BİR KÜÇÜK HASTANE MESELESİ

1.8K 83 22
                                    

Burnumdaki sızlama ile yüzümü buruşturmadan edemedim. Öyle garip bir koku vardı ki ortamda baş ağrısı sebebiydi. Gözümü açmak istiyordum fakat mecalim yok gibi hissediyordum. Sanki tüm enerjim emilmiş, ruhum çekilmiş ve  geriye sadece kemik ve kas yığını kalmıştı. Vücudumda inanılmaz bir sızlama gerçekleşiyordu. Her bir noktasında düzensiz şekilde ama ahenk ile. Parmaklarımı oynatmaya çalıştığımda yapabiliyor muydum onu bile sezemiyordum. Karanlık huzurluydu sanki ama korkutuyordu da. Işık görmek istiyordum.

Yavaşça gözlerimi açmaya zorladım kendimi. Başta bir sonuç alamasam da sonrasında ufak ufak ışığı hissettim. Gözlerim aralandığında ilk önce sade bir beyazlık ile karşılaştım. Bembeyazdı her yer. Gözlerimi tekrar kırpıp açtığımda yavaş yavaş görüşüm yerine gelmeye başlamıştı. Tavana açtığım gözlerim yavaş yavaş etrafı incelemeye başladı. Hemen başımdaki serum, beyaz duvarlar, hastane yatağı ve...o...

Arkası dönük camdan dışarıya bakıyordu. Gerçekten tüm heybetiyle oradaki duruşu, oda da beni bekleyişi nasıl bir güven veriyordu anlatamam. Hafif dikleşmeye çalıştığımda istemsiz bir inilti koptu dudaklarımdan.

"İyi misin?" dedi, sesi duyduğu gibi arkasını dönüp bana doğru gelirken.

"İyiyim." dedim pes edip tekrar yatarak.

"Hala soluk duruyorsun." dedi yüzümü incelerken.

"Ne oldu bana?" diye sordum hemen. Hatırladığım son şey başımın dönmesiyle yere düşme anımdı. Bir de o ve endişeli bakışları.

"Bilmiyorum. Doktor birazdan gelecek." dediği anda içeriye giren doktor beye baktım hemen. Kapının önünde konusunun geçmesini mi bekliyordu.

"Merhabalar Zümra hanım. Nasıl hissediyorsunuz?" dedi elindeki dosyayı kenara koyarken.

"İyiyim sadece bazen vücudum sızlıyor."

"Gayet normal. Zümra hanım bayıldığınız saatlerde yemek yemiş miydiniz? Daha doğrusu en son ne zaman yemek yemiştiniz." diye sonran doktora baktım bir an. Sahi ben bugün hiç yemek yememiştim. Dün de sadece akşam Ali ve ailesiyle yediğim yemekti.

"Dün akşam." dediğimde Ali'nin bir anda kaşları çatıldı. "Ama alışkınım ben normalde de öyle çok yemek yemem." diye savunarak ekledim.

"Belli oluyor. Ali bey eşiniz aç olduğu için tansiyonu düşmüş." dediğinde Ali'nin bakışlarından kaçıp kurtulmak istedim bir an.

"Anladım." dedi kızgın ama kısık bir sesle.

"Fakat asıl sıkıntı Zümra hanımın kan ve vitamin değerleri. Normal bir insanda olması değil olmaması gereken değerden bile daha ileri seviyede. Şu an taktığımız serum  harici bu gece bir tane daha serum takacağız, bu vücudun toparlanmasına yardımcı olacaktır. Ama Zümra hanımın dahiliye bölümüne ayrıca gelip acil bir şekilde tedaviye başlaması gerekiyor." dediğinde bir an Ali beni gelip kendi elleriyle öldürecek sandım bir an.

"Bu gece burada kalacağız öyleyse." dedi gözlerime öldürücü bakışlar atmasına birkaç saniye ara verip doktora bakarken.

"Evet, ayrıca bu gece çok uykusu gelecektir ama bir süre uyumaması çok daha iyi olur. Bunların dışında yemek düzeni oluşturmalı ve özellikle lifli , vitaminli besinler tüketmesi gerekiyor. Bunları tedaviye başladığınızda daha da ayrıntılı anlatacaklardır zaten. Tekrar geçmiş olsun." dedi gülümseyerek ve beni celladımın kollarına bırakarak. 

"Teşekkürler." dedim ve odadan çıkışını izledim çaresiz gözlerle. Ali ise arkasını döndü ve tek kelime etmedi. Sadece arada bir derin nefes alış verişlerini duydum. Bu durum beni gerçekten çok germişti. Bir şey söylemem gerekiyor mu yoksa sussam mı daha iyi bilemiyordum.

TRABZON GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin