Selvi elindeki pahalı kumaştan dikilmiş; yeşil kadife elbiseyi hayranlıkla inceleyip benim diyebildiği dolabın kendisi için ayrılan kısmına dikkatle katlayarak koydu
Gözleri yan tarafta sıra sıra dizilmiş gömlekleri bulunca elleri kendisinden bağımsız kareli kahverengi keten gömleği buldu. Gömleğin yumuşak dokusu parmaklarının karıncalanmasına sebebiyet verirken çekinerek başını yaklaştırıp kendisini mest eden kokuyu içine çekti. Ciğerleri soluduğu koku ile bayram ederken küt küt atan kalbinin tatlı hissiyatı ile gülümsedi. Gün geçtikçe içini ısıtıp yaralı yüreğini saran duygular ile kocasına çekiliyor, farkında olmadan daha çok yaklaşıyordu kocasına geleceği saatleri iple çekiyor sıcak kahvelerinde kendisini gördükçe yüzü gülüyordu.
Vakit öğleni bulurken ev ahalisinin evde olmamasının verdiği boşlukta evi toparlayıp işini görüp akşam için yemeği hazır etmişti şimdi ise kocasıyla paylaştığı odalarında ikisinin kokusunun sindiği yatakta oturmuş göğsüne bastırdığı gömleği kokluyordu.
kulağında kocasının tatlı sesiyle kendisine söylediği sözler varken aklı karışıktı. Mehmet bir gün giysin diye bir gelinlik bir de kendisine bıraktığı kocalık vasfı ile Selvi'yi baş başa bırakmış usulca beklemeye koyulmuştu.
Selvi titreyen gözlerini yumup gömleği biraz daha göğsüne bastırdı. Gözlerinin önüne gelen yere göğe sığdıramadığı kahve gözlerin sahibi adam kendisine yürek titreten bakışlarla bakarken uykuya daldı.
-----------
Hava kararmaya başlarken son müşterisini gönderen Mehmet derin bir soluk verip fotoğraf makinesini elinden bırakıp çıkmaya hazırlanırken kapı gıcırtılı bir sesle açılıp içeriye dışarıdaki soğuğa rağmen hatlarını sergilemekten çekinmeyen Nesrin girip kapıyı örttü.
-Ah! Seni burada görmek ne hoş sevgilim! diyerek şuh bir eda ile önü açık kürkünü sıyırıp çıkmaya hazırlanan Mehmet'in sert bakışlarına aldırmadan müthiş bir çalım ve eda ile yanına yaklaşıp;
-Ah canım sevgilim senin bu sert bakışlarını öyle özledim ki..Bu sert halini en çok görmeyi istediğim yeri biliyorsun..! Bu müthiş bir zevk sevgilim
Nesrin kırmızı rj ile renklendirdiği dudaklarını Mehmet'in boynuna değirdirmeden evvel ellerini boynuna sardı.
Mehmet ruhunu saran ikilem ile olduğu yerde kaskatı kesilmişti. Bedeni oldu olası Nesrinin kadınsı cazibesine karşı koyamamıştı. Kalbi ise bu vaziyete karşıydı. Evde bir karısı vardı. Bedenine sürtünen yumuşak hatların tesirine girmek üzereyken gözleri çok kısa bir an titreyerek kapandı. kapalı gözlerinin ardına ilişen ürkek bakışlı yeşil gözler düştüğü riyadan çıkarıp sarsarken boynuna temas etmek üzere olan dudaklara müsaade etmeden elleri Nesrinin kadınsı bedenini tuttuğu gibi kendinden uzaklaştırdı.
Nesrinin mavi gözleri şaşkınlıkla açılıp boyalı dudaklarını şişerek aralanırken sarı saçlarını savurup;
'Duyduklarımı doğru mu yani! hayatına giren o köy peyniri yüzünden sana sunduklarımı geri mi çevireceksin'
Mehmet sükûnetini bozup hiddetle;
'Destur de Nesrin senin haddine mi düştü benim nikahımdaki kadına fütursuzca hakaret etmek! Senin sunduğun bir kaç dakikalık zevk karımın yaşattığı huzurla ölçüşemez haddini bil! Ne yaşadıysak geçmişte kaldı.'
Nesrin ilk kez tanıklık ettiği hiddetli hali ile bozguna uğrasa da bozuntuya vermeden bir kaç adım da aralarındaki mesafeyi kapatıp;
'Unutmak mı! Sana o anıları tek tek hatırlatacağım sevgilim. Şimdilik gidiyorum ama tekrar görüşeceğiz.'
Mehmet işve ile kaçlarını sallayarak yürüyen kadın çıkarken pişmanlık ile baktı ardından.
Babasının defalarca ikaz ettiği şeyler bir tokat gibi yüzüne çarpıyordu. Nesrin kasabadan zengin adamlarla düşüp kalkan kendisine de kancayı takan dul bir kadındı. Eskiden kendisine gelmesi geçirdikleri haz dolu zamanlar kıymetli geliyorken şuan yerin dibine girmesine sebebiyet veriyordu.
yüreği pişmanlık ile çırpınırken aklına karısı geldi. Geceleri yanında uyuyan bir gölge gibi onu takip eden ürkek bakışlı karısı..O küçük bedene öyle alışmıştı ki.. Farkında bile değildi işte iki saat erken çıkıyor hiç bir yere uğramadan evinin yolunu tutuyordu. Önceleri muhabbet ettiği kadınlarla görüşmeyi kesmiş, onu eve gitmekten alı koyan arkadaşlarıyla arasına mesafe koymuştu.
İçinde farklı bir ızdırap kalbinde anlamlanıramadığı bir ağırlık vardı eve giderken.
Yine erken çıkmış insanın içini titreten soğuğa aldırmadan evinin yolunu tutmuştu.
Sabah babası annesiyle eski bir arkadaşlarına gideceklerini söylemişti. Hatrına gelen ile yüzünde bir gülümseme oluştu.
iki kez çaldığı kapı açılmayınca korkuyla elini paltosunun cebine atıp çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdiğinde meraklı bakışları Selviyi ararken evdeki sessizlik ile irkilip bakmadığı tek oda olan kendi odalarına girdi.
Gördüğü görüntü ile gözleri dolarken titreyen elleri yumruk oldu.
Nasıl bir heyecandı hissettiği? içini kaplayan sevgi miydi yoksa merhamet mi?
büyük yatakta cenin pozisyonun da uyuyan karısının göğsüne bastırdığı gömleğine hayret ile baktı. Turuncu saçları yastığa dökülmüş narin boynunu gizlemişti.
Mehmet gözlerini kırpmadan seyretti bu görüntüyü odayı saran karısının kokusunu içine çekti farkında olmadan adımladı karısının yanına çöktüğü yatakta aralık dudaklarının arasından nefes alıp veren kadına baktı hayranlıkla güzel yüzü huzur ile gevşemişti.
Mehmet o an geçmişini unuttu. Gaflete kapılıp yalancı bir bahar yaşadığı zamanları geride bıraktı. Tam olarak bu andaydı dışarıda fırtınanın koptuğu onun içinde ise yangınların yaşadığı efsunlu bir anda..
'Ne yapıyorsun bana böyle küçük kadın. Nasıl bir efsun bu içimi yakan' dedi fısıltıyla
Selvi tatlı bir rüyaya kapılmış kulağını şenlendiren tatlı sesin tesirine bırakmıştı kendisini.
Mehmet iyice sokuldu Selvi'ye karısının aldığı nefes yüzünü okşayacak içini hoş edecek kadar yakınındaydı.
Selvi'nin açılan gözleri ile ne yapacağını bilemeden baktı Mehmet
Oysa işini bilirdi Mehmet özellikle mevzu bahis kadınlar ise
Selvi hızlanan yüreğinin sesiyle bozguna uğramış sıcak kahvelere bakarken kendinden geçmişti içini kaplayan heyecanın tesiri ise soluduğu koku ile bertaraf olmuştu.
Yüreğine saplanan acıya anlam veremezken gözleri doldu. Kendisine parlayan gözlerle bakan adama bakmak ilk kez acı verdi o an kendisinde bulduğu güç ile kocasını üzerinden iteleyip yataktan kalktı. Mehmet'e bir kez bile bakmayıp yaşlarla dolan gözlerini serbest bıraktı.
Titreyen elleri ile açtığı banyonun kapısını açıp içeriye girdi elleri hissettiği acı ile kalbini bulurken göz yaşları yüzünü yıkadı.
İçine işleyen yere göğe sığdıramadığı kocasının kokusunun yanına başka bir kadının kokusu eklenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİYİ SEVEMEZSİN
Roman d'amourDur! Duyduğum sert sese aldırmadan dolan gözlerimi serbest bırakıp yürümeye devam ettim. 'O küçük aklından ne geçiyorsa unut! Benden sana yar olmaz' dedi acımasızca 'Varsın olmasın.. Ben seni gökyüzüme sığdırdım'dedim mavilerine bakarken. Gözleri...