Bölüm 62: Rahatlama

4 2 0
                                    

Onur elinde biletlerle nihayet geldiğinde biz çoktan eski yerlerimizi almıştık. Kasıla kasıla yürümesi midemi bulandırıyordu. İğrenç hareketleri yetmezmiş gibi bir de gözünü benden bir an olsun ayırmadı. Ayırmasın bakalım, az sonra onu tokat manyağı yapacaktım.

Her şeyi bıraktığı gibi görünce Koray'la kısaca konuşup yanıma geldi. Oturduğum sandalyenin önünde diz çöküp elindeki biletleri çok matah bir şeymiş gibi salladı.

"Paris!" Gözlerini kocaman açtı. "Benimle Fransa'ya gelir misiniz matmazel?"

Tam o sırada Koraycığım Onur'un kafasına beyzbol sopasıyla vurunca o kocaman açılmış gözlerinin feri söndü ve önümde yere düştü.

"Hay yaşa Koray Abi! Biraz daha konuşsaydı suratına kusacaktım."

Adamlar Onur'u bağlayıp arabaya götürürken artık bizim de gitme zamanımız gelmişti. Hepimiz savaştan çıkmış gibi görünüyorduk ve birbirimize tutunarak güç bela ilerleyebildik. Karnım çok fena acıkmıştı ve acilen tuvalete gitmeliydim. Bu yüzden Koray Bey'in teklifini geri çevirmedim ve bizi eve bırakmalarına müsaade ettim.

Rüzgar arabada yanıma yerleşirken hemen elimi tuttu.

"Kızım sen manyak mısın ne diye muhatap oluyorsun mafyalarla?"

"Buna iş birliği denir cicim. Ayrıca şu elini çeker misin? Fırsattan istifade çakma Romeo'luğunu unutturduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun."

"Nasıl yani? Beni hâlâ affetmedin mi? Onca şeyden sonra bile mi?" Elimi alıp kalbinin üzerine koydu. Yavru köpek bakışlarıyla yüzümü inceliyordu. "Bak, burası çok acıyor."

"Edebiyat yapma Rüzgar, adamlar vurduğu için acıyor orası."

"Sen sadece duygusal anlarda Juliet'sin. Onun haricinde bir kalpsize dönüşüyorsun."

"Sen de bir bebek gibisin!" deyince dudak büküp kafasını başka yöne çevirdi. Gülümsedim ve eve gittiğimizde onu nasıl tedavi edeceğimi düşünmeye başladım.

Hep birlikte Rüzgar'ın evinde toplanmıştık. İlk önce 8 tane pizza siparişi verdik.

"Kelle başına bir tane büyük boy söylüyorum ona göre kimse benim pizzama bulaşmasın." dediğimde Rüzgar yine birazcık ürktü.

"Aşkım o kadar pizzayı nasıl yiyeceksin?"

"Aş- aşkım mı?" Yalandan ayılıp bayıldım.

"Ah kalbim!" derken sandalyeden jöle gibi yere kayıyordum. Sercan bize bakıp yüzünü buruşturdu.

"Yetişkin bir iguana sevgilisine cilve yapıyor." deyince masanın üzerindeki kalemleri kafasına fırlattım.

"Bu kitapta neden hep ben dayak yiyorum ya?"

"Senin kaderin bu canım."

Efe işi çıktığını söyleyip ısrarla gitmek isteyince ne yaptıysak onu durduramadık. Rüzgar'la sıkı fıkı olduğum bir ortamda durmak istememesini anlıyordum ama onun da pansuman yaptırması gerekiyordu ve onu bu halde göndermek hiç içime sinmedi. Yine de kapıdan çıktığında kendi kendime hayallere daldım ve güzel bir hemşire kendisini tedavi ederken ona aşık olmasını diledim.

Kaan'ın karşıdaki eczaneden alıp getirdiği tüm o ilaçlara, yara bantlarına ve gazlı bezlere baktım.

"Gazlı bez? Güzel kardeşim kimseyi ameliyat etmeyeceğiz biliyorsun değil mi?" Kaan'ın yüzü düşünce patavatsız Sercan'ı sertçe dürttüm. Söyledikleri her zaman çok doğruydu fakat aynı zamanda iğneleyici ve çoğu zaman kırıcıydı.

"Olsun canım, her türlü kullanırız biz onu. Gel bakalım koca bebek, alnına gazlı bez basalım." Rüzgar'ı kolundan tutup köşedeki koltuğa oturttum.

"Tamam." dedim kelimenin sonunu uzatarak. "Öncelikle yarayı temizlememiz gerekiyor. Şu pamuğu şöyle alalım , şuna bandıralım, evet... Acımayacak. Korkma." Dudaklarından kısık bir inilti çıkınca pamuğu geri çektim. "Tamam, belki biraz acıyabilir. Ama sen böyle yaparsan ben nasıl temizleyeceğim burayı?"

Kendisi oturuyordu ve ben ayaktaydım, Rüzgar durur mu, hemen fırsattan istifade edip elini belime sardı.

"Bu şartlar altında çalışamam beyefendi. Laubali tavırlara cevabımız nettir. Alın, kendiniz yapın pansumanınızı."

Yüzünde o çok sevdiğim yaramaz ifadeyle bana baktı. Gözleri neşeyle parıldıyordu.

"Cephede yaralanan bir askeri böylece göz ardı etmeniz hiç hoş bir davranış değil hemşire hanım. Sizi kınıyor ve çok kırıldığımı belirtmek istiyorum..."

"Tamam tamam, ağlama." Ses tonumun alaycı olmasını istemiştim ama dudaklarımdan dökülen kelimeler düşündüğümden çok daha naif ve titrekti. Yüzündeki her bir yara, sanki yüreğimden koparılmış bir parçaydı. Yarıklardan süzülen kan göğsüme akıyordu ve anladım ki sevgilinin acı çektiğini görmek dünyanın en berbat hissiydi. Eğilip karışmış saçlarının tepesine şefkat ve aşk dolu bir öpücük kondurdum. Birbirimize ilk defa bu kadar duygu dolu sarılmıştık.

Çakma gazilerle ilgilenme faslı bittikten sonra pizzalar da gelmişti ve birer bardak daha kola almak için kızlarla Amerikan tarzı mutfakta buluşmuştuk. Tezgaha dayanıp olup bitenler hakkında konuşmaya başladık.

"Kızlar, Çınar'ı daha önce hiç böyle görmemiştim." Yeliz tırnaklarıyla oynuyor ve etrafa kaçamak bakışlar fırlatıyordu.

"Nasıl yani? Yoksa dayak yediği için üzüldün mü?" dedim manalı manalı.

"Hayır, öyle değil. Yani tabii ki üzüldüm ama asıl mesele, onu hiç... bir erkek olarak görmemiştim."

Gamze ile kaşlarımız aynı şiddette havaya kalktı.

"Hep laylaylom gezen bir tipti. Ama istediğinde ciddi, mantıklı ve hatta korumacı olabildiğini bilmiyordum."

"Belki de sen farklı bakmışsındır, olamaz mı?" dedi Gamze. Ama bilmediği bir şey vardı, Çınar'ı bizim kadar iyi tanımıyordu.

"Yeliz haklı." dedim bilgiç bilgiç başımı sallayıp. "Çınar laubali biridir. Öyleymiş gibi davranır diyemem çünkü o neyse odur. Daha doğrusu eskiden öyleydi. Son zamanlarda karşımızda çok daha farklı bir Çınar var. Sosyal medya fenomeni, kızların sevgilisi, tatlı Çınar olmaktan çıkıp sorumluluk alan ve bir şeylerin farkında olan birine dönüşmüş." Elimi Yeliz'in koluna koyup desteğimi beden dilimle de ifade etmeye çalıştım. "Bence onu sen değiştirdin, Yeliz. Sana olan aşkı onu olgunlaştırdı."

"Benim sevdiğim kimliğe mi bürünmeye çalışıyor yani?"

"Bilmiyorum tatlım ama ona her ne yaptıysan çok iyi olmuş. Bence sen de onun bu çabasını takdir etmelisin. En azından ona olan duyguların hakkında tekrar düşünemez misin?"

Yeliz başını olumlu anlamda sallayıp elimi tuttu. Gözlerinden minnettarlığı okuyabiliyordum. Çınar'ın olumlu anlamda bu denli değişmesinin sebebini biraz da Rüzgar'a bağlıyordum ama bunu ona söylemedim. Abisiyle iletişime geçtikten sonra çok daha sevgi dolu ve ağır başlı biri olduğu inkar edilemez bir gerçekti. Rol modelinin kim olduğu ortadaydı ve bu yüzden Rüzgar'la gurur duydum. Hepimiz kendi sevdiceğimize bakarken Gamze derin bir iç çekti.

"Keşke Sercan da biraz benim istediğim gibi biri olmaya çalışsa."

İki dilimin arasına üçüncüyü koyup dürüm yapan Sercan'a bakarken yüzümü buruşturdum. Yeliz de benimle aynı tepkiyi verdi ve kusuyormuş gibi yaptı. Gamze ise onun bu saçma hareketine gülmüştü.

"Belki de Sercan'ın kendisi senin istediğin kişidir." Göz kırptım ve ağzına kadar dolu bardakları alıp içeri götürdüm. Rüzgar'ın yanındaki yerimi alırken küçük bir test yapmaya karar verdim.

"Aslında iyi fikirmiş! Ben de deneyeceğim." dedim ve kocaman bir pizza dürümü yapıp onu yerken Rüzgar'ın bana nasıl da gülümsediğini izledim...

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin