Bal Böceği: Geldi mi annenKeremcim Potter: Yavrum beş dakikada bir şunu sormasan mı
Keremcim Potter: Gelmedi
Keremcim Potter: Geldiğinde ben haber vereceğim sana
Bal Böceği: Ne yapayım yerimde duramıyorum
Bal Böceği: Heyecancan düşüp bayılacağım şimdi
Bal Böceği: Annen seviyor diye revani yaptım
Bal Böceği: Güzel olmuştur değil mi
Bal Böceği: Olmuştur olmuştur
Keremcim Potter: Keşke burda olsan da seni öpsem
Bal Böceği: Ya Kerem konumuz bu mu
Keremcim Potter: Ney konumuz
Keremcim Potter: Revani mi
Keremcim Potter: Güzel olduğuna eminim
Bal Böceği: Değil mi bence de olmuştur
Keremcim Potter: Çok tatlısın
Bal Böceği: Daha da geriyorsun beni of
Odamda bir sağa bir sola giderken, bilmem kaçıncı kez aynadan kıyafetlerimi kontrol ettim. Bence gayet iyiydi.
Bildirim sesiyle hızlıca telefonuma koştuğumda, Kerem'in ismini gördüm.
Keremcim Potter: Annem geldi :))
Keremcim Potter: Akşam yedide seni yemeğe bekliyor :))
Saat altıydı. Bir saat daha sakin kalabilirdim. Evet, bunu yapabilirdim.
Bal Böceği: Çok heyecanlıyım aaaaAAAAA
Kerem mesajıma görüldü attığında gözlerimi devirdim ve onu darlamamak adına bir şey yazmadım. Annesi yeni gelmişti. Ona bu yüzden müsamaha gösterebilirdim.
Aslında ailesi de İstanbul'da yaşıyordu fakat hayat telaşı ve uzak mesafe derken pek görüşemiyorlardı. Babasının buraya geldiğini görmemiştim. Genelde hep annesi gelirdi. Ablamdan öğrendiğim kadarıyla da zaman buldukça Kerem ailesini ziyaret ediyordu.
Zaman hızlıca geçerken, saatin yediye yaklaşmasıyla evden çıktım. Asansöre ilerlerken hissettiğim eksiklikle ofladım ve gerizekalı olduğumu düşünmemeye çalışarak eve geri döndüm. Neyseki aklıma gelmişti de geri dönebilmiştim.
Tatlıyı unutmuştum!
Hızlıca tatlı tepsisini aldım ve portmantodan tipimi kontrol ettikten sonra evden çıktım. Ablam bugün eve gelmeyecekti. Arkadaşında kalacağını haber vermişti. Bir ara ablamla oturup saatlerce iç dökmeli bir seans yapmamız gerekiyordu. Kerem ile ilgili son gelişmelerden pek haberdar değildi.
Tatlıyı düşürmeden ve tabi kendim de düşmeden ezberlediğim dairenin önüne geldiğimde, geçen akşam onunla öpüşmüş olduğumuz gerçeği kendini hatırlattı. Üstelik ben onu öpmüştüm.
Bir dahaki sefere bunu yapmayacak ve onun beni öpmesini bekleyecektim.
Zile bastım ve derince bir nefes aldım. Henüz annesiyle karşı karşıya gelmeden bile sıcaktan yanaklarım kızarmıştı.
Kapı açıldığında karşımda Kerem'i gördüm. "Hoş geldin, sevgilim."
Sahi sevgiliydik biz değil mi? Gülümsedim.
"Annen nerde?"
Gözlerini devirdi. "Ben de iyiyim, sen nasılsın?"
Oflayarak, "Ya dur bi," dedim ve içeri adımladım. Tatlıyı mutfağa bırakmak için oraya ilerlediğimde, Kerem de beni takip ediyordu.
"Hoş geldin, güzel kızım."
Ellerimin titremesini engellemek adına tepsiyi daha sıkı tuttum. Kendimi o kadar hazırlamama rağmen düşüp bayılacak gibiydim.
"Hoş buldum..." Duraksadım. Ne diyecektim? Remziye abla? Remziye teyze? Ya da sadece efendim mi deseydim?
Kerem'in annesi gülümsedi. "Teyze diyebilirsin, kızım."
Gülümsedim. "Siz de hoş geldiniz, Remziye teyze."
"Aa tatlı mı yaptın?" diyerek mutlulukla bana baktı. Ben de gülümseye devam ederek tepsiyi mutfak masasına bıraktım.
"Revani yaptım."
Kaşlarını kaldırarak bana imalı imalı baktı. "Çok da severim."
Ah evet o yüzden yapmıştım zaten. Ve sanırım anlamıştı da.
Utanarak gülümsemeye devam ettim. Kendimi şu an çok salak hissediyordum. Mutfakta öylece dikiliyordum, tek yaptığım gülümsemekti ve robot gibiydim.
"İçeri geçin siz, oturun masaya. Ben de yemekleri alıp geliyorum."
"Yardım etseydim?"
Gülümsedi, Remziye teyze. "Misafirsin sen, olur mu hiç? Sen otur yavrum. Rahatla biraz."
Kerem de beni belimden tutup salona doğru çekiştirince, ona kötü kötü baktım. Mutfaktan uzaklaşır uzaklaşmaz yanağıma bir öpücük bıraktığında, sinirle ona baktım.
"Kerem, annen içerde."
"N'olmuş yani? Zaten sevgilim olduğun için seninle tanışmaya geldi. Ayrıca sadece yanağından öptüm."
Yani haklıydı. Fakat yeterince utanıyordum zaten.
Kerem güldü. "Ya valla inanamıyorum. Seni hep aşırı öz güvenli konuşkan biri olarak hayal etmiştim. Gel gör ki..."
Konuşmasına devam etmeden omzuna bir tane vurdum. "Salak. Sus."
Gülmeye devam etti.
"Yanakların da kızarmış," dedi ve parmakları yanağıma dokundu. "Öpeyim mi bir tane daha?"
"Kerem!"
"Tamam ya."
Gülümsedim.
"Hadi gelin çocuklar," diyen Remziye teyzeyle yemek masasına ilerlediğimizde, "Her şey çok güzel görünüyor, ellerinize sağlık," diyerek Remziye teyzeye baktım.
O sırada Kerem kulağıma doğru fısıldadı: "Yağcı seni."
Öfkeyle ona baktığımda, Remziye teyze konuştu: "Oğlum çekilsene kızın dibinden. Git otur yerine. Bir de utandırıp duruyorsun."
Bakışlarımı kaçırarak gülümsedim. Sanırım Kerem'in yağcı dediğini duymuştu.
"Ahsencim sen de rahatla biraz lütfen. Sadece yemek yiyip biraz sohbet ederiz. Sen bakma benim oğlana, eğlence arıyor o."
"Anne çocuk muyum ben?"
Güldüm. Remziye teyze de gülerken, "Bazen hala çocuk olduğunu düşünüyorum," dedi.
Yemekleri tabaklara Remziye teyze ile beraber servis ettiğimizde, benle konuştukça rahatlıyordum. Çok sıcakkanlı biriydi.
Umarım bu yemeği kazasız belasız atlatabilirdim.
*
Devamı diğer bölümdee
Sahurda atarım inşÇok zeki olduğumdan ödevlerimi yeni yeni yapmaya başladım bu yüzden de oldukça meşgulüm ;( vizelerim de yaklaşıyor VE BEN HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM🤧
Oy verdiğiniz için teşekkür ederimm
Yorum da yaparsanız çok seviniriimmOkumasını istediğiniz arkadaşlarınızı buraya etiketleyebilirsiniz👉🏻👈🏻
Görüşürüüz💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
carpe portus|texting
Historia CortaKerem Aktürkoğlu* 0507**: CARPE PORTUS 0507**: CARPE PORTUS 0507**: E bu ışınlanma büyüsü çalışmıyor 0507**: Gelemedim yanına pü 0507**: Asayı mı değiştirmek lazım ki ya 22.03.23-12.04.23