Karakolda bekleyen 4 arkadaş her geçen saniye gerilirken karşılarındaki kapının açılmasını bekliyordu. Neredeyse 1 hafta geçmişti son olaylar üzerinden. Collei ve Amelda'nın yeri tespit edilmiş, şimdi de karakoldaydılar. Amelda bile karakoldaydı. Bir az ötedeki sandalyelerden birinde oturuyordu.
Her şey Collei'in cevabına bağlıyıdı. Collei de şimdi içeride Diluc ile birlikteydi. Her şey onun ağzından çıkan kelimelere bakıyordu. Aslında Cyno'nun içi rahat gibiydi ancak yine de endişeleri vardı. Eğer Collei kendi özgür iradesi ile cevap verirse babasını seçeceğine emindi. Ancak Amelda sinsi bir kadındı, Collei'in aklını çelmiş olabilirdi.
Kaveh ve Haitham bile Cyno'ya destek olmak için buradaydı. Bu sayede biraz daha rahat gibiydi ama bilirsiniz, asla tamamen rahatlayamazdı.
Biraz sonra tam karşılarında kalan kapının kolu minik bir tıkırtıyla aşağıya indi. Kapı aralandığında da Diluc ve Diluc'un elini tutan Collei ile herkes ayaklandı. Kızıl saçlı adam küçük kızın saçlarını okşarken konuştu. "Hadi verdiğin kararı onlara sen söyle Collei."
Collei usulca başını sallamış ve Diluc'un elini bırakmıştı. Ufak ama hızlı adımlarla Cyno'ya doğru ilerlerken Amelda'nın yüzüne dahi bakmamıştı. Korkuyordu o kadından. Evet belki küçük bir kızın isteyebileceği her şey almıştı ona ama bir anda hiç tanımadığı bir kadın onu alıp götürmüş ve kendisini ben senin annenim diye tanıtmıştı. Anne kavramını doğru düzgün bilmeyen bir çocuk bu sözlerden ne anlayabilirdi ki?
Collei babasının yanına vardığında Cyno çoktan eğilmiş, kollarını açmış bir şekilde kızını bekliyordu. Birbirlerine sıkıca sarıldıklarında Cyno yine ağlayacak gibi oldu ama kendini tutabilmişti. Amelda ise bakmıyordu onlara, o kadar sinirine dokunmuştu ki bu olay sinirden etrafı dağıtası geliyordu.
Cyno istemeye istemeye Collei ile sarılmasını sonlandırdığında küçük kızı kucağına aldı. Herkesin yüzünde, Amelda hariç, bir gülümseme yer edinirken Diluc Amelda'ya döndü. "Bayan Amelda, kimsenin rızası olmadan Collei'i alıp götürdüğünüz için hakkınızda soruşturma başlatılacak. Lütfen benimle gelin."
Amelda'nın kaşları çatılırken neredeyse bağırarak konuşmaya başladı. "Ben Collei'in annesiyim, yapamazsınız!" Diluc ise oldukça sabırlı bir tavırda karşılık verdi. "Bayan Amelda, Collei doğduğunda vilayeti kendi isteğiniz ile Cyno beye vermişsiniz. Bir vilayet davası açmadan doğruca Collei'i alıp götürmeniz yasal bir suçtur." Diluc belinde asılı duran kelepçeyi eline alırken devam etti. "Lütfen zorluk çıkarmadan benimle gelin."
Cyno içinden şükrederken Collei'in başını omzuna yasladı. Görmememesi belki de daha iyiydi. Çıkışa doğru yürümeye başladığında Amelda'yı soluksuz izleyen üçlü de istemeye istemeye onun peşinden ilerlemeye başladılar. Amelda'nın sonunu hepsi merak ediyordu ama şimdi kavuşmanın mutluluğunu yaşamalılardı.
Karakoldan çıkar çıkmaz Kaveh oldukça enerjik bir şekilde konuştu. "Hadi bakakım Cyno, kızına kavuşmanın şerefine bize bir yemek ısmarla!" Hemen arkasında ilerleyen Haitham Kaveh'in ensesine bir fiske atarken konuştu. "Saçmalama gerizekalı. Ayrıca önemli bir işimiz var."
"İş mi? Ne işi- Haa, doğru unutmuşum. Neyse üzülme Cyno'cuğum, başka zaman ısmarlarsın." Cyno ve Tighnari bu duruma gülerken Haitham derince bir iç çekmişti.
Herkes arabalarına atlayıp evlerine doğru yola koyulmuştu. Kaveh ve Haitham arkadaşlarını baş başa bırakmanın daha doğru olduğunu düşündüğünden onlara veda edip gitmişlerdi. Aslında Kaveh Cynolarda takılmaya niyetliydi ancak Haitham onu neredeyse döverek ikna etmeyi başarmıştı.
Kaveh ve Haitham ikilisi kendi arabalarına bindiklerinde şoför koltuğundaki gümüş saçlı Kaveh'in sırtına okkalı bir şekilde vurmuştu. Bu vuruş Kaveh'in acıyla inlemesine neden olmuştu ancak Haitham onu pek de takmadı. "Sana önemli bir işimiz olduğunu söylememe rağmen hâlâ hangi kafayla Cynolarla takılacağını söylüyorsun Kaveh?" Kaveh yüzünü buruşturup karşılık verdi. "Ya ne bileyim? Sen hallederdin."
"Ben hallederdim, öyle mi? Kaveh evlat edinmeye gidiyoruz, her şey hazır. Senin beleşçi kişiliğini doyurmanı bekleyemez kimse." Kaveh sırtındaki sızıdan kurtulmuş olacak ki emniyet kemerini bağlıyordu. "İyi sür de gidelim o zaman." Haitham bıkkın bir nefes verdiğinde anahtarı çevirdi ve arabayı çalıştırdı. Yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra oldukça modern görünümlü bir yetimhaneye varmışlardı. Her ne kadar yola çıkmadan önce atışsalar da şimdi ikisi de çok heyecanlıydı. Haitham geniş ve hızlı adımlarla yetimhaneye girerken Kaveh de hemen arkasından ona yetişmeye çalışıyordu.
İkili içeri girdiğinde bir süre etrafa göz gezdirdiler. Hem renkli kapılar ve duvarlar hem duvardaki süslemeler hem de sempatik kıyafetler giyen görevliler gözlerine ilişince ikisi de görebilecekleri en iyi yetimhaneye geldiklerini fark etti. Olması gerektiği gibi içeri girdiğinizde size verecek ilk izlenim yuvaydı.
"Bay Haitham ve Bay Kaveh siz misiniz?" Kendilerine doğru ilerleyen kahve saçlı esmer bir kadın sıcacık bir gülümseme ile iki adama bakıyordu. Sert yüz hatları vardı ancak buna rağmen papatyalı bir bluz ve siyah bir kot pantalonla oldukça sevecen görünüyordu. Haitham kadın kendi yanlarına vardığına onu başıyla onaylayınca kadın devam etti. "Ben Dehya. Gelin sizi Nahida'nın yanına götüreyim, bugün geleceğinizi öğrendiğinde nasıl sevindiğini kendi gözlerinizle görmeliydiniz." İkisi da Dehya'nın cümlesine karşılık gülümsemişti.
Dehya onları gök mavisi renkli bir kapının önüne getirdi. "Ben içeri girmeyeyim. Nahida ve evlat edinme sürecinde size yardımcı olan kişi içeride. Evrak işlerini beraber halldeceksiniz." Kaveh sağ eli ile kapının kolunu indirirken sol elini de göğsüne yerleştirdi ve Dehya'ya "Teşekkürler Bayan Dehya. İyi günler dileriz." dediğinde Dehya onlara gülümseyerek veda etti. Kaveh de Haitham'ı alıp içeri girdi.
İçeri girdiklerinde rastgele renklerle dolu koltukta oturan Nahida ve Scaramouche sohbet ediyorlardı. Scaramouche, tıpki Dehya'nın dediğu gibi evlat edinme sürecinde Kaveh ve Haitham'a yardım eden kişiydi. Kendisi Nahida ile arasına özer bir bağ olduğunu düşündüğünden bu duruumla kendisi ilgilenmek istemişti.
Nahida kapıdan içeri giren Kaveh ve Haitham'ı gördüğünde koltuktan atlamış ve ikisine de uzun uzun sarılmıştı. Collei'den birkaç yaş küçüktü ancak yaşına göre olağanüstü bir zekası vardı. Scaramouche da iksini gördüğünde Nahida ile eş zamanlı olarak koltuktan kalkmış ve bir şeylerden rahatsız olduğu belli bir ifadeyle ikisinin yanına gitmişti.
Sadece kuru bir merhabadan sonra odada bulunan beyaz masanın üzerindeki kalemlikten tükenmez bir kalem alıp belgelerle birlikte ikiliye uzattı. Nahida dışındaki kişilere karşı her zaman ciddi ve soğuktu ancak bugün üzerinde daha da ağır bir hava vardı. Nahida'nın gidişine üzülüyordu elbette. Nahida henüz bebekken yetimhaneye gelmişti ve kendisi büyütmüştü Nahida'yı, kız kardeşi gibiydi.
Haitham ve Kaveh birkaç dakika içinde tüm belgeleri imzaladıktan sonra Scaramouche belgeleri topladı ve föy dosyalardan birine koydu.
Ardından ikisine de iyice yaklaştı ve Nahida'nın duyamayacağından emin olduğu bir sesle tehditkar bir şekilde konuştu. "Ona iyi bakın. Yoksa polisten önce bizzat ben hallederim işinizi."
neredeyse 1000 kelime olmus neeeyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
searching for a mom | cynonari
FanfictionAnneler Günü'nde yaşananlardan sonra Cyno, kızı Collei için bir "anne" arayışına girmişti. - s: 29.01.2023 f: 12.06.2023