💜-18-🖤

241 38 4
                                    

"Bir ipucu buldum."

Boş odada yankılanan kişinin sesi ile hızla o tarafa döndük. Bilgisayarından heyecanla kalkarak bize bakan kişinin yanına ilerleyerek baktığı ekrana bizde döndük. Gördüğüm görüntü bir an kalbimin teklemesine neden olurken derin bir nefes aldım.

"Evet."

"Atılan videodan bir şey yakaladım."

Yerde yatan Wooyoung'un başında kemerle dikilen adamın ekranda durdurulmuş görüntüsünü es geçerek arka plandaki paslanmış makinenin üzerindeki rakamları yakınlaştırdı. Ve daha sonrasında görüntüyü netleştirdi.

"Buradaki bir seri numarası. Çevreden bakıldığı kadarıyla uzun zaman önce terk edilmiş bir fabrika olmalı. Muhtemelen bir demir çelik fabrikası. Makinenin ne olduğunu bilmediğim için uzun zamandır tüm imalat fabrikaları ile iletişime geçerek bu seri numarasının kime ait olduğunu öğrenmeye çalıştım ve biri ile uyuştu. Bu Seul'un batı çıkışındaki İnteon Demir-Çelik fabrikasına ait bir demir makinasıymış. Seneler önce orada çıkan bir yangın yüzünden fabrika mahvolmuş. Sahibinin bütçesi fabrikayı yenilemek için maliyeti olmadığını söyleyerek tazminatla tüm işçileri işten çıkarmış ve satmak için fabrikayı öylece bırakmış. Ama yenileme yapılmadığı için fabrika satılamamış bile. Buraya bir saat uzaklıkta. Ayrıca bu bilgi ile uydudan arsanın güncel konumunu inceledim ama herhangi birine dair bir iz yok."

"Çok iyi iş çıkardın Beom. Hemen konumu herkese gönder ellerindeki bilgileri tekrar kontrol etsinler. Bizde hemen hazırlanıp çıkalım."

"Efendim"

Çapraz masada oturan kişiye bakışlarımız döndü.

"Beom ile birlikte çalışıyordum ve bunu görmeniz lazım."

Hızla yanına ilerledik.

"Bu fabrikanın ilk açıldığı zaman çekilmiş fotoğrafları. Bunları firma sahibinden istemiştim."

Ekrandaki fotoğrafı atılan video ile yan yana getirdi. Öndeki kişileri fotoğraftan silerek fotoğrafları üst üste yerleştirdi ve hatlarla birlikte birçok şeyin birebir aynı olduğunu gösterdi.

"Yangın fabrikayı baya bir mahvetmiş ama bu şekilde videodaki yerin bu farbika olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hazırlı olmanızı öneririm."

"Çok teşekkürler arkadaşlar. Araştırmaya devam edin bu işin altından daha fazlası çıkacağına eminim."

Hemen olduğum odadan çıkarak birkaç metre ötemdeki odaya girdim. Bir anda kapıyı açarak içeri girmem ile içerdeki Hongjoong irkilerek bana döndü. Ben ise direkt önümdeki masaya ilerleyerek üzerindeki çantamı elime aldım.

"San?"

Ona cevap verecek bir halde değildim. Sinirden burnumdan soluyordum. Wooyoung'u bulduğum için mutluydum ama ona yapılanların ve yapan kişinin siniri kat ve kat daha fazlaydı.

Çantamdan bir tişört ve askılık çıkardım. Üzerimdeki dar tişörtü bir anda üstümden çıkartarak diğerini giydim. Askılığı kollarımdan geçirerek bağladım. Belime ve bir tane de ayak bileğime taktım. Ayak bileğime çantamdan çıkardığım küçük silahımı ve çakıyı yerleştirerek üstünü pantolonum ile kapadım. Doğrularak çantamı da aldım ve odadan çıktım. Ardımdan gelen Seonghwa ve Hongjoong ile daha önce gördüğüm odaya ilerledim.

Odaya girdiğim zaman içeride bulunan 20 kişi ve Mingi'yi umursamadan çaprazımdaki dolabı açtım. İçindeki silahlara birer birer göz aratark her zaman kullandığım 2 modeli göğsümdeki askılıklara yerleştirirken birçok mermiyi de belimdeki askılara asmıştım. Yanımda getirdiğim çantanın içine büyük model silahı bir anda iki parçaya ayırarak mermileri ile birlikte koymuştum. Odadaki birçok gözün üstümde olduğunu biliyordum. Çıkan tek ses elimle kontrol ettiğim silahın sesiydi. Onu da çantaya koyarak karşımdaki dolaba ilerledim. İçinden birkaç malzemeyi daha çantaya koyarken yan taraftaki askıda bulunan beyaz gömleği üzerime geçirmiştim. Elimdeki çantayıda kapatarak bir koluma astım ve odadan çıktım. Benden sonra odada bir hareketlenme olmuş ve birçok ses gelmeye başlamıştı. Benden sonra hızla ardımdan birçok kişi çıkmış ve benimle birlikte ilerliyordu.

Bindiğim arabada yanıma aldığım silahların ayarını yapıyor ve mermi yerleştirerek Mingi'yi dinliyordum.

"Ben haber vermeden tek bir kişi dahi hareket etmesin. Birinci takım batı tarafına. İkinci takım doğu sol kanat. Üçüncü takım doğu sağ kanat. Dördüncü kanat ön kapıyı ve çevresini iyice inceleyin. İşaret verdiğimde kapıdaki adamları indirerek kapıları kapatıyorsunuz. Biz arka tarafta olacağız. Destek için kulaklıkları açıkta bırakın."

Kafamı kaldırarak karşımdaki büyük fabrikaya baktım. Kapının önünde iki adam çevreyi gözetlemek için dikilirken biz ağaçların arasında sessiz bir şekilde araçlarda bekliyorduk. Mingi'nin işaretini bekliyorduk. Elindeki drone ile çevreyi gözlüyordu. Çok küçük bir pencereden ise Wooyoung'u görebilmiştik. Hava kararmaya yüz tutmuştu ve biraz daha kararmasını bekliyorduk.

Dayan Wooyoung. Geliyorum.

Aradan geçen yarım saatin ardından hava git gide kararmıştı. Üzerimdeki beyaz gömleği göze batmamak için çıkarırken başıma bir şapka yerleştirmiş ve siyah bir maske takmıştım. Kulağımdaki kulaklığı düzeltirken gözlerim ilerideki sadece iç ışıkları yanan fabrikadaydı.

"San arka tarafta bir pencere var ve eski bir bina olduğunu hesaba katarsak çerçevelerini asit ile eriterek rahatça çıkarabiliriz."

Elindeki tabletten fabrikanın krokisini açarak arka taraftaki bir odayı gösterdi.

"Buradan giriş yapacağız. Muhtemelen depo. Depodan çıkıp koridordan düz ilerledikten sonra Wooyoung'un olduğu büyük alana giriş yapmış oluyorsun. Tek avantajımız koridorun odanın oldukça solunda kalmış olması. İçeride saydığımız kadarı ile onbeş kişi falan var."

Kafamı sallayarak gösterdiği odalara baktım. Wooyoung odanın en sağında bir koltuktaydı. Gördüğümüz kadarı ile 10 dakika önce kendine gelmişti. O şerefsiz ne konuştu bilmiyorum ama ona olan yakın tavırları ve tutarsız bir şekilde bedenine dokunması beni olduğumdan daha sinirli bir canavara döndürüyordu. Çok az kalmıştı.

"Araçları kapatın."

Sessiz bir şekilde araçlar ve beraberinde tüm ışıklar kapanmıştı. Karanlığa alışıktım. Görevlerimi hep gizli bir şekilde yapmama yardımcı olan en büyük etken karanlıkta rahatça hareket edebilmemdi.

"Çıkın ve yerlerinizi alın."

Kapılar açılır açılmaz yanımdaki Seonghwa ve Mingi ile birlikte fabrikanın arka tarafından ilerliyorduk. Herkes sessiz bir şekilde ilerleyerek yerlerini alırken bende arka pencerenin yanında duruyordum.

"Bekleyin."

Mingi elindeki tabletten drone ile içeriyi gözetlerken camı çıkarmak için ondan hareket bekliyorduk.

"Şimdi."

Hızla elimdeki vakumu cama takıp yapışmasını sağlarken Seonghwa kenarlarına elindeki demir şırınga ile kimyasal döküyordu. On saniye içerisinde elimin altındaki cam oynarken kendime çekerek çerçevesinden ayırarak yanıma koydum. İçeriye kafamı sokarak etrafa bakınmış ve içeri atlamıştım. Benimle birlikte Hwa ve Mingi de içeri girerek hızla birer köşeye saklanmıştık.

Sol göğsümün altındaki askıdan silahlardan birini alıp sırtımdaki çantadan aldığım susturucuyu takıyordum. Arabada gelirken Mingi'nin verdiği çelik yeleği üzerime giymek ne kadar mantıklıydı bilemiyorum çünkü çok da rahat hareket edemiyordum.

Wooyoung'u canım pahasına korurdum. Bunun için çelik yeleğe dâhi ihtiyacım yoktu.

 Bunun için çelik yeleğe dâhi ihtiyacım yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin