Keyifli okumalar diliyor ve diğer kitabım artık tamamlandığı için yeni bölüm yazmaya gidiyorum ♡
••••••••••
Kaç kurbana nasip olurdu ki katilini sorgulamak ?
Elif Görkem'e daha önce denk gelmemişti. İş etiği gereğince de denk gelmemesi için uğraşırlardı. Ama bu defa işler biraz farklıydı. Katil ve kurban denk gelmek istiyordu. Bu defa hangisi namluyu tutan, hangisi namlunun ucundaki tartışılırdı tabii.
"Başkomiserim, sorguya girmek istediğinizden emin misiniz ? Adamın normal olmadığı ortada. Konuşacakları sizi psikolojik olarak fazlasıyla etkileyebilir."
Banu'ya her ne derse desin ona duyduğu o sevgiden emindi, Elif Görkem. Abla kardeş gibi laf atıp arada birbirlerini delirtseler de yine de sevgileri samimi ve bakiydi.
"Psikoloji düşüneceğin en son meslek bile değil Polislik. Her gün parçalanmış cesetler, onlarca soğuk kanlı katille yüz yüze geliyoruz. Tek farkı bugün ki bizzat kendi katilim olmaya aday. Başka hiçbir farkı yok benim için diğerlerinden" dedi ve yürüdüğü koridorda birkaç saniye duraksayıp Banu'yla göz teması kurdu. Hem daha etkili bir iletişim için hem de otoriter yapısını aşılamak içindi. "Sana bir meslektaşın olarak tavsiyem duygularını bu meslek sınırlarında öldür. Körelt ya da geri plana at demiyorum bak. Öldür ! Zira bu meslekte duyguların olursa ilerleyemezsin. Kendine en büyük engel yine kendin olursun. Çünkü bu meslek duygu kaldırmaz. Psikolojini düşüneceksen de kendine en yakın zamanda sağlam bir psikolog bul çünkü oldukça ihtiyacın olacak !" dedi ve sorgu odasına varana kadar bir daha konuşmadı.
Böyle zamanlarda insanlar onu vicdansız ya da aşırı soğuk kanlı ve duygusuz biri olarak görüyor olabilirlerdi. Ama Elif Görkem, meslek hayatında bunu ağır sonuçlarla tecrübe etmişti. Madem görevi onları eğitmekti. Akademi hayatlarında fark edemedikleri gerçekleri en acı şekilde yüzlerine vurmak da ona kalıyordu. Mesleklerinde adlarını duyuracak insanlardı ve sırf bu yüzden geri planda kalacaklarına acımasız Başkomiser sıfatına razıydı.
Sorgu odasının önüne gelir gelmezse biran olsun düşünmeden kapıyı açtı ve günler öncesinde son defa gördüğünü düşündüğü adamla göz göze geldi. Yine aynı hastalıklı gülüş yüzüne kazılıydı. Ne maske takarsa taksın ya da neyle gizlerse gizlesin gözlerindeki o hastalıklı bakış hiçbir şekilde değişmiyordu.
Rüzgar Renda, yüzündeki can sıkıcı gülümsemesiyle "Seni tekrar görebildiğime çok sevindim koleksiyonumun nadide parçası" dedi, mide bulandıran cinsten baştan ayağı süzerek.
"İnanır mısın, ben de seni tekrar görebildiğime çok sevindim ? Ama bu sorgunun sonunda senin düşüncelerinin aynı kalacağından emin değilim" dedi Elif Görkem, karşısındaki sandalyeyi sinir bozucu bir sesle çekip otururken. "Gerçi bana sorgulamaktan başka bir şey bırakmamışlar ama !"
Turgay'ın muazzam bir işçilikle yaptığına emin olduğu yüzü, makyajsız ve doğal renklerle yeni bir surete bürünmüştü adeta. Morluklar ve şişlikler sebebiyle yüzü neredeyse tanınmaz haldeydi. Dosyasında kolluk kuvvetlerine zorluk çıkardığı yazıyordu ama bunun sadece kılıf olduğunu, Turgay'ın geldiğimizde salonda kahve içiyordu, demesinden anlıyordu. Bu ruh hastası hiç de polislere zorluk çıkaracak bir tip değildi. Aksine buradan bile kendine yeni bir oyun çıkarma derdindeydi.
Rüzgar Renda, "Hiçbirinin bir önemi yok. Seni bir daha görmek uğruna tekrar dayak yiyebilirim" dediğinde öyle iğrenç bakıyordu ki Elif Görkem'in yüzüne, genç kadın bundan ciddi bir rahatsızlık duydu. Ama duvar gibi duygusuz suratıyla ona daha fazla tatminlik sunmamak için fazlasıyla çabalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK İZLERİ (TAMAMLANDI)
Aksiyon"Nasıl başarıyorsunuz ?" Dedi genç adam hayranlık barındıran gözlerle. Genç kadın kaşlarını hafifçe çatarak sordu. "Neyi ?" "Bu kadar duygusuz olmayı." Bu başta onu duraksatmış ardından küçük bir gülümseme katmıştı yüzüne. "Sizin gibi yeni mezun, g...