengin züppelerin olduğu okuldu. Nefret ederdim! "İyi yapmışsın. O zaman ben Yukina bu da Norio. Memnun oldum!" dedim. "Eizō." dedi. Galiba sessizdi ya da çekingen. Okula doğru hep birlikte yürüdük. Yolda köpeğin biri Norio'nun bacağına yapıştı. Okulun önünde köpekle Norio'nun bacağını zor ayırdılar. Sınıfa girdiğimizde ben hemen cam kenarı en arkaya geçtim. Norio'da yan sırama. Pislik yanımda hiç oturmazdı. Neymiş ben kızmışım kızlarla oturup arkadaş edinmeliymişim. Ona ne ki? Belki ben böyle mutluyum. Eizō'da önüme oturdu demek isterdim ama oturmadı. İlk önce uzun süre masayı ve sandalyeyi inceledi. Sonra cebinden ıslak mendil çıkarıp masayı ve sandalyeleri iyice sildi. Onu izlerken sanki annemi temizlik yaparken izliyormuş gibi hissettim. En son işini bitirdi ve oturdu. Norio ile birbirimize baktık. Sanırım buna alışsak iyi olurdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shinki-shō (Hastalık Hastası)
Teen FictionTemizlik hastası Eizō, hayatı dalga olan Norio, garip hareketleriyle Sensei.. Yukina'nın bildiğini sandığı gerçekler ne kadar gerçek? Geçmiş gerçekten de geçmiş mi? OKUmasanız da olur öylesine koydum. (eski bir yapımdır, hatalarla doludur ama seviyo...