Sabaha kadar uyumadan durgun denizi izledim. Aynı şekilde Kazuha'da ben uyumadığım için içerideki tek kişilik koltuğa oturup beni izlemeyi tercih etmişti. Gece bitmek bilmiyordu, sanki zaman bir anda durmuştu. Kazuha ile aynı ortamda durmak istemediğim için hala balkonda duruyordum. Tabii ki bir süre sonra -doğal olarak- üşüdüğüm için titremeye başladım. İnatçı biri olduğum içinde içeri girmeyi kendimce reddedip duruyordum. Bir süre sonra balkon kapısının açılış sesini duydum. Arkamı dönmek yerine görmezden gelip gözlerimi yere çevirdim. O sırada omuzlarımın üstüne konulan cekete gözüm takıldı, "Hava dokuz derece. Hasta olmak istiyorsan devam et." kulağıma eğilip konuştu Kazuha. Sessiz kaldım ve gitmesini bekledim,, ama gitmedi. Karşılık mı istiyordu? Her şeyi olan birinin karşılık isteyeceğini pek sanmıyorum.
Bir kaç dakika sonra balkon kapısının kapanma sesini duydum. İçie kısa süreliğine gelen rahatlama hissiyle Kazuha'nın gittiğine emin olmak için kafamı çevirdim. Bir anlık dona kaldım,
"Hemen gideceğimi mi sandın? Tck. Hiç sanmıyorum."
"Ba.. bana o gözlerle bakmayı kes..."
"Hangi gözler?" ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefes almak neden bir anda zor geldi ki böyle? Fazla yakınız,, çok fazla. Bir süre daha gözlerime baktıktan sonra kıkırdadı, "Ne zamandan beri kalbin bu kadar hızlı atıyor Kuni-kun?" derken tek elini göğsüme yerleştirdi, sonrada elini çeneme götürdü. "Ne yaparsam benden bir saniye olsun uzak duracaksın?" düşünmeden sadece ondan kurtulmak için konuştum. Kötü bir şey dememesi umuduyla ona bakarken şaşkın bir yüz ifadesi takındı, ardından elini çenesine götürdü. "İçeri geçmeye ne dersin? En azından soğukta durmaktan iyidir." Kazuha cümlesinin sonunda gülümsedi. Fazla mı iyimser yoksa psikopat mı ayırt edemiyorum. Kafamla onayladım onu, sonrada elimden tuttuğu gibi içeriye geçtik.
Karşı karşıya olan tekli koltuklardan birine yerleştim. Kazuha, odasında ki küçük bir barı andıran yerden bir şişe ve iki kadeh çıkardı. "İçiyor musun?" dedi elindeki şişenin kapağını açarken. Göz devirerek ona baktım, "Ben ve içmemek? Tck." belki cazip gelen ilk cümlesi buydu şu zamana kadar. Açtığı şişeyi dikkatlice kaldırıp kadehleri doldurdu, şişeyi tezgaha geri koyup kadehleri eline aldı ve yanıma gelip uzattı. Aldığım kadehi elimde biraz karıştırdım, Kazuha'da karşı koltuğa yerleşti. Dudaklarına yaklaştırdığı kadehten bir kaç yudum alıp gözlerini bana çevirdi. Yutkundum, kadehi dudaklarıma yaklaştırıp bir kaç yudum alıp yüzümden çektim kadehi. Bir süre küçük yudumlarla devam ettik. Sonradan direkt olarak şişeye geçtik...
İçkinin etkisine hemen kapılan biri değilimdir, ama görüyorum ki Kazuha kendini hayal dünyasına çok çabuk teslim eden biri. "Daha ne kadar içmeyi planlıyorsun?" dedim, sesim yorgun bir şekilde çıkmıştı. Kazuha elinde ki kadehi tezgahın üstüne koyup tezgaha yaslandı, yüzünde ki sırıtış normal gözükmüyordu. "Bilmem. İki, dört.. Altı?" tezgahtan ayrılıp bana yaklaştı. Fazlasıyla sarhoş olduğu için büyük ihtimalle düşünemiyordu. Oturduğum tek kişilik koltuktan bileğimi tutarak kaldırdı beni, ne olduğunu anlayamadan kendisi oturdu ve beni de kucağına yerleştirdi. Kalkmak istediğimde ise beni kendisine çekti,
"Ka.. Kazuha?!-"
"Sshhh. Kendini bana bırak~"
"Ne diyo--" sözümü bitiremeden işaret ve orta parmaklarını ağzıma sokup susturdu beni. Ne yaşıyorum ben amına... "Çok konuştun, uykum geldi.." kafasını boynuma gömdü, kollarını belime sardı. Bir kaç dakika bile geçmeden uyuya kaldı. Tanrım, biri bizi bu pozisyonda görse ne olur merak ediyorum.
.........
Sabah olduğunda Kazuha, başı hala güzel olsa bile beni de yanına alarak şirkete gitmiştik. Şirketin lobisine girene kadar her şey normaldi.. İçeriye girdiğimizde bizi gören insanlar aralarında fısıldaşmaya başlamıştı. Ne olduğu hakkında fikrim yok. Kazuha bir süre etrafa bakıp iç çekti, "Çok hızlı yayılmış bakıyorum..." duraksadım. Neyden bahsediyordu böyle?? "Derken?" tek kaşımı kaldırarak gergin bir ifadeyle Kazuha'ya baktım. Kazuha tepki vermeden bileğim tuttu ve beni hızlıca bir yere çekiştirmeye başladı.
Sonunda bileğimi bıraktığında ofisindeydik. Bir süre sessizlik olduktan sonra Bana döndü Kazuha, yüzünde ki sırıtışla karışık endişeli ifade ne olduğunu sorgulamama neden olmuştu,
"Açıkçasııı, bunu sana dedikodu yayılmadan önce söylemem gerekiyordu ama..."
"Ne sikim sonik şeyler dönüyor anlatacak mısın?" sesim duygusuz bir tonla direkt olarak Kazuha'yı suçlayacak şekilde çıkmıştı. Benden habersiz dönen şeyleri hiç sevmem.
"Bunu benim ağzımdan duymak isteyeceğini sanmıyorum-.."
"Niye ağzında geveleyip duruyorsun? Söylesene-"
"UHMMM-.. Bizi sevgili sanıyorlar?-"
"Ne?" sözler üstüne dona kalmam ve sonrasında elimin tersiyle Kazuha'ya sertçe vurmam çok ani olmuştu. Kazuha biraz sersemledi, elini yanağına koyup sırıttı. "Sözünü geri al. SÖZÜNÜ GERİ AL!!" sinirle Kazuha'ya yumruğumla atıldım, ama hiçbir şey anlamadan o benim yumruğumu tutup bileğimi bükmüştü,
"Ngh-.."
"Canını acıtmak istemiyorum ama bazen çok ileri gidiyorsun Kunikuzushi-kun.."
"Zaten bok gibi olan hayatım bide senin yüzünden MAHVOLDU!!"
"Kunikuzu-"
"BANA ADIMLA HİTAP ETMEYE CÜRRET BİLE ETME SENİ SİKİK HERİF!!"
"Ehhh yeter be." boştaki elini omzuma atıp beni bir hamleyle dizlerimin üstüne çöktürttü. Kolumu arkama aldıktan sonra kendisi de arkama geçti.. Hiçbir şey anlamıyorum. Niye ben? Beni bu kadar özel kılan ne?? "Seni şuan bana vurduğun için öldürmediğime şükretmen gerekiyor. Bana el kaldıran kişi annem dahi olsa affetmem."(bunu anan duymasın kazuha) sonunda kollarımı bıraktığında olduğum yerde dizimin üstünde durmaya devam ettim. Korkuyor muydum, cidden mi? "Eğer anneni bile affetmeyeceksen, o zaman beni özel kılan şey ne?.." Kazuha boşluğa baktıktan sonra bana göz ucuyla baktı. Normalinden daha duygusuz olan yüz ifadesi yavaşça küçük sıcak bir gülümsemeye dönüştü,
"Bunu şuan hissettiğin duygularla anlayabileceğini sanmıyorum."
"Duygumu kalmış sanki..." mırıldandım sessizce. Kazuha'nın duymamış olmasını umdum.. "Geri almanı sağlayabilirim." bir anda dona kaldım, dediğimi ne kadar sessiz olsa da duymuştu. O an nedense gözlerim doldu, kendimi tutamadan kontrolsüz bir şekilde gözlerimden yaşlar süzüldü. Kazuha yanıma çömelip gözümden akan yaşları baş parmağıyla sildikten sonra elini çenemin altına koyup yüzümü kaldırdı. Lanet olsun, ağladığımı görmesine izin mi veriyordum cidden? En son ne zaman ağlamıştım ki? "Eğer içini dökmek istiyorsan buradayım. Şuan, sadece senin için." sözünü bitirdiğinde elini çenemin altından çekip yanağıma götürdü. Bu adamın ruh hali nasıl bu kadar çabuk değişiyor anlamıyorum. "Sen sadece 'üstüm' olan kişisin. Benim için hayatımda bir yerin yok." dürüsttüm, Kazuha'nın hayatımda bir yeri yoktu. Ya da daha uygun bir yer bulamamıştım.
-900 kelime yey
yarın sınavlar başlıyor ondan önce bölüm atıyım dedim lütfen şans dileyin, seviliyorsunuz<33
;; ☆. •° .• 🌾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppet Master ;; Kazuscara
Fiksi PenggemarKuni-kun!~ Bak, sana lacivert bir kedi peluşu aldım! Neden mi? Bana seni hatırlatıyor..~ ?! Σ( ° △ °|||)︴ modern ve mafia au karışık amk napıyorum ben neyse bu arada modern au daha baskın(yalan söyledim) sonra 'ted napıyon aminaaa' demeyin pls TW!! ...