Sınır

58 7 0
                                    

Kolumun yere çarpmasıyla bilincim bir anda açıldı.Bir perde gibi ağırca açabildiğim gözlerim kolumun acısıyla yuvalarından firladı , daha bunu idrak edemeden vücudum iki el tarafından zorla havaya kaldırıldı.Tam gözümün ortasına yemiş olduğum yumrukla bu sefer yüzüm ahşap parkeye yapıştı ama bu yüzümde beton etkisi yarattı.Ne olduğunu idrak edemiyordum,zaman algım yok olmuştu bu odada ne aradığım neden yarı çıplak oluşum ve düşünmemi engelleyen yumruk darbeleri. Vücudumu kaldırıp bir oradan bir oraya atıyordu.Yerlere damlayan kanın neremden
geldiğini bile kestiremiyordum.
Kulaklarımda onun ağzından hiç duymadığım küfürler ve hakaretler

'Neden , ne oldu ? Ben ne yaptım? '

Yatak odasından salona sürüklenişim bir duvara , bir yere çarpıyordu kafam ve artık kendimi korumam gerektiğini idrak etmem.Başımı ellerimin arasına alıp kendimi korumaya çalışmam. Cenin pozisyonuna geçip bir C olup iç organlarımı koruma isteğim ve küçülmem küçülmem... Duyduğum hakaretlerin onun ağzına yakışmaması

"Seni sefil ! Sana acıyıp da insan gibi davranan beynimi siksinler !"

"Sen kimsin orospu çocuğu , kimsin sen ne arıyorsun yatağımda!"

"Sikilmek için yer mi arıyordun?"

Kulaklarımı kapamaya çalışsam da , değil kulağıma beynimin her hücresinde algıladığım sevdiğimi düşündüğüm adamın ağzından çıkanlar.

Yumrukları yetmeyince tekmelerine maruz kalmıştım, elimin koruyamadığı mideme göğsüme, kalçalarıma inen tekmeler .Dilimi yutmuştum sanki ağzımdan tek bir sese benzer bir şey çıkmıyordu.
Biraz durunca ne olduğunu anlamadan sadece acısını hissettiğim kolumdan tutularak sürüklendiğim, açılan kapı sesi ve hınçla gövdemin iktirilmesi merdivenlerden aşağıya yuvarlanmam.Elimle bir basamağı zar zor tutup kendimi frenleyip düşüşümü yavaşlattım.Dışarıya çıktığım gibi hissettiğim soğuk öyle ki her çıkanı anında buza çevirir gibi .Tekrar kapı açılıp da suratıma fırlatılan telefon

-"Şimdi siktir ol git hayatımdan"

Son anda düşmekten kurtardığım telefonum.
Vücudum dengesini kaybedip bir kaç basamak daha yuvarlanıp tam sol kolumun üzerine sertçe düşüyorum Bir ağrı ama kopmuş gibi tüm vücudumun hissettiği bayılma hissi.Bahçeye inen merdivenlerin ortasındayım bir basamakta bütün vücudum kücülüp unufak oluyorum üzerimde bir atlet altımda baksırım,çıplak sayılacak durumdayım dün gece evde tek başıma olduğum için çok içtiğimi biliyorum doğum günümdü mutsuzdum başım çatlıyor rüyada olduğumu varsayıyorum, bu yaşananlar gerçek olamaz! Utanma hissiyle bacaklarımı iyice çekiyorum karnıma titriyorum mont üzerimdeyken bile üşüdüğüm sokakta bu halde ne kadar durabilirim.Yüzümün neresinden geldiğini bilemediğim kanlar ve şişlik hissi dudaklarımın üst üste gelemeyecek şekilde şişmesi.Ne kadar durdum bu durumda, beynimdeki uğultu vücudumdaki titreme gerçeklik algım kayboldu
Beklemem, beni burada bu halde bırakamaz diyorum ,çıplağım,üşüyorum,
hayır beni burada böyle bırakamaz birazdan siniri geçer ve beni içeri alır, yok saatler geçiyor kolumda tarif edilemez bir ağrı çaresizlikle elime aldığım telefon, uzun süredir tuşlamadığım numaralar , telefonun ardında hayal meyal duyduğum ses soluğum bitmesin diyorum kendimi zorlayarak karşımdakinin ne dediğini bile duymadan sessiz çaresiz titrek bir ses

"Lütfen söylediğim adrese gelir misin? Gelirken kıyafet getir lütfen bahçe kapısından gir merdivenlerde olacağım"

Yüzüme yanaklarıma vuran bir sıcaklık vardı.Burnumda ise hafif ter kokusu ile fokurtularini duyduğum bir ıhlamur kokusu bulunduğum havasız ortamın üstünü bastırır gibiydi ıhlamur kokusu .Gözlerim birbirine yapıstırılmıştı sanki zorlukla aralandığında kendimi duvarları islerle dolmuş küçük bir şömineye andırır bir ocağın başında buldum.Ateşin üzerine körlenmesine yerleştirilmiş mavi renkli bir çaydanlık. Neredeydim?
Küçücük bir oda , oda mı mutfak mı belli değil ikisi de . Başımı kaldırmaya çalışırken öyle canım acıyor , kocaman ofluyorum.Bir kadın telaşla yanımda belirip yüzüme bakıyor.Kırklarının üzerinde yüzündeki uzun burnu dikkatimi çekiyor, şekilsiz
incecik ağzı ve hiç bakım görmemiş kırış kırış cildi.Ağzını açıp bir şey diyor ama konuşmaya çalıştıkça ağzı yamuluyor söylediği her şey anlaşılmaz dilsiz desem dilsiz değil , ama mümkün değil ne dediği anlaşılsın.Yine son kelimeyi anlıyorum Faysal diyor ve her şey bir film şeridi gibi geçiyor, bahçede duruşum, korkum, titreyişim gerisi yok.Telefonda zar zor konuştuğumu hatırlıyorum devamı yok.Ağzım o kadar kurumuş ki çatlamış dudaklarımı su demek için aralıyorum.Aynı anda içeriye tanıdığım yüz giriyor ince uzun boyu bir gram yağ yok sanki kemik torbası. Sarı düz saçlarının aralarına atılmış daha açık sarılar uzatılmış , omuzlarına kadar dokunuyor.Beni görünce yeşil gözlerini kısıp acıyla gülümsemesi ,yanıma geliyor bir çırpıda eğiliyor belliki bir yer yatağındayım zar zor ağzımdan çıkarabildiğim

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin