Bölüm 63: Yaz Rüyası

12 2 3
                                    

Tüm bu olaylardan haftalar sonra, serin bir cumartesi gecesiydi.

Yaz tüm canlılığı ve sıcaklığıyla gelmek üzereydi. Son yayınladığım hikayelerden sonra birkaç yayınevinden teklif almıştım. Öykülerimi basmak istiyorlardı. Ama ben yalnızca kafamı dağıtmak için yazmış olduğum denemeleri değil de çok daha özel bir romanı raflarda görmek istiyordum. Bu yüzden anlaştığım yayınevine elimde yepyeni ve ses getirecek bir proje olduğunu söyledim. Sanal Romeo ve Juliet'i duyduklarında heyecanla benden gelecek mesajı beklemeye başladılar.

Rüzgar'a gelince... Onu henüz affetmiş değildim. Bir yandan haziran ayı tüm coşkusuyla kapıdaydı, yazlığa gittiğimizde ne yapacaktım? Proje istediğim gibi olacak mıydı acaba? Kendime yeterince güvenmediğim zamanlar oluyordu. Kafamda onlarca soru birbirine çarparak dolanırken gözüme bir mesaj ilişti. O anda zihnimdeki tüm karmaşa, yerini huzur dolu bir sessizliğe bıraktı. Şimdi yalnızca neşeli kuş cıvıltıları duyuyordum.

Romeo_07: İyi geceler hanımefendi. Ne kadar hoş bir akşam, öyle değil mi?

Romeo'm geri dönmüştü! Yıllar önce bıraktığım yerde, mesaj kutumda basit bir cümledeydi. O bildirimi görmeyi ne kadar özlediğimi o ana kadar tahmin bile edemezdim. Mesaja tıkladığımda anın gerçekliğini teyit etmek için sayfayı defalarca yeniledim. Hâlâ oradaydı.

Romeo'm bana yeniden yazmıştı.

Nihayet o güzel ruha yeniden bürünmüştü.

Gözyaşlarım klavyeye damlıyordu ve o anın oldukça romantik olduğunu düşündüm. Sevgiliden geç de olsa gelen bir mesaja gözyaşlarım eşliğinde cevap veriyordum. Parmaklarımın titremesine engel olamadım...

Pixie: İyi geceler sevgili Romeo. Havanın kokusu gerçekten çok güzel.

Romeo_07: Havanın bir kokusu olduğunu sizin sayenizde öğrendim. Bundan böyle sık sık o güzel kokuyu içime çekeceğim, belki sizin naif ruhunuzdan izler taşıyordur da bir parçanızı bana getirir diye...

Pixie: Ruhumun parçalara ayrıldığını sanıyorsanız feci hâlde yanılıyorsunuz. Zira kendisi sapasağlam ve tek parça bir hâlde duruyor.

Romeo_07: Ah, şimdi fark ettim. Ruhunuz parmaklarınızın ucundan süzülüp kelimelerinize akıyor. Sanırım kendisi bir parça telaş ve özlem içinde.

Pixie: Özlediğim bazı şeyler var, evet. Eski bir dosta yeniden kavuşmanın verdiği heyecan da denebilir buna.

Romeo_07: Bu hissi çok iyi açıklayan bir yazar tanıyorum. Dilerseniz sizinle birkaç mısrasını paylaşmak isterim.

Ve böylece, sabah 7'ye kadar sürecek bir konuşma başlamış oldu ve bu süre içinde kendimi bir kez bile uykulu veya bıkkın hissetmedim.

Pixie: Sizinle yeniden görüşmek olağanüstü bir mutluluktu. Dilerim, umut verip sonra aniden kaybolan havai fişekleri gibi bir kez daha çekip gitmezsiniz. Gökyüzüm sizin ışığınızdan mahrum kaldığında iç karartıcı ve ürkütücü oluyor. Bir kez daha soğuk yatağıma yalnızlık ve özlem duygularıyla girmek istemem.

Romeo_07: Seni böylesine derin bir karanlığa attığımı, kendi çukuruma düşünce fark ettim. Seni yıllarca bir başına bırakırken ben hergün seninleydim ve seni yeniden sevdim. İnan bilseydim böyle bir aptallığı asla yapmazdım. Artık hatamı anladım ve cezamı en ağır şekilde çektim, o yüzden yalvarırım artık beni sensiz bırakma. Juliet'im olmadan geçen her gün ızdırap dolu ve ben yoruldum. Yalnız kalmaktan ölümüne bunaldım. Tek istediğim sensin, başka hiçbir şey umrumda değil.

Ağlıyordum. Rüzgar'ın kalbinin güzelliğine, ev gibi hissetirmesine ağlıyordum.

Onunla konuşurken bir yere ait hissediyordum. Eksik parçamı bulmuşum gibi... Sanki bundan böyle o, uzuvlarımdan birine dönüşmüş gibi...

Kalbim olmuş gibi.

Onsuz yaşayamayacağımı anlamıştım, özellikle son konuştuğumuz gece bunu iyice idrak ettim. Daha fazla sevgisiz ve savruk bir hayat istemiyordum.

Tek istediğim oydu. Tıpkı onun da beni istediği gibi.

Mesajına cevap vermeden alelacele evden çıktım. Ne bir ceket aldım üstüme ne de aynada bir kez olsun dönüp kendime baktım. Sadece çıktım ve ayaklarımın beni karşı apartmana sürüklemesine izin verdim. Merdivenlerde az kalsın düşecek olmam önemsizdi. Bir saniye daha onu görmemeye dayanamazdım. Hem de sadece bir kapı ötemde olduğunu bilerek...

İçimden kapıyı deli gibi yumruklamak gelse de sakince zile bastım. Rüzgar, içimde kopan fırtınaları dindiriyordu. Sadece onu düşünmek bile kafamdaki milyonlarca anlamsız şeyi kolayca bir araya getiriyor ve bir süre sonra hoş bir melodi kulaklarımda çınlıyordu.

Kapı yavaşça açıldığında yüzündeki yabancı ifadenin nasıl da yumuşadığını ve az önce sıkıca birbirine bastırılmış dudakların nasıl da huzurlu bir gülümsmeyle gevşediğini görünce, boynuna atlamadan önce yüzünü biraz daha incelemem gerektiğini hissettim. Gece boyunca bir an bile konuşmayı kesmediğimiz için ekrana bakmaktan gözleri kızarmış, sürekli yatmaktan saçları dağılmıştı. Uyku, sakince akmakta olan bir dere misali yüz hatlarını ele geçirmeye başlamış ve bu mahmurluk ona ayrı bir hava katmıştı. O an karşımda dünyanın en tatlı şeyi ve en güvenilir limanı duruyor gibi hissettim.

"Günaydın." dedim parmak uçlarımda yükselip. Ellerimi arkamda birleştirmiş, kocaman gülümsüyordum. Sana geldim, diyordum. Tüm benliğimle; ruhum, kalbim, zihnim, hayallerim, tüm coşkulu ve hüzünlü düşüncelerimle kapındayım ve deli gibi mutluyum!

"Günaydın güzeller güzelim." Yanağıma düşen bir tutam saçı naifçe kulağımın arkasına koydu ve beni o tanıdık huzurla sakince kendine çekti. Sevgi dolu bakan gözlerinden daha sıcak bir şey olamaz diye düşünürken beni kollarının arasına aldığında asıl yuvamın burası olduğunu hissettim.

Rüzgar güven veren, huzur dolu, sıcak bir kucaktı benim için. Yuvamdı.

Güzel elleri saçlarımda dolaşırken ben de kulağımı tam kalbinin üzerine koydum. Böylece, yıllar önce o yağmurlu güne geri döndüm. Gecenin karanlığı üstümüze çökmüşken koca ormanda yapayalnızdık. Yanağıma değen damlaları anımsadım. Uyku ile uyanıklık arasında bir hâldeyken kubbe gibi üzerime kapanan bir karaltı hissetmiş, tanıdık bir koku duymuştum. Tıpkı şu an Rüzgar'a sarılırken tüm hücrelerimi kaplayan o güzel koku gibi. Birden geri çekildim ve ellerim hâlâ belindeyken hüzünlü gözlerle ona baktım.

"O gün beni yağmurdan korumak için kendini feda ettin değil mi? Rüya görüyorum sanmıştım, meğer senmişsin... O koku, o müzik-"

"O gün yaşananlar tatlı bir yaz rüyasıydı. Seni uyurken izlemenin dünyanın en güzel şeyi olduğuna o zaman karar verdim."

"İşte bu!" dedim kendimi kollarından kurtarıp. Etrafımda birkaç kere dönüp çığlık attım.

"Buldun!" dedim neşeyle ona tekrar sarılmadan önce. "Kitabın ismini buldun!"

Yaz RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin