하나(1)

1.3K 66 42
                                    

Sabah huysuzlukla yerimden kalktım. Saçım dağılmıştı ve bugün iş görüşmem olduğundan duşa girmem gerekiyordu. Gözlerimi ovalarken paytak paytak lavaboya ilerledim. Yüzümü yıkarken saçlarıma baktım. Cidden, siyah rengini kendime çok yakıştırmıştım. Bir süre saçımı boyamamaya karar verdikten sonra duşa girdim. Sıcak su gevşememe sebep olduğundan hafifçe ılıttım. Uyanmam gerekiyordu, uyuyakalmam değil.

Duştan çıktıktan sonra odama ilerledim. O sırada ne giymek istediğimi düşünüyordum. Ne giymem gerektiğini değil, ne giymek istediğimi.

Bugün nasıl hissettiğimi düşündüm. Önce siyah beyaz giyinmeyi düşündüm ama herkesin takım giyip benzer olacaklarını bildiğimden bundan hemen vazgeçtim. Bugün farklı olacak, renkli bir şeyler giyecektim.

Dolabımı karıştırırken kendime hızlıca şık bir kombin yapmıştım. Henüz bornozla duruyordum ki kapı çalmıştı. Aynı paytaklıkla kapıya doğru ilerledim. İkinci defa çalan kapı bıkkınlık nefesi verip kapıyı açtım. Menajerimin gelmesi ile kapıyı öylece bırakıp odama ilerledim. O ise hızla kapıyı kapatmış arkamdan geliyordu. O sırada söylemesi gerekeni arıyor gibiydi.

Henüz yeni işe başlamıştı ve beni böyle görmesi onu şaşırtmıştı. Ufak bir an ona acıdım, çok ufak bir andı. Beni göreceği haller ve şoklarını düşününce yüz ifadelerinin komik olacağına emindim. Şu an arkamda bir şey söylemek istiyor ama mırıltılardan ileri geçemiyordu. Ona dönmeden konuşmuştum bu sefer. Daha fazla kekelemesini istemezdim, değil mi?

"Ne diyeceksin Chang? Kıvranmayı kes ve ne diyeceksen onu söyle."

"Bay Jeon..." Derince yutkundu. "Vereceğiniz tepkiden korktum biraz sadece, üzgünüm."

"Eğer söylememeye devam edersen olacaklardan daha çok korkmalısın." Kafamı ona doğru çevirmiş, omzumun üzerinden ona bakıyordum. Terlemeye başlamıştı ve çalıştığı bir ay boyunca bu ilk kez oluyordu. Karşımda su birikintisine dönüşecek kadar ne olmuş olabilirdi ki?

"Bay Jeon, size bir iş teklifi var ama..."

"Taksit taksit mi söyleyeceksin?"

"Size bir iş teklifi var, BL dizisi."

"Tamam, kabul ettiğimi söylersin. Evde fazlasıyla sıkılmıştım zaten."

"Ama..."

"Ama ne Chang? Söyle şunu yoksa yüzüne yumruğu yiyeceksin."

"Ama başrolde sizinle birlikte Kim Taehyung oynayacak. Partneriniz o olacak."

"Kim Taehyung mu?" Duyduğum isimle kalmıştım. Onunla aynı dizide oynama fikri mi? Kesinlikle iğrençti.

"Kabul etme o zaman."

"Bay Kim kabul etmiş, tek sizin onayınıza ihtiyaçları var."

Onu duyarken odama ilerlemiş, duyduklarımla kanım lav gibi akıyordu. Bu damarlarımı yakan lav kesinlikle ona olan nefretimdi.

Üzerime kıyafetlerimi giyerken hala şu işi nasıl kabul ettiğini düşünüyordum. Hala fazlaca saçma geliyordu ama ona yaraşır bir hareketti. O sinir etmeyi severdi.

Üzerime giydiğim beyaz ve kırmızının hakim olduğu kombinimle odamdan çıktım. Chang, koltuğa oturmuş yanında getirdiği bilgisayarında bir işle uğraşıyordu. Ben odaya girdiğimde bana bakıp ayağa kalkmıştı. Ben ise elimle ona oturmasını işaret edip karşısındaki koltuğa oturdum. Dizlerime dirseklerimi yaslayarak ona baktım.

Apocalypse |TaeKook| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin