Yüzleşme

392 59 26
                                    

Minho derin nefes alarak içeri girdi, demir parmaklıkların arkasında kalan annesine bakıyordu. Annesi Minho'yu görünce tatmin olmuşçasına sırıttı.

"Minho oğlum"

"Oğlum deme bana"

Sadece ikisi vardı.

"Ama niye ben senin annenim sende benim oğlum"

İnadına dikine gidiyordu annesi.

Minho sinirlenmişti. Derin nefes aldı.

"Sinirlenmesene oğlum, iki yetişkin gibi konuşalım"

Minho sesine hakim olamadı.

"Ne yetişkini be ne yetişkini! Sen kendine yetişkin mi diyorsun ha? Senin gibi insan olmaz olsun"

"Anneyle düzgün konuş"

"Annem falan değilsin, aslada olmadın. Bunca zaman senin yüzünden babamdan nefret ettim. Halbuki asıl nefret etmem gereken kişi senmişsin"

Annesi kahkaha patlatdı.
"Bazı gerçeklerle yüzleşmişiz bakıyorum. Umarım canın fazla yanmamıştır. Ya da yansın"

"Beni hiç sevmiyoduysan niye doğurdun o zaman!"

"O baban olacak şerefsiz yüzünden"

"Biliyomusun keşke terk etseydin bizi, belki o zaman senin gibi birinin annem olduğu için utanmazdım"

"Evet keşke doğurmasaydım, keşke terk etseydim sizi"

"Eğer bir daha bize dokunursa-"

"Ne olur? Sevgilinle başka ülkeye mi kaçarsın? Ha bu arada o nasıl? Adı neydi Seungmin miydi?"

"Onun adını ağzına alma!" Sinirle demir parmaklıklara vurdu ellerini. Annesi iki adım geri attı.

"Aouw oğlundan bu kadar korkuyor musun?"

"Minho! Haddini aşma!"

"Ne haddinden bahsediyorsun sen? Oğlunu öldürmeye çalışan biri mi diyor bunları?"

Minho daha fazla birşey söylemesine izin vermeden kapıya doğru yürümeye başladı. Annesi arkasından gülerek bağırdı.
"Seni hiç sevmedim! Lee Minho bu hayatta kimse seni sevmeyecek herkes birer birer senden nefret edecek! Bunu bil!"

Minho annesi olacak kadının dediklerini umursamadan yürümeye devam etti.

...

Minho'nun Anlatımıyla

"Minho!"

Hyunjin'in bağırmasıyla tüm gözler üstümde toplandı. Hepsi teker teker beni sorguya çekmek istiyordu bunu bilebiliyorum ama sormamaya çalışıyorlar. Seungmin zaten akşam sormadan uyuyamayacak ve sorucak ardından diğerlerine anlatacaktı o yüzden uzatmaya gerek yoktu.

"Sorun"

"Ne? Neyi?"

"Ne istiyorsanız, sormamak için zor dayandığınızı biliyorum"

"Minho, noldu içerde? Sana ne dedi? Üzdü mü seni?"

"Lan Jeongin dur bir otursun önce cevaplar zaten hepsini"

Changbin sayesinde çok kısada olsa Jeongin'in sorduğu sorulara nasıl cevap vereceğimi düşünmeye başlamıştım.

"Heh anlat şimdi"

"Burada mı ya? Daha kimsenin olmadığı bir yere gitsek?"

Soru sormalarını söylesem bile hiçbirini cevaplayasım yoktu, ne kadar vakit kazanırsam kârdı.

"Minho" derin nefes verdi Chan.

"Efendim hyung?"

"Hazır değilsen seni zorlamıyoruz"

"Biliyorum"

Bu Chan hyungta herşeyi anında anlıyor ya, hiçbirşey gözünden kaçmıyor. Cidden bir baba gibi...

"Sevgilim"

O zarif sesi duyduğum gibi canımdan çok sevdiğim bebeğime döndüm.

"Efendim güzelim"

"Eğer istemiyorsan söyle"

Biraz düşündüm, sessizlik hakimdi etrafta buda gerilmeme sebep olmuştu.
"Sanırım... hazır değilim"

...

"Minhooooooo"

"Bebeğim?"

"Yatalım mı artık? Hem bugün çok yoruldun"

"Hadi gel"

Büyük olan küçük olanın elinden tuttuğu gibi merdivenlerden yukarı çıkmaya başladılar. Odaya girdiklerinde büyük olan küçüğünü kucaklayıp yatağa yatırdı.

"Yah Minho, benim seni böyle taşımam lazım senin değil"

"Ne fark eder, her türlü benimsin"

Küçük olan kıkırdadı ve büyüğünün beline ellerini sardı ve kafasını göğsüne koydu.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Nasılsın?"

"Artık iyi olmak istiyorum"

"Kötü birşey dedi mi?"

Seni hiç sevmedim! Lee Minho bu hayatta kimse seni sevmeyecek herkes birer birer senden nefret edecek! Bunu bil!

"Hayır.. hayır demedi"

"Emin misin?" Küçük olan kafasını büyük olana çevirdi. "Minho bana herşeyi anlatabilirsin biliyorsun değil mi?"

Kafa salladı büyük olan. Eğer konuşsaydı küçük olan büyük olanın sesindeki titremeden herşeyi anlayacaktı.

Uzun süren sessizlik sonunda Minho konuştu.

"Seungmin seni herşeyden çok seviyorum. Tüm bunları asla isteyerek yapmadım, yapmamda. Lütfen beni sevmekten vazgeçme. Eğer vazgeçersen bende bana sunulan hayattan vazgeçerim çünkü. Sen benim herşeyimsin, tek ailemsin. Seni çok seviyorum Lee Seungmin"

Seungmin aniden duyduklarına şaşırdı ve doğruldu. Anlamıştı o kadın Minho'ya onu üzecek şeyler söylemişti.

"Sevgilim, bende seni herşeyden çok seviyorum. Senin için canımı bile veririm. Ben senden asla vazgeçmem, seni sevmekten asla vazgeçmem. Eğer senden vazgeçersem demekki son günümü yaşıyorumdur. Bunları sana o kadın düşündürttüyse şuanda gider o merkezi basar onun başına yıkarım. Bir daha asla senden vazgeçeceğimi düşünme"

Minho ağlamaya yüz tutmuştu, kendini ağlamamak için çok zor tutuyordu ama bunu uzun sürdüremedi ve çoktan gözünden yaş akmaya başlamıştı.

Seungmin, Minho'ya yaklaştı ve dudaklarına küçük bir buse kondurdu ardından tekrar eski pozisyonlarına döndüler. Minho hala ağlıyordu, Seungminde güçlü durmaya çalışıyordu.

"Beni hiçbir zaman sevmediğini söyledi. Bana bunu yaşayacağına keşke beni hiç-"

"Ne dediğinin farkında mısın? Sus"

"Seungmin-"

"Uyuyalım Minho. Çok yoruldun bugün herşeyi yarın konuşuruz. Dinlen biraz lütfen"

"Nasıl uyuyabilirim ki?"

"Benim için uyu Minho'm. Hadi lütfen dinlen artık"

Minho küçüğünün başını öptü ve birbirlerine sıkıca sarılarak uyudular.

^^^^^^^^^
Emin değilim nasıldı bölüm?

Lütfen görüşlerinizi bildirin..

Oy ve yorumları unutmayın! ☆♡

'İlgi (2min)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin