Bölüm şarkısı; Mabel Matiz- Öyle Kolaysa.
Vefa Deniz'den.
Yaseminlerin dibindeki yabani otları çapalarken sundurmadan duyulan çığlıkla birlikte sıçradım. Evin küçük kızı bir anda bahçeye fırladı ve "İstemiyorum," diye ciyakladı var gücüyle. Onun neden kaçtığını anlamaya çalışırken çapama daha sıkı sarıldım. Birkaç gündür evlerinden gitmem için zırlayıp duran kızıl cadının derdi her neyse umurumda değildi, yine de her ihtimale karşın tetikte bekledim. Küçük baş belası, havuzun etrafında seğirtirken birkaç dakika sonra yaşlı dadısı çıktı kapıdan.
"Alaz kızacağım ama su soğuyor, hadi içeri gir."
"İstemiyorum dedim ya! Sen canımı acıtıyorsun, her yerim kızarıyor. Babam gelince o yıkasın beni."
Kadın ağır aksak adımlarla verandadan aşağı indi ve çocuğun önünü kesmeye çalıştı.
"Baban sana kıyamadığı için kirlerini bile doğru dürüst keselemiyor. Temizliği size bıraksam iki güne bitlenirsin. Saçlarının kesilmesini mi istiyorsun?"
Atışmalarını dinlerken küçük kızın üzerinde sadece atlet ve külot olduğunu fark ettim. Havuzu çevreleyen sıcak mermerin üzerinde yalınayak koşturup duruyordu. Belli ki banyodan kaçmıştı. Şımarık. Ufacık boyuyla koca bir servete sahipti ve evdeki herkes etrafında pır dönüyordu. Buna rağmen nasıl bu kadar aksi olabildiğini anlamıyordum. Nankör, bencil ve kibirliydi. Onu gördükçe inşaattan ayrıldığıma pişman oluyordum. En azından şimdi Ömer'in yanında olabilirdim. Birlikte düzgün bir iş bulur karnımızı doyururduk ve her zamanki gibi gelecekle ilgili hayaller kurardık.
"Babam saçlarımın kesilmesine izin vermez bir kere," dedi çarpık bacaklarıyla sağa sola yalpalarken.
"Her yerinden böcekler çıktığı zaman görürüz izin veriyor mu, vermiyor mu?"
Küçük kız bir anda duraksadı ve yüzünde beliren dehşet ifadesiyle dadısına döndü.
"Yalan söylüyorsun değil mi?"
"Bana inanmıyorsan yarın öğretmenine sorabilirsin. İyi yıkanmayan herkes bitlenir."
Çocuğun bakışlarındaki korku genişleyince keyiflenerek gülümsedim. Bundan sonra bana sataştığı zamanlarda onu nasıl geri püskürteceğimi biliyordum. Belki de ayakkabıma doldurduğu taşlara karşılık yatağına bir avuç böcek bırakmalıydım. Dadısı onu kolundan tutup merdivenlere doğru çekiştirirken birazdan piyano hocasının geleceğiyle ve bu yüzden hemen yıkanmaları gerektiğiyle ilgili bir şeyler homurdandı. İçeri girip ortadan kaybolduklarında çapayı kavrayan parmaklarım gevşedi ve işime geri döndüm.
Yabani otları kazmayı sürdürürken kalbim derin bir özlemle doldu ve Ömer'in şuan güvende olup olmadığını merak ettim. Acaba Dursun yaralandıktan sonra inşaattan kaçmayı başarabilmiş miydi? Onunla kalmadığım için kendimi suçlu hissediyordum. Bulduğum ilk fırsatta kaçtığımı öğrenince hayal kırıklığına uğramış olmalıydı. Keşke ona ulaşıp olanları anlatabilseydim. Aslında Rıza Bey, daha sonra görüşebileceğimizi söylemişti ama o günden beri ortalarda yoktu. Beni, korkunç derecede rahat ve korunaklı olan bu koca evde bir başıma bırakıp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK UYKUSU
Romance"Sana bir teklif sundum," dedim keyifsizce. "Hayatımı açık senet olarak önüne sermedim." Vefa Deniz ellerini pantolonunun ceplerine sokup çitten ayrıldı ve kayıtsızca omuz silkti. "Karar senin. Kabul edersen kalırsın, etmezsen gidersin."