Şu aralar rüyalarım çok artmış durumda. Kyk yurdunun koridorları sessiz. Finalleri geçen evine dönmüş. Benim ise okulum sakız gibi sünmüş durumda. Uzadıkça uzuyor. ÇIĞLIK atıyorum ama yine kimse duymuyor sesimi. Hep böyle oluyor bu ara. Uyuyorum sabaha karşı rüya görüyorum. Ve rüyada olduğumu anladığım an kaçma dürtüsü ele geçiriyor. Bağırıyorum, sesimin yettiği kadar çığlık atıyorum ama duyan yok.
Uyanınca ise beste hanım bu gece de inledin diyor. Her zamanki gibi. Şu son zamanlarda zihnim çok bulanık.
Yani nasıl bulanık olmaz ki 20 yaşındayken evlatlık olduğumu öğrenip gerçek ailemle tanışıp beş para etmez insanlar olduklarına karar verdikten sonra kendimi derslerime veremediğim için 2 senedir bocalıyorum. Alkol var sigara var ortamlara girmeye alışmaya başlamış hayatı uçuruma yuvarlanmak üzere olan yapayalnız bir korkak kediden farkım yok. Allahtan maddenin yanından geçmedim. Bu dünyada böyle şeyler yaşayan tek kişi ben değilim ya. Daha kim bilir kimler var kimler. Ama yine de hazmedemiyorum. Çocuk yaşta annesiz kaldım mezarında ağladım 20 sene ve bir akşam yatağa girerken o benim annem değilmiş diyor insan. Hele bir de ömrünü sana adamış bir baban varsa. Ömrümün hiç bir kısmında zengin olduğumuzu hatırlamıyorum. Demek ki değildik. Babam hurdacı benim. Beni hurda arabasına bindirir çöp karıştıra karıştıra helal para kazanırdı küçükken. Şimdi ben büyüdüm o ise artık tek tük çıkıyor hurdaya. Çocukların oyuncakçı dedesi oldu şimdi. Ama küçücük yaşımda çöpün içinden çıkan ekmek parasının yanında iğrenç şeyler de gördüğüm için ne zaman bir hurdacı geçse kapımdan babam gelir aklıma. Hüzünlenirim. Geçmişin bu hazin izleri yakama yapışıp büyümüştü benimle beraber. Ben de yakamı silkmedim.barıştım onunla. Tam ben geçmişimle barışıp mütevazi hayatıma odaklanmışken dünyam ortadan ikiye yarıldı. Bir tarafta gerçekler bir tarafta yaşlı bir adamın evlat sevgisi. Ben ihtiyarı seçtim. Ama gerçekler çok ağırdı. Benim kilomla kıyaslanabilirdi ben de hiç hafif olmamıştım hayatım boyunca. Ama bu bambaşkaydı. Darmadağın olmuştum yönümü bulamıyordum. Aşık olsam belki de düzelirdi herşey. Her şeyden habersiz masum biri. Belki severdi beni. Derken 383. Sevgilimden de Kyk koridorlarında sinirli bir telefon görüşmesiyle ayrılmıştım geçen hafta. 2 bilemedin 3 gün çıkmıştık ama kendisi tamamen salağın tekiydi. Yok yok bu erkekler salak. Hatta eminim 383 kişi mi yuhh demişlerdir. Bu sanatın adı mübalağa küçük bey. Neyse ney edebiyat öğretmeni miyim sanki.
Tinder, çok sapıkça kızları yatağa atmak isteyen erkeklerin kurduğu bir uygulama. Yatağa girme niyetim yok ama uygulama daha yeni açılmış amacı hakkında da bilgim yok. Herkese like like like atıyor kimilerini de hiç Beğenmiyordum.sonra bir eşleşme oldu. Mustafa çilek( tabiii ki de gerçek isim kullanmıyorum, çilek diye soy isim mi olur ya🤣) sarışın, orta oylarda, motorcu ceketi olan asi ve şehvetli olduğunu sezdiğim bu adamın yıllar sonra çocuklarımın babası olacağını tabiii ki de bilmiyordum. Ve yazışmaya başladık.
M: selam
D:aleyküm selam
M:tanışabilir miyiz?
D:ne için?
M: kahve içeceğim insanı tanımak isterim.
D:Bak seeenn demek kahve içeceğiz.
M:Tabii sen de istersen?
D:evine de davet edersin şimdi sen buradaki onca sapık gibi.
M: sapıklarla dolu bir uygulamada ne işin var o zaman.?
D:Bütünleme sınavlarına çalışıyordum. Çok sıkıldım. İnstagram tarzı bir uygulama olduğunu duydum yükledim bakınıyordum ki sen yazdın.
M:Tamam o halde numaramı kaydedip bu uygulamayı silebilirsin
D:Fazla hızlı gitmiyor musun?
M: araç kullanmadığım için önemi yok. Yarın çıkalım.
D:cesaretine hayran kaldım. Tanışabiliriz.
M: hangi kafe?
D:kaymakkapı meydanı
M:sonra da kafeye geçeriz anlaştık.
D:anlaştıkÇok garip
Sınavlardan kaçmak için kahve içmeye gideceğim. Ama Mustafa iyi biriydi. Diğer hemcinsleri gibi evde alkol yerine kafede kahve teklif etti.Günün geri kalanını basketbol oynayarak, yemek yiyerek ve bolca uyuyarak geçirdim. Ama Mustafanın resmine bakmak bile içimdeki kadınlık hormonlarını harekete geçirmiş ve aşırı heyecanlanmama sebep olmuştu. Bakalım bu kaç gün sürecek diye de geçirdim içimden. 2023ten 2019a bu satırları yazıyor olmak ve hemen yanımda bu adamla ortak mamülümüz bebeğimizin uyuyor oluşu da bir garip gelmiyor değil doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 günde evlenmek
RomanceTabii ki de 3 günde evlenmek diye bişey yok. O bir metafor. 1. Gün tanışma, 2. Gün sevgililik, 3. Gün aileyle tanıştırma sonuç peki? Sonuç kitabın sonunda.