"Ben 5 yıl önce..Lise son sınıfken, sınıfımıza bir kız transfer olmuştu tamam mı?Hocamız matematik projesinde birbirimizi eş yapmıştı ve Mina, yani o kız beni evine çağırmıştı. Birlikte projeyi yaparken ben ona aşık olmuştum.. Çok güzeldi, çok zarifti.."
Minho duraksamıştı, elinin tersiyle dolan gözlerini silip konuşmasına devam etti.
"İşte bir gün ben yine onun evine gittiğimde ona çıkma teklifi ettim ve o da kabul etti.Sevgili olmuştuk, çok mutluyduk biliyor musun?..Hatta ona mezun olunca evlenme teklifi etmeyi de düşünüyordum.Bir sabah.. Bir sabah ne kadar mesaj atsam da görmedi, ne kadar arasam da hepsinde de telefon kapalı uyarısını veriyordu."
Minho derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Bir sabah uyanıp okula gittiğimde herkesin yüzünden düşen bin parçaydı. Bende ne oldu diye sormaya gittiğimde öğrendim ki, babası benimle sevgili olduğunu öğrenmiş ve onun hayatına son vermişti."
Felix'in ağzı açık kalmıştı, ne dese bilemiyordu.
"Sadece benim yüzümden! Benim yüzümden babası onun hayatına son verdi.. Onun hayalleri vardı, o anne olmak istiyordu.. Biz birlikte bir yuva kuracatık, minik çocuklarımız olacaktı! Ben baba olacaktım.. Onun hayallerini elinden aldım. Lanet olsun! Keşke onun yerine ben geberip gitseydim!"
Minho kendine doğru çektiği dizlerinin üzerinde kollarını birleştirmiş ve başını oraya gömmüştü. Kendine bağırıyor, hatta çok uzun bir zaman sonra ilk defa ağlıyordu.
"O günden sonra duygularım yok oldu benim, bir daha aşık olmamaya söz verdim. Ya şimdi? Neden duygularım var, neden birine aşık oldum? KAHRETSİN! ONUN YERİNE BEN ÖLMELİYDİM!"
Minho hıçkırmaya başlayıp ağlamasını daha da şiddetlendirince Felix paniklemişti. Ama aklının bir yanını kurcalayan bir soru da vardı tabii. Minho şu an kime aşıktı?
"Hey, hyung sakin olmalısın. Senin suçun değildi."
Minho iç çekmişti.
"Hayır her şey b-benim yüzümden oldu. Şimdi birine aşık oldum. Benim duygularım olmamalıydı, ben kimi sevsem onlara zarar veriyorum."
Felix acıyla bir tebessüm sunmuştu büyük olana.
"Ah hyung, lütfen saçmalama. Herkesin duyguları vardır, bunları istediğimizde yok edemeyiz. Duygularımızın olması normaldir. Kimseyi severek ona zarar veremeyiz."
"Ama-"İnkar etmeye çalışan Minho'yu durdurmuştu Felix, üç kere damağına vurarak.
"Hayır hyung, aması yok.Sende bir insansın, seninde elbette duyguların olabilir. Şu an kimden hoşlanıyorsun bilmiyorum ama eminim o seni sevecektir, çünkü sen çok iyi bir insansın, kimseye severek zarar veremezsin."
"Peki.."
"Ağlama hyung, senin suçun değildi."Felix elini Minho'nun yüzüne götürüp yavaşça onun göz yaşlarını sildi. Minho ise Felix'e gülümseyip hala yüzünde olan elini tutmuştu.
"Teşekkür ederim Felix."
"B-bir şey değil hyung."Minho Felix'in elini daha sıkı kavrayıp okşamıştı, sonrasında ise elini yüzünden aşağı indirip diğer eli ile de kavramıştı. Felix'in kalbi hızlanıyordu.
"H-hyung."
Minho Felix'in elini tutarken bir yandan da uzaklara bakıyordu, her yer kan göletine dönmüştü: zombi ve insan kanı. Bir zamanlar oynadıkları Minecraft oyunundaki gibi gündüzleri rahatça dışarıda dolaşıyorlardı, ama geceleri..Hele ki dolunay olduğu zaman etrafta iğne atsanız yere düşmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innefable, Minlix
FanficDünya'da zombi virüsü yayılmış ve zombi istilası başlamıştır.Yıllardır süren bu istila sonucu Dünya'nın nüfüsü çok azalmıştır ancak Minho, Chan, Changbin ve Hyunjin bir arkadaş grubu olarak hayatta kalabilmişlerdir.Yiyecek stoklarını yenilemek için...