Hayatımın ilerleyişini düşündüğümde hep bana bir haksızlık yapıldığını düşünürdüm. Aile kavramını bilmeden, özgürlüğü tatmadan ve hiçbir yaşımı yaşıtlarım gibi yaşayamadan geçirdiğim tam yirmi üç yılım vardı. Ama sonrasında bu yirmi üç yılın karşılığını alacağım, tadamadığım aile yaşamını yaşayabileceğim ve gerçekten düşünüldüğümü, sevildiğimi hissedeceğim bir olay olmuştu. Belki bu aile ve ya Ali için erken konuşuyordum, daha yeni tanışmıştım veya ilk zamanlar olduğu için böyle güzel geçtiğini düşünebilirdik. Fakat atladığımız nokta şuydu ki bu birkaç gün bile benim için o kadar özel ve o kadar güzeldi ki... Sanırım ilerisi için bu yüzden pek fazla korkamıyordum.
Dün Fatma hanımın benimle konuşma tarzı, söylediği o özel ve güzel şeyler, beni çocuklarından ayrı tutmamasının yanında daha benim bile kendim için konuşmadığım, düşünmediğim şeyleri beni düşünerek bunlara çözüm bulmaya çalışması o kadar güzeldi ki. Evdeki herkesin gerek bana, gerek birbirlerine olan tutumu, evin neşesi veya ailenin sürekli birlikte olması, kocaman bir olmaları muazzam bir şeydi. Ben kendi ailemin yanında bile kalamamıştım. Evet Hamit amca ve Dudu yengeyi çok seviyorum ama onlarla yaşarken onca yılda hissedemediğim aile kavramını burada on gün geçmeden hissetmiştim.
Bu düşüncelerle uyumak ve uyanmak, gülerek kalkmak o kadar güzel bir şeydi ki. Yatakta yatmaya doyamıyor ama aynı zamanda yatakta da kalamıyordum. Son kez gülümseyerek gerindikten sonra yavaşça kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıkarken Meryem yenge ile karşılaştım.
"Günaydın." dedim gülümseyerek.
"Günaydın yavrum. Niye bu kadar erken kalktın, yatsaydın biraz daha. Rahat mı edemedin yoksa."
"Yok yenge çok rahat ettim ama geldiğim günden beridir uyuyorum zaten." dediğimde o da hak vermiş ve gülmüştü.
"Olur öyle yavrum. Çok yoruldun tabi. Bizim kız az önce çıktı bende alt kata gidiyordum kahvaltıya yardıma. Orada kahvaltı yapacağız. Gel sende yavrum." dediğinde onayladım ve alt kata indik.
"Günaydın." dedim içeriye girince.
"Günaydın gelinim." diyerek mutfaktan gülümsedi Fatma hanım.
"Günaydın Zümra." diyen Melek abla ise salonda Eda'nın üzerini düzeltiyordu.
"Günaydın prenses." dedim yanına gidip yanağından bir makas alarak. Ama daha yeni uyandığı için uyku sersemi haliyle etrafa bakıyordu sadece. Güldüm ve mutfağa geçtim.
"Ben ne yapabilirim?" diye sordum iki genç bayana bakarak.
"Yavrum hazır zaten her şey ama masaya yardım edebilirsin."diyen Meryem yengeyi onayladım ve bardak, çatal hazırlayarak götürdüm. Hazırlanan patates kızartmalarını da götürürken Melek abla da kahvaltılıkları getiriyordu.
"Yavrum masayı biz hazır ederiz bitti sayılır zaten. Sen gidip Ali'mi uyandırsan da bir kahvaltı etse." dediğinde şaşırmıştım.
"İşe gitmedi mi?" diye sordum hemen.
"Dün gece sabaha kadar çalıştı. Bugün gitmez herhalde." diyen Melek ablayı onayladım ve Ali'nin odasına doğru ilerledim. Ne diyecektim, nasıl uyandıracaktım onu da bilmiyorum. Kapıyı bir iki kez tıklattım ama herhangi bir dönüş alamayınca içeri girmek zorunda kaldım.
İçeriye girdiğimde üzeri göğsüne kadar örtülü sırt üstü yatmış, tek eli başının yanında diğer eli ise yatağın boş kısmında olan Ali'yi gördüm. Yavaşça yanına yaklaşınca ne kadar derin uyuduğunu fark ettim. Orta uzunlukta olan saçlarından bazıları anlına dökülmüş şekildeydi. Uyurken bile hafif çatılmış şekilde olan siyah kaşlarının hemen altında çizgi gibi duran gözleri ve uzunca kirpikleri vardı. Biz kadınları kıskandıracak derecede uzun ve sıralı kirpikleri o kadar güzel duruyordu ki. Karadeniz'den aldığı belli olan uzun ama sırıtmayan bir burnu vardı. Yüzünün büyüklüğü ile orantılı ilerlemiş gibiydi. Dudakları küçüktü. Bakın ince değil küçüktü. Bu büyük yüze inat şekilde küçük kalmayı tercih etmiş gibiydi. Yüzü ise asker gibi her gün tıraşlıydı. Buradan bakınca hiç Karadenizliye benzemiyor diye düşünmeden edemedim. Ailesi kumral iken kendisinin ten rengi açık olsa bile saç ve kaş rengi ile onlardan oldukça farklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRABZON GÜLÜ
Ficção AdolescenteDikkat: Bu kitap tam bir aile sıcaklığı hissettirir. Gereksiz entrikalara ve +18 sahnelere ev sahipliği yapmaz. Bu güzel yolculukta bana destek olursanız sevinirim. ~~~~~~~~~~ Hani daha ne olabilir ki dediğimiz bir an vardır ya, işte ben o anı yaşa...