Etrafımdan gelen makine seslerini duyabiliyorum. Tenime yapışan metal yüzeyi hissedebiliyorum. Burnuma gelen taze kahve kokusunu alabiliyorum. Ama gözlerimi açmak istemiyorum. Zihnimi akışa sokacak olan ve olanları düşünmeme sebep olacak olan o çizgiyi aşmak istemiyorum.
-Hala uyanmadı mı?
Andrea'nın sesi ile irkildim.
-Henüz değil.
Alex sakince cevap verdiğinde irkildiğimi fark etmediklerini anladım. Öte yandan Alex'in burada olduğunu fark etmemiştim. Başka kim vardı? Kulak kabarttım. Odada bir nefes daha vardı. Bir süre daha dinledim. Tobias'ın olmayacak kadar hafif nefeslerdi.
-Neden uyanmadığını anlamıyorum. İyi olduğunu söyledin.
Alex'in yakarışından sonra Maria konuştu.
-Evet, iyi, sadece dinlenmeye ihtiyacı var. Öte yandan aldığı darbenin etkisinin geçmesini bekliyoruz.
Alex sıkıntıyla nefes verdi.
-Almak zorunda kaldığı!
Bella'ya ne diyeceğini düşündüğüne eminim. Bir süre daha nefeslerini dinledim. Kapı açıldığında ve nefeslerden biri eksildiğinde kim olduğunu anlamak için odaklandım. Andrea yada Alex olmalıydı. Kapı bir kez daha açılıp kapandığında oda sessizleşti. Artık hiç ses yoktu. Sadece kendi nefesimi duyuyordum. Ardından yüzümde bir flaş patladı. Hayal mi görüyordum?
Işığın yoğunluğu azalırken bir yüz yüzüme yaklaştı. Uzun kirpiklerin çevrelediği göz kapakları kapalıydı. Işık biraz daha azalırken yanaklarında duran minik çukurlar belirginleşti. Sarı saçları görüş alanıma girdiğinde görüntü netleşti. Oydu... O küçük çocuk. Göğsümde bir yer sıkışırken aniden gözleri açıldı.
Onunla beraber hızla gözlerimi açtım. Nefesimi düzenlemeye çalışırken doğruldum. Elimi göğsüme götürürken parmağımda ki cihaz çıktı ve alarm çalmaya başladı. Bip... bip... bip...
Sesi görmezden gelip başımı dizlerimin arasına aldım. Kafamın sağ tarafında, gözlerimin arkasında bir yer sızlıyordu. Kapı hızla açılıp çarptığında kıpırdamadım. Bana yaklaşırken burnuma dolan kokusu bana kim olduğunu söylüyordu. Usulca kolumu tuttu.
-Nasıl hissediyorsun Artemis?
Kafamı kaldırmadan cevap verdim.
-Başım ağrıyor.
Sesim kısık ve cızırtılı çıkmıştı. Beni duymadığını düşündüm, tekrar söyleyecekken kapı tekrar çarptı.
-İyi misin majeste?
Alex'in sesi kaygılı geliyordu.
-Miden bulanıyor mu Artemis?
Maria'nın sesi daha rahatlamış gibiydi. Bip sesi kesildiğinde bunu yaptığı için ellerini öpebilirdim. Tobias konuştu.
-Başının ağrıdığını söyledi.
-Bu normal değil mi? Silah indirdiler kafasına.
Andrea yine patavatsızca konuşmuştu. Kısa sessizlikte herkesin ona baktığını hissettim. Ardından Maria elini saçlarımda gezdirdi.
-Bana bakar mısın canım?
Kafamı uysalca kaldırdım. Flu görüntü netleştiğinde gözlerine baktım.
-Şimdi parmağımı takip et. Evet böyle. Işığı da takip eder misin Artemis. Evet. Kapat gözlerini. Tekrar bak.
Diğer gözüme tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS-2
FantasíaKaderin nasıl işlediğini bilirsiniz. Yine aynı yerdeydim ve yine birileri bir şeyleri hatırlamıyordu. Kaderin işine bak ki bu sefer hatırlamayan ben değildim. Bana doğru yürüyen Andrea'yı görmek kalbimin teklemesine sebep oldu. Canlı kanlı karşımday...