HERKESE SELAM
YILDIZIMIZI PARLATMAYI VE ARA SATIR YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN, DÜŞÜNCELERİNİZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ.
...
"Bir ara çok istediğim için çalışmıştım." Diyip geriye çıktım. Ellerini kucağında sabitledi. Kemikli ve iri olan elinin sırt kısımları kırmızı olmuştu.
"Boşuna Mirela demiyormuşum." Kısık sesle söylesede duymuştum. sonradan Mirelayı araştırmayı aklıma not ettim. "Bende sana boşuna boz ayı dememişim," kaşları çatıldı. "Ne kadar kavgacı birisin ya" ağzını açıp geri kapattı. "Her neyse, kalkta revire gidelim." Diyince "gerek yok." Dedi, ama bende elinden tutup kaldırmaya çalıştım , çalıştım diyorum çünkü kalkmadı.
"Gitmem ben revire" diyince pes edip sıcak olan elini bıraktım. "Tamam, bekle o zaman." Aktan, "nereye?" diye sorsada, "bekle" dedim. "Sanki başka bir şey yapıyoruz" dediğinin duydum ama cevap vermeden revire gittim. Revirden aldığım ilk yardım kutusu ile çıktım.
Geri döndüğümde olduğu yerde yoktu. Aralık kapıdan sesi gelince müdür yardımcının odasında olduğunu anladım. Ne kadar yanlış olsada merak edip kapıya yanaştım. "Kavga istemiyoruz dedikçe bilerek yapıyor gibi geliyorsun." müdür yardımcısının konuşmasına Aktan "Estağfurullah hocam, ben sizi dinliyorum." diyince gülecek gibi oldum. "Geçen seneye göre gelişim var tabii" diyince Aktan başını salladı gördüğüm kadarıyla. Odanın kapısı bir anda açılınca öyle kalakaldım.
Aktan alaycı gözleri ile bana bakıyordu. Kısa biri olmamama rağmen Aktanı tam görmek için, başımı biraz kaldırım. Ben 1.76 olduğuma göre, Aktan kesin 1.90 vardı. Aktan kapıyı kapatıp, "bizi mi dinliyorsun sen?" Keyifli sesi ile, tek dudağı yukarı doğru kıvrıldı. "Ne münasebet" diyince Aktan, "varmış demek ki o münasebet." Demesi ile benimde yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Gel hadi." Diyip koltuğa oturdum. Önce elimde ki kutuya sonra bana baktı. "Gerek yok." Dedi, ama bende bu sefer ısrar ettim. "Geçen benim boynuma sen pansuman ettin, borcumu ödemek istiyorum." Diyince sıkıntılı bir nefes verdi. "Korun yüzünden oldu diye yapmıştım, yoksa banane." Diyince yüzümde oluşan gülümsemeler silindi.
"İyi kavganızda benim yüzümden olmuş, bende o yüzden yapacağım, yoksa banane." Dediğimde sesim çok ciddiydi. Sonra pes eden taraf o oldu ve oturdu.
"Onada yapıcak mısın pansuman?" dediğinde, ben pamuk ile yarasını temizlenmeye başlamıştım. "Hı hı" diyip kaçamak bir cevap verdim. "Yapma o zaman bana." Diyip kafasını geri çekti. Zil çaldı ama bu ikimizin de umrunda olmadı. "Çocuk musun? dur." Diyince Aktan, "senden annem misin? istemiyorum işte." Diyince sinirle ayağa kalktım. Elimde ki pamuğuda ona attım. "İyi, ne halin varsa gör." Diyip yürüyeceğim sıra kolumu tutu.
"Nereye?" diyince sinirle kolumu çektim, aslında izin vermeseydi yapamazdım. "Efran'ın yanına, pansuman yapacağım." Diyip arkamı döndüm. Kolumu tekrar tutunca "tamam hadi gel, acıyor zaten." Diyince, sen ciddi misin diyerek baktım.
"Acıyor hadi ya" diyip eski yerime oturtu beni. Sinirle yeni kopardığım pamuğa tentürdiyot döktüm. Aşağı inen kişilerin bakışlarını hissedebiliyordum ama bakmadım.Bir anda bastırınca Aktan hafifçe yüzünü buruşturdu. Buruşturmuş gibi mi yapmıştı? Yok daha neler Hazen. Bu sefer daha nazik olup acıtmadan değdirmeye çalıştım. Üflemeyede başladım. "Çok kötü olmuş." Cidden kaşında derin bir iz vardı ve kolay geçecek gibi durmuyordu. "Sen birde karşı tarafı gör." Diyince ister istemez güldüm. Yarayı kapatıp yara bandı yapıştırdım. Saçlarından Çok güzel bir koku geliyordu ama nasıl bir koku olduğunu anlayamadım. Yüzümü ona çevirince ne kadar yakın olduğumuzu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOKİTA
Fiction généraleUmutlar güzel bir silahtır ama hayal kırıklığı o silahtan çıkan sonuçtur. Yaşanmışlar o silahı doğrultur , doğrultuğum silah benim bilip içimde söylemeye cesaret edemediğim mokitaydı. ...