Sahildeydik. Sevgilim İsa'yı pek sevmiyorum.
Beni çok sıkıyor ve diğerlerinden farksız.
Sahilde en yakın arkadaşım Tuana ve sevgiliside vardı. Onlar konuşurken canım sıkılıyordu. Her ne kadar buzdan duvarlarım olsada. Şuan kalabalık ve eğlenceli bir ortamda olmak istiyorum.
"Akşam bara gidelimmi?" dedim.
Sevmediğim sevgilim cevap verdi "Olur bebeğim nasıl istersen."
Tuananın sevgilisi yani Kaan "Açmısınız?" diye sordu.
"Evet hayatım." dedi Tuana.
Tuananın bu cevabına karşılık beraber küçük bir restauranta gittik.
Canım sıkıldı ve yüzüm düştü. Tuana bunu fark etmiş olmalı ki beni lavaboya sürükleyerek götürdü.
"Noluyo sana Arjin. Ne bu hal!"
"Sıkıldım artık. Sevmediğim birinin yanımda olmasından nefret ediyorum. Bırakında buzdan duvarlarımın altında yalnız yaşayayım."
Tuananın gözleri alev alev parladı. Ve beni bir anda sarstı.
Aynaya karşı döndürdü ve "Ne saçmalıyorsun sen Arjin.
Aynaya bak. O narin güzelliğine baksana.
Nasıl olurda kendine haketmeyen insanlar yüzünden yalnız kalmayı tercih edersin." dedi.
O öyle deyince istamsizce gözümden bir damla yaş süzüldü. Bunu hak etmediğimi biliyordum ama artık kendimi güçsüz hissediyorum.
Gözümden akan yaşı görünce hızlıca arkamı döndüm ve kendimi toparladım. Ağlamaktan nefret ederim.
Benim için ağlamak güçsüz kalmak demekti.
Ve ben güçsüz değilim.
Toparlandım ve "Hadi gidelim Tuana" dedim.
Gittiğimizde hesabı ödemiş bizi bekliyorlardı.
Akşam bara gidecektik hazırlanmak için eve gitmek istedim İsa beni saat 21.30'da alacaktı. Üzerime siyah eteğim ve beyaz salaş bir t-shirt giydim.
Şarkı dinlemeye başladım. Kapı çaldı İsa gelmişti. "Hadi hayatım bekliyorum" dedi. Gözlerimi devirerek çantamı aldım ve çıktım. Arabada tek kelime etmedim İsa halimden memnun değil gibiydi.
"Tuana ve Kaan nerde?" diye sordum. "Bizi orada bekleyecekler arjin." ve sahil kenarındaki bara gelmiştik dışardan gelen müzik sesleri çığlıklar ilk başta ne kadar can sıkıcı olsada eğlenmeye başladım.
Tuana ve Kaan'ı görünce el sallayıp yanlarına gittim. Içkiler masada hazır.
Isa hiç beklemediğim bir şekilde içmeye başladı.
Çalan müzikle ben ve Tuana oynamaya dans etmeye başladık. Aynı zamanda içiyorduk.
Ama dikkatimi çeken bir şey var. Yan masadaki çocuk o bakışlarınla beni çok rahatsız ediyordu.
Sürekli bakıyor. Neredeyse gözlerimi hiç kırpmıyor.
Ben çok rahatsız oldum.
Sanırım İsa fark etti sürekli o yöne bakıyordu.
Sarhoştu yaklaşık iki saattir buradayız.
İsa elindeki bardağı fırlatıp yanımızdaki masaya doğru yöneldi.
Bana bakan çocuğa yumruk attı.
Çocuk hiç beklemeden karşılık verdi daha sonrasını hatırlamıyorum bayılmışım.
Hastanede uyandığımda karşımda İsa Tuana Kaan ve tanımadığım o çocuk vardı.
Onun burada ne işi vardı.
Tamamen ayıldığımda Tuana yanıma geldi ve "İyi misin?" diye sordu.
Kafamı salladım "Onun burada ne işi var?" dedim. "Bilmiyorum senin bayıldığını görünce hepiniz birden geldik o da yanımızdaydı." yüzü tanıdık geliyordu.
Sanki daha önceden gördüğüm konuştuğum birisi gibi.
Sabah olmuştu.
Doktor yanıma gelip nasıl olduğumu sordu. Iyi olduğumu söyledim.
Taburcu olacağımı şimdi çıkabileceğimi söyledi.
Etrafa baktığımda o çocuk yoktu.
Tuanaya döndüm ve kulağına yaklaştım "Kahvaltıya gidelim mi? Ama sadece ikimiz." dedim. Kafasını salladı İsa ve Kaan bizi eve bıraktı.
Eve girer girmez duş aldım o zamana kadar Tuana kahvaltıyı hazırlamıştı. Tuana Kaanla buluşacağını söyleyip çıktı.
Üzerime tayt ve tunik giydim. Patenimi aldım ve çıktım.
Kulaklığımı taktım yolda giderken birisi "Arjin" diye seslendi. Arkamı döndüğümde tanımadım daha sonra fark ettim o çocuktu barda İsayla kavga eden çocuk.
"Meraba" dedi "Meraba"
"Hastaneden yeni çıktın Arjin burada olman iyi değil.
Birşeyler içmek istermisin." Olur anlamında kafamı salladım.
Ve orada bir cafeye oturduk daha öncede burada karşılaşmıştık. "Adım Poyraz" dedi.
