Lan Wangji gece avı bahanesiyle Yiling'e geri döndüğünde Mezar Tepe'yi hatırladığından daha karanlık bir halde bulmuştu. Wenler ona her zamanki gibi sıcakkanlı davransalar da yüzleri endişe ve yorgunluğun etkisiyle bariz şekilde çökmüştü. Wei Wuxian'ın bir zamanlar söndürülemez olan ışığı bile bu ölü diyar tarafından resmen yutuluyor, sönükleşiyordu.
Yine de, Lan Wangji onu tüketen şeyin sadece Yiling olmadığından endişelenmekteydi.
Buranın tek neşe kaynağı ise tüm yaşananlara rağmen gülümseyen, Lan Wangji'ye zengin-gege diye seslenen ve onu görür görmez dizine yapışan Wen Yuan isimli ufaklıktı. Lan Wangji'nin kalbini sanki sevgiyle alevlenen bir meşaleymişçesine harlıyordu.
"Merhaba A-Yuan," diye seslendi Lan Wangji. Yüz hatları istemsizce yumuşamıştı.
Wei Wuxian başını keyifle sallarken nefesini dışarı üfledi. "Seni benden daha çok sevmesine inanamıyorum." Ellerini eleştirel bir tavırla kalçasına yerleştirdiğinde cüppesi aceleyle çekilmiş bir perde misali zayıf vücudunu sarmaladı. "Bu çok kırıcı."
"Ben öyle düşünmüyorum," diye inkar etti Lan Wangji, çocuğun dağınık saçlarını okşarken. Küçük yuvarlak suratı çevreleyen kakülleri geriye itelediğinde A-Yuan kafasını kaldırıp ona baktı ve Lan Wangji dudaklarının yukarıya doğru seğirdiğini hissetti.
"Zengin-gege, Xian-gege'ye yardım edecek mi?"
Lan Wangji kaşlarını çattı. Midesi aniden tepetaklak olmuştu. "Yardım mı?" Başını hızlıca kaldırdığında Wei Wuxian yüzünde yumuşak bir ifadeyle ikisine bakıyordu. "Wei Ying?"
"Ne? Oh, bu mu?" Wei Wuxian avucuna sarılmış bandajı göstermek için elini kaldırdı. "Önemli değil! Daha beterlerini yaşadım, biliyorsun. Sen de şahitsin Lan Zhan!"
"Bakmama izin ver."
Wei Wuxian sahte bir gülüş sundu. "Önemli değil dedim ya. İcatlarla uğraşırken geçirdiğim ufak bir kaza sadece. Endişelenecek bir şey yok."
"Xian-gege incindi," diye diretti A-Yuan inatla. Ardından Lan Wangji'ye yalvaran bir bakış gönderdi. "Zengin-gege!"
"Ah, sorun yok minik turpum, sadece-"
"Wei Ying." Wei Wuxian sözünün kesilmesiyle afalladı. "Göster bana."
Lan Wangji bir an için Wei Wuxian'ın tekrar itiraz etmesini bekledi. Fakat Wei Wuxian pes ederek iç geçirmiş ve elini ona çekingence uzatmıştı. Parmakları iyice zayıflamış, tırnakları çamurlanmış, cildi kurumuş ve Mezar Tepe'nin küllü havasından ötürü çatlamıştı. Lan Wangji bu narin eli nazikçe kavradı ve bandajı dikkatlice gevşetti. Hemen altında, düzgün dikişlerle kapatılmış sıyrığı incelediğinde ise en azından yaranın hijyenik görünmesinden minnettarlık duydu. Sargının yalnızca dışı kirlenmişti.
"Wen Qing çoktan tedavi etti," diye açıkladı Wei Wuxian ve Lan Wangji yarayı nazikçe yokladığında parmakları hafifçe titredi. "Gerçekten. A-Yuan abartıyor. Çocuklar nasıldır bilirsin."
Lan Wangji çocukların nasıl olduğunu bilmiyordu. Yarayı incelemeye devam etti. Wei Wuxian'ın elini kendi elleri arasında evirip çevirdi. Bir yetiştiriciye göre basit bir yaraydı- Wei Wuxian'ın ruhsal enerjisinin dikişlere ihtiyaç duymadan çoktan iyileştirmiş olması gereken türden bir yara. Lan Wangji uzun zamandır Wei Wuxian'da bir sorun olduğundan şüpheleniyordu. Artık kılıcını yanında taşımamasının, ruhsal enerjisinin iyileştirmek için yeterli olmasına rağmen dikişlere ihtiyaç duymasının getirdiği bir şüphe.
Wei Ying...
"Wei Ying." Lan Wangji çaresizce diretti. "Neden-"
"Lan Zhan," diye fısıldadı Wei Wuxian, kısık, nahif bir sesle. "Lütfen sorma. Lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss the pain away | wangxian
Fanfiction"Zengin-gege," diye mırıldandı A-Yuan. "Öp de geçsin." Lan Wangji öylece donakaldı. Kalbi göğsüne hızlıca çarpıyordu. "Anlayamadım?" "Büyükannem eğer uf olduysan, birisine öptürmen gerektiğini söyledi." (kapakta kullanılan çizim: @monoaxxe/twitter)