Floransa, İtalya
Floransa karakolunda sessiz bir gündü. Floransa İtalya'nın biriciklerindendi, asla uslu durmaz, yutardı masumları. Geceleri sokak nöbetçilerinin keskin görüşlerinden kaçanlarla ve binbir türlü şeytanca işin iblis tarafından kulaklarına fısıldanan vatandaşları ile uğraşırdık hep. Floransa tekin değildi, soğuktu, yamandı, yaramazdı. Söz dinlemeyi bilmeyen küçük bir çocuk gibi habire kendi başına iş açardı, sıkılmazdı, akıllanmazdı. Floransa çok hareketli ve bir o kadar da bunaltıcıydı.
Kravatımı hafifçe çekiştirip gevşelttim. Mayıs sıcağı Floransa karakolunda bir arbade yaratmış, her bir polisin ilk üç düğmesini açtırtmıştı. Floransa polislerinin giyim kurallarına bir defa daha küfrettim, her gün olduğu gibi. Sıkı kravatım ve boğucu gömleğimin daralttığı bedenim artık birazcık soğuk için çırpınacak hale gelmişti. Floransa illet bir yerdi, kaçacak tek bir delik, saklanacak tek bir gölgesi olmayan küçük bir cehennemdi.
Kumarın elden geçirdiği bu gözde şehirde oynanan tek bahis hayatlarımız olurken, ben sadece sigaramı tüttürüp karakolun önünden geçenleri izlerdim, gülerdim, küfrederdim. Belimde duran silahım da benimle hem fikir olarak onu kabzasından kavrayıp kontrolu kaybetmem için dua ederdi. Tüm Floransa'ya musallat olan iblis bana da fısıldardı safderun güzellikleri, gülüp geçerdim ve onun yüzüne de küfür ederdim. Haklı olduğunu bilir ama yine de hareket için bulamazdım mecalimi.
Masamdan kalktığım an gıcırdayan sandalyem yüzünden birkaç kişinin bakışları döndü yüzüme. Bakmayın koskoca Floransa emniyeti olduğumuza, burada kimse polisi siklemez. Bizler arsız aynasızlarızdır ve bir işlevimiz olmadığı gibi ortamın da bir ciddiyeti kalmaz. Devlet halkı tatmin eder, aynasızları her şeyden mahrum eder. Sağlam bir sandalyeyi de çok görür ya, aynasızlar harbiden aynasızdır burada.
"Mark ben bi' nefes alıp geleceğim." Mark elindeki dosyalardan kafasını bile kaldırmadan beni onaylar bir şekilde mırıldandı. Gömleğimin bozulan kollarını yukarıya doğru kıvırırken yavaşça ayrıldım masamdan. Öğlen güneşi camdan sızarak hepimizi kavuruyordu ve bugün gece nöbetim vardı benim. Ne yapacaktım ben o saate kadar? Kahretsin! Erimeden tek parça kalabilmem için kaç kova buzla yıkanmam gerekiyordu? Daha yaza bile girmemiş olmak gözümü korkutuyordu. Küresel ısınma tüm mevsimleri hava durumuyla beraber altüst etmiş durumdaydı.
Dışarıya çıkmadan önce Trafik Başkanlığı'ndan dostum olan Komiser Choi Yeonjun'u da yanıma çağırmaya karar verdim. Yeonjun ile liseden beri arkadaştık. Floransa'nın en prestijli liselerinden birinde, Romeo lakabını taktığı motoruyla beraber tozu dumana katardı her sabah. Motorunu park edişi, motordan inişi ve kaskını çıkarışı bile izleyenlerin dudaklarını ısırtacak kadar ateşli olur, her gece illegal motor yarışlarına katılır ve kazandığı her bir yarışta ününü daha da arttırırdı. Lisede saçlarını her bir renge tek tek boyayan ve dudaklarına halka piercingler takan o motorcu üst sınıf çocuk şimdi ironik bir şekilde Trafik Bakanlığı'nda komiserdi, hatta kabaca trafik polisi oldu diyebiliriz. Üzerinden kaç yıl geçse de hala bu olaya gülerim. Yeonjun ile birlikte polis akademisine girerken götümüzü başımızı yırtmıştık desek yeridir. Yeonjun'un dudaklarındaki ve kaşındaki halkalardan kurtulmak bir yana yaptığı illegal yarışları öğrenmesinler diye dört dönmemiz bir yana, neyse ki hiç sabıkası yoktu. Biz bu kadar çabalarken ve o Cinayet Şube Müdürlüğü'ne atanmak için gecesini gündüz ederek çalışırken, sırf motoru var diye Trafik Bakanlığı'na atamışlardı zavallı dostumu.
Dik merdivenleri yavaşça çıkmaya başlarken içimden çıktığım her basamağı sayıyordum. Küçüklükten kalan bir alışkanlıktı bu, herhangi bir amacım olmaksızın her merdiven çıkışımda basamakları sayardım. Tam 32 basamak sonrasında ise olmak istediğim kata ulaşmış bulunuyordum. Choi Yeonjun, eğer bana haber vermeden çıkmadıysa, en köşedeki odada olmalıydı. Trafik Bakanlığı çok doluydu. Floransa'da trafik kurallarına da hiç uyulmadığından cezalar ve suçlular ile dolup taşardı bu kat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
arsız plaka hırsızı, tg
Fanfiction"kandırdılar bizi. floransa'da eğlenirsiniz dediler diye geldik biz de. sonra bir baktım benim çatlak kiremitle baş başayız, gidemiyoruz da bir yere." taegyu! 01042023-02052023 all rights reserved - astria -strangers to lovers. -babama.