7. Bölüm

2.7K 181 30
                                    

🫡 selamlar agalar
Yeni bir bölümle döndüm. Geçen bölümün gecikmesinden ötürü bu bölümü zamanında yayınlamaya çalıştım. Teknik olarak belirli bir zamanımız yok ama anladınız siz onu djdksk Umarım severek okursunuz. Bölüm sonunda görüşürüz size haberlerim var 👀

Nazlimuunuz keyfili okumalar diler 🫵🏻






——————————————



"Mukadderat"
Yazgı. Kader.
Meydana gelmesi kaçınılmaz durum.

Hastalık, sağlık. Doğum, ölüm.
Bütün bunlar için kaderi suçlayabilirdiniz.
Sonuçta insanın da engelleyemeyeceği şeyler vardı bu hayatta.
İnsan iradesinin de yetersiz olduğu şeyler.
Fakat evlilik bunlardan biri değildi.

Evlenip evlenmeyeceğine, kimi sevip kimi sevmeyeceğine kendi karar verir insan. Tanışır, sever.. Hatta o kadar sever o kadar güvenir ki ömürlerini birleştirmeye karar verir. Sonsuz mutluluğu beraber aramaya karar verir.

Sonsuz mutluluk diye bişey yoktur.
Sonsuz diye bişey yoktur.
Kaderi suçlayamadığınız an, bunun yalan olduğunu anlamışsınız demektir.




Anlamıştım. Fakat bu farkındalık kendi irademle verdiğim kararın değil, babam ve
şu an yanımda son sürat araba kullanan adamın istekleri, buyrukları sonucu oluşmuştu.
Söz hakkım yoktu.

Kendimi uçsuz bucaksız bir okyanusun içine bir oltanın ucuna bağlanarak atılan yem gibi hissediyordum. Haddini bilmeden okyanusa bir kayıkla çıkan denizcinin, balık tutma umuduyla oltasını dipsiz okyanusa bırakmasının sonucuydu.

Hırçın dalgalar kendini bilmez denizciyi kayığı ile birlikte alabora etmek üzereyken oltasındaki ipi panikle koparıp canını kurtarmak için onun gözündeki değersiz yemi gözden çıkarmasının sonucuydu.

Oysa günün başında yanında o vardı.
Günün sonunda karnını o doyuracaktı.
Neydi onu bir çırpıda gözden çıkarmasına sebep olan?
Kayık mı..? Okyanus mu?



Artık önemi yoktu. Bir seçim yaptılar.
Sonucunu düşünmeden. Zararlarını hesap etmeden. Hoyratça davranan onlardı ama seçimlerinin sonucuna ben katlanmak zorundaydım. Yanımdaki adam yemeğin sonunda bir hafta sonra nikahı yapacağını söylediğinde ben, o okyanusta alabora olmuştum. Şimdi çırpınış zamanıydı.
Tek temennim, ölümümün hızlı olmasıydı.

Arabanın durmasıyla evimin önüne geldiğimizi anladım. Daldığım düşüncelerden bir an önce onun yanından uzaklaşma umuduyla çıkarken elimi kapının kulpuna getirdim. Tam açacakken kilit sesini duymamla delici bakışlarını sırtıma dikmiş adama döndüm. Tedirginliğin sardığı bakışlarımı istemsizce gözlerine çıkardım.
"Sana hata istemediğimi söylemiştim."
Dilim damağım kurudu. Gerek tehditleri gerekse Ahmet'in yol boyunca uyarıları sonucu oldukça dikkatli davranmıştım.

"Dikkat ettim. Hata yapmadım."
Başını olumluca salladı.
"Yapmadın. Ama gece boyu surat astın. O itin iğnelemeleri boşuna değildi."
Sıkıntıyla gözlerimi yumdum. Ne istiyordu bu adam? Ruhum her geçen saniye karanlığına bulanırken elimden gelenin en iyisi buydu.
"Bu kadar oluyor. Bu evliliği istemediğim hal.."sözümü kesti. Sert sesi kulaklarıma vururken gözlerimi açarak açık kahvelerine çevirdim.
"Daha fazlası olacak! Gerekirse tüm dişlerini göstericeksin. Ama o piçi karşımda konuşturmayacaksın."
Sinirime hakim olamadım.

"Daha ne istiyorsunuz siz Allah aşkına? Sizin gibi kardeşiniz de..." sözümü kesen çeneme yapışması oldu. Ani tepkisine karşı nefesim kesilirken parmakları çenemi kavramış sıkıyordu. Geçen sefer beklediğimin aksine çok iz çıkarmamıştı. Ama bu sefer kaçınılmazdı.

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin