Beş hafta geldi geçti tatilin başından bu yana. Kalan bu son hafta'da annemler, anneannemler ve kuzenlerimle de bol bol eğlendik. Köye gittik, yaylaya çıktık eski günleri özlemişim, eski'nin herşeyi o kadar huzurlu ve güzel ki..
Bence sene ortası kışın gelmeli buralara, bu mutluluğu hep birlikte klimanın altında değil de sıcak bir sobanın etrafında toplandığımız günlerde tadmalı.Gün dönme vakti olunca, bizi her zaman'ki gibi bir hüzün kaplamıştı. Oysaki, geceden herkes bizi uğurlamaya geldiğinde içimizdeki mutluluk yüzümüze ne kadar da çok yansımıştı, şen kahkahalar'la dolmuştu gecemiz. Şimdi ise sabahın bir köründe geldiğimiz havaalanında içimizdeki burukluk aynı şekilde yüzümüze yansımıştı. Her ne kadar abim ve ablama kavuşmak olsa'da bu yolculuğun diğer tarafında, insanın ailesinin yarısını ardında bırakması zordu.
Vay be ne tatildi ama, o kadar farklı bir bir buçuk ay geçirdim ki sanki her haftasının benim için bambaşka önemi vardı. Kaderimde bunları yaşamak da varmış.
Gidişim başka, dönüşüm bambaşka.
Şu beş haftalık süreç içerisinde oturup doğru düzgün konuşamamıştık annemlerle, ama emin olun yolculuk boyunca o farkı kapatma fırsatını kaçırmadık, o bana anlattı ben ona, susmadık desek yeridir.Havaalanında bizi karşılamaya gelen abimi ve ablami o kadar çok özlemiştim ki, annemleri beklemeden onlara doğru koşup kocamanca sarıldım.
« Yaaa »
« Hoşgeldin tatilcilerin kraliçesi»
« Sizi çok özledim be »
« Yaa aramasak arayacağın yok, özlettin kendini kuzu »
"Ben mi aramıyorum her firsatta aradım be ayıptır"
Büyük bir neşeyle « çok güzel anılarım var anlatmak için sabırsızlanıyorum, neler yaptım neler » demiştim ablama sarılırken.
Abim ise « Desene bütün gece kafamızı şişireceksin sensiz de iyidi ya buralar » deyip saçlarımı karıştırmıştı takılarak.« Anlat anlat diye yalvarırsın anlatmam bak »
«Her aradığında anlattın zaten »
«Hani aramamıştım hiç !» dediğimde annemle babamda yaklaşmıştı bize.
« Hoşgeldiniz anne, nasılsın baba ? » demişti abim anneme ardından da babama.
Aynı zamanda babam da ablama ve abime bakarak konuşmuştu « Ooo kimleri görüyoruz, gel sarılayım sana»
Eve varana kadar akşam üstü olmuştu.
Ablam bize nefis kokulu ve lezzet dolu yemekler hazırlamıştı.
"Döktürmüşsün valla bunun tadı Türkiye'de yok" demiştim fasulye kızartmasını ağzıma atarken.
"Sen babaanemin yaptığını yemedin hiç de o yüzden böyle diyorsun" demişti abim. Ben eskiden herşeyin tadına bakmazdım o sıralar da babaannem hala yaşıyordu ve bütün ailenin dediğine göre çok güzel yapıyormuş, zaten bir çok yemeğinin lezzetli olduğunu söylerler. Bugün fasülye kızartmasını çok seviyorum ama bunu unutulamicak lezzetle yapacak bir babaannem yok.
"Bunlar da bizim bahçenin anne, hasılatın hepsi buzlukta bu yaz bahçenden çıkamadım bunları toplayacam diye" demişti ablam konuyu değiştirmek için, babam üzülüyordu, hem bugün güzel bir gün, biz geldik sonuçta.
Yapılan yemekleri afiyetle yerken bir babamlar bir ben yemekten çay keyfine kadar neler yaptığımızı anlatmıştık, e haliyle bende tatilimde başından sonuna kadar ne macera varsa anlatmıştım. Her zaman mi Bodrum'a gidiyoruz, bir kere balandırmayalım mi ..?
Derin mevzusunu bir parentez olarak içimde bir yerlerde saklamayı tercih ettim.
Fakat hastane konusundan abime yada ablama bahsedip bahsetmemekte kararsız kaldım, her ne kadar hayatıma karışacakları için endişelerim olsada bu durumumun ileriye yönelik yan etkilerinden tedirginlik duyuyorum. Belki bir gün olur da acil bir müdahale gerekirse, yada ulaşamadığım bir ilaç olurda vermeleri gerekirse mesela onlara ihtiyacım olur diye söylemek istedim. Açık konuşmak gerekirse bu yaşta geçirdiğim kalp krizinden, ve doktorun söylediklerinden korkuyordum.Belkide susmak en iyisidir, durumumun ciddiyetini öne sürer ve birçok şeyden beni mahrum edebilirler.
Tüm bu düşüncelerimden sıyrılıp bavulumu boşaltmaya devam ettim.
Oh be evimdeyim, yatağımdayım, kendi çarşafım, benim yastığım, bunlar değerli şeyler.
'Insanin kendi evi gibi yok' cümlesinin kiymetini gerçekten'de bilmeliyiz, beş haftadır bir göçemeden farkım yok.
Her ne kadar hayatımın en keyif aldığım tatilini yaşamış olsamda evimle buluştuğum için aşırı mutluyum, kendi düzenim, dolabım, banyom, kapımın arkasındaki bornozu bile özledim. Bunlar aslında kıymetli şeyler.
Evine gelmenin mutluluğu bu işte, derin bir nefes alıp kendi yatağıma yatıp, bütün o yorgunluğumu atmak için can atıyordum. Çünkü, evimde, kendi alanımda mutluyum, odamda huzurluyum.Yatağımda yorgunluğumu atıyorken aniden, kapadığım gözlerim fildır fildır açıldı, Derin geldi aklıma. Sahi ya bir haftadır yazışmıyorduk hatta uçaktan indiğimde ona 'geldim' diye bir mesaj atmıştım, saatlerdir bakmadığım telefonumu aldım hemen elime, ama cevap yoktu.
Fransaya döndüğünden beri niye bana yazmıyordu ki ?
Garip değil mi... ?
Acaba başına bir şey mi geldi ?
Sonuçta kocaman bir hafta geldi geçti son mesajının üzerinden, gayet de güzel konuşmuştuk en son.
Şunun sosyal medya hesapları yok muydu ya, derken kendimi yatakta tabletimin önünde buldum, instagram hesabını gizlemiş, her şeyi meydanda olan adam, hesabını gizlemek için özel bir gayrette bulunduğuna göre var bir şey.
Aktif bir şekilde kullanmasada yinede facebook a bakayım dedim, resmen beni umursamayan adamı stalkliyorum.Hobaa bir de ne göreyim... Meğer ne kadar aptalmışım, adamın başına birşey mi geldi diyorum birde facebook hikayesinde sadece bugün saat başı fotoğraf atmış, yorumlardan bahsetmiyorum bile.
Mesajımı görmemiş olması imkansızdı, resmen adamın umrunda olmamışım. Tatilim boyunca duraksız bir şekilde varlığını hissettiren kişi, peşimden koşup bana aşık olduğunu söyleyip, her fırsatı değerlendirmeye çalışan adam kuş olup uçup gitti, hemde bir hoşgeldin demeyi bile çok görerek, benim ona daha diyecek bir şeyim yok, belliki onunda yok.
O değilde en çok neye üzülüyorum biliyor musun, ben bu işin olmayacağını bile bile hiç bulaşmak istemedim, ama hadi dedim kırılmasın bari arkadaş olalım, onun da olmayacağını anladım yine gittim, ah be akılsız kafam madem ileri görüşlüyüm diye geçiniyorum ne diye bir haftadır yazmayan adama mesaj atıyorum ya ben !?
Adam ülkesine giriş yaptığı andan itibaren silmiş hafızasından beni. Baktın yazmamış niye yazıyorsun bir hafta sonra !? Ama aptallık bende sevgili konusunda madem bu kadar nettim, arkadaşlığını da kabul etmicektim, hadi ettim yanında blöf yap, gidince yazma, ah şu akılsız kafam. Mesafelerin uzaklığını geçtim, harbiden geçtim ama bir mesaj dahi atmamak nasıl ayıptır, nasıl bir terbiyesizliktir.Nasılda kendimi ona yakın hissedebildim ? Aslında bunun olabileceğini duşünmüş olmalıydım, kahrolasi keşke o mesaji da atmasaydım en azından komik duruma düşmezdim, nasil'da dalga geçiyordur, önemsiyor gibi oldum. Kaçan kovalanır hesabı. Baksana şimdi de o bana ayni şeyi yapıyor, ama ben onun aksine, onun peşinden koşmayacağım. Benim için hiç başlamamış bir şeydi zaten, ve bitti.
Derin ILKIM aklımdan da kalbimden de engellendi !
« Birine önem veriyorsan, ona ayıracak zamanın mutlaka vardır. Bahaneler kabul edilemez.. »
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yinede Sevdik
Teen FictionYinede Sevdik Yinede Sevdik, ölümün kıyısında bir kızın hayata son bakışını anlatan bir hikayedir, son gördüğü hafif bulutlu bir gökyüzü tıpkı hayatının gölgesi gibi gelip geçer gözlerinin önünden. Hadi gelin bu çetrefilli aşk hayatını birlikte okuy...